Araştırmacı Yazar Hüseyin Demir, Adli Sicil Kaydı Düzenlemesine İhtiyaç Olduğunu Belirterek, "Yeni İnfaz Düzenlemesi İçinde, Sayıları 7 Milyona Ulaşan Adli Sicil Kaydı Bulunan Eski Hükümlülerin, Adli Sicillerinden Dolayı Çektikleri Zorluklara Dikkate Alınarak Adli Sicil Düzenlemesinin İnfaz Düzenlemesi İle Ele Alınmasının Toplum Yararı Açısından Daha Doğru Bir Adım Olacak" Dedi.
Denetimli serbestlik sisteminin değişmesiyle halen 1 Temmuz 2016’dan önce işlenen suçlar için 2 yıl, diğer suçlar için de 1 yıl olan denetimli serbestlik süresi, yeni sistemde alınan cezaya göre 5’te 1 oranında uygulanacağı belirtiliyor. Araştırmacı Yazar Hüseyin Demir, adli sicil kaydı düzenlemesine ihtiyaç olduğunu belirterek, "Yeni infaz düzenlemesi içinde, sayıları 7 milyona ulaşan adli sicil kaydı bulunan eski hükümlülerin, adli sicillerinden dolayı çektikleri zorluklara dikkate alınarak adli sicil düzenlemesinin infaz düzenlemesi ile ele alınmasının toplum yararı açısından daha doğru bir adım olacak." dedi.
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, cezaevlerinde 260 bin 144 kişi bulunurken, bunların 202 bin 434’ü hükümlü, 57 bin 710’u ise tutuklu var. Adalet Bakanlığı’nın aylardır üzerinde çalıştığı infaz düzenlemesinden ilk etapta 42 bin kişi yararlanacak. Denetimli serbestlik sistemi değişecek. Halen 1 Temmuz 2016’dan önce işlenen suçlar için 2 yıl, diğer suçlar için de 1 yıl olan denetimli serbestlik süresi, yeni sistemde alınan cezaya göre 5’te 1 oranında uygulanacak.
Araştırmacı Yazar Hüseyin Demir, yeni infaz düzenlemesi konularında yaptığı açıklamada; adli sicil kaydı düzenlemesine ihtiyaç olduğunu, yeni infaz düzenlemesi içinde, sayıları 7 milyona ulaşan adli sicil kaydı bulunan eski hükümlülerin, adli sicillerinden dolayı çektikleri zorluklara dikkate alınarak adli sicil düzenlemesinin infaz düzenlemesi ile ele alınmasının toplum yararı açısından daha doğru bir adım olacağını belirtti.
Adli sicil kaydı bulunan hükümlülerin ceza evinden çıktıktan sonra, toplumsal yaşama uyum süreci, birçok sorunu da beraberinde getirdiğini belirten Demir, asıl cezanın tahliye sonrasında varlığını hissettirdiğini ve en temel ihtiyaçlardan yiyecek, giyecek, gelir ve yaşayacak bir yer gibi kaynaklara ulaşamama ve destek yetersizliği, ekonomik sorunlar, toplum tarafından dışlanma, etiketlenme ve bunun sonucunda ruhsal çökkünlük yer alabildiğini kaydetti.
"Hüküm giymiş ve cezalarını çekmiş kişilerin topluma kazandırılması için çok önemli"
Demir, bu sorunlar nedeniyle ise cezaevlerinden çıkan hükümlülerin önemli bir kısmının tekrar suç işlediğini ve yeniden ceza evine girdikleri yapılan araştırmalarda ortaya konulduğunu belirterek, "Sağlıklı infaz düzenlemesi için bir çok bakanlığın koordineli bir şekilde çalışmaları arasında suç ortamının kurutulması ilk öncelik olduğu düşünüldüğü taktirde adlı sicil kaydı düzenlemesinin ne kadar gerekli olduğu veriler ile ortadadır. Anayasanın 76 ncı maddesi ile Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda bir hak yoksunluğuna neden olan mahkumiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren; yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla 15 yıl geçmesiyle, yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmaksızın 30 yıl geçmesiyle silinebileceği koşullarda, hükümlünün infazdan sonra yeniden suç işlemeyerek insan onuruna yakışır bir hayat sürmesi için adli sicil kaydı düzenlemesine ihtiyacın ne kadar gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır. 1 yıl ceza alan kişi ile 10 yıl ve daha fazla ceza alan kişinin aldığı cezanın yılına bakılmaksızın, adli sicil kaydının silinmesini 15 yıl beklemesinin mağduriyetlere neden olduğu açık olarak ortada iken af veya ceza indiriminin amacına ulaşması için toplum yararı düşülerek adli sicil kaydı düzenlemesi ile birlikte yapılması yerinde bir düzenleme olacak. Türkiye’de yaklaşık 7 milyon sabıkalının olduğu düşünülürse, hüküm giymiş ve cezalarını çekmiş kişilerin topluma kazandırılması için çok önemli, gerekli ve yerinde bir düzenleme olacaktır." dedi.
"Ceza infaz düzenlemesi, toplumun taleplerine göre düzenlenmeli"
Araştırmacı Yazar Hüseyin Demir, henüz teklif halini almayan ceza infaz düzenlemesi 17 maddelik taslak metinde yeni infaz düzenlemesi kapsamına alınmayacak suçların belirlendiğini, Şubat ayı başında Meclis’e sunulması planlanan düzenleme ile ilk etapta 42 bine yakın mahkumun tahliye olacağını söyledi.
Demir, "Kapsam dışı tutulan suçların, terör suçları, örgütlü terör suçları, kasten adam öldürme, cinsel istismar, kadına ve çocuğa şiddet, soykırım suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, insan üzerinde deney suçu, organ ve doku ticareti, reşit olmayana cinsel istismar, çocukların cinsel istismarı suçu, devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik fiiller, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs, kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, eziyet veya köleleştirme, kişi hürriyetinden yoksun kılma, bilimsel deneylere tabi kılma, zorla hamile bırakma, zorla fuhşa sevk etme suçların tamamı, Atatürk aleyhine işlenen suçlar, orman kanununa aykırı suçlar infaz düzenlemesi kapsamına alınmayacağı taslak metinde belirtiliyor. Taslak metinde olan bu suçlar dışındaki suçlar infaz düzenlemesi kapsamına alınacak. İnfaz düzenlemesi, soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki dosyaları kapsamadığı, soruşturma ve kovuşturma aşamasında tutuklu yargılananların tutukluluk halinin davam edeceği bir düzenleme olduğunu söylenebilir." ifadelerini kullandı.
Demir, yapılacak düzenlemelerin toplumun taleplerini karşılayacak düzeyde olunmasının çok önemli olduğunu adli sicil düzenlemesinin, yeni infaz düzenlemesi içerisinde değerlendirilmesinin toplum yararına bir gelişme olacağını söyledi.