Washington DC Bağımsız Film Festivali'nde tüm kategorilerdeki yapımlar arasında 'En İyinin İyisi' seçilen belgesel filmin, ideolojik gerekçelerle festivale kabul edilmediği iddia edilmişti.
Festivali organize eden İstanbul Kültür Sanat Vakfı'ndan (İKSV) konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapıldı. Ara Güler'in çok değerli bir sanatçı olduğuna değinilen açıklamada, 'Festival öncesi yapılan değerlendirmeler sonucunda yönetmenliğini Binnur Karaevli'nin üstlendiği, Ara Güler hakkındaki 'İstanbul'un Gözü' adlı belgeselin festival programına alınmamasına karar verilmiştir. Filmi değerlendiren danışma kurulu üyeleri, sınırlı sayıda film seçme kısıtlamasına sahip oldukları için zorlu bir değerlendirme süreci sonrasında tercihlerini başka filmlerden yana kullanmışlardır. Türkiye Sineması Danışma Kurulu her yıl olduğu gibi bu yıl da festivale başvuran filmleri hiçbir kurum ya da kişinin tesiri altında kalmadan değerlendirmiştir' ifadeleri kullanıldı.
Ara Güler de yaptığı yazılı açıklamada, 'Bu belgesel “benim belgeselim” değil, beni konu alan bir belgeseldir. O nedenle İKSV'nin bu kararının “Ara Güler'in filmini reddetmek” şeklinde yorumlanması bana doğru gelmiyor' açıklamasında bulundu. Güler filmin festivale kabul edilmemesine ise, 'Benim için buruk bir duygunun kaynağı olmuştur' tepkisini gösterdi.
Konuya ilişkin AA muhabirine açıklama yapan filmin yapımcısı Ümran Safter, filmin bütün dünyadan büyük ilgi gördüğüne vurgu yaparak, 'Biz kültürel bir film yaptık. Bu konuların içerisinde olmak istemiyorum ama festivalin bu kararına şaşırdık. Hiç bir gerekçe sunulmadı. Filmimize güveniyoruz. Washington DC Bağımsız Filmler Festivali'nden ödül aldı. Selanik'te iki gün boyunca gösterildi ve çok fazla ilgi gördü. Dünyanın başka festivallerinden özel gösterim davetleri alıyoruz. Ortada böyle somut bir başarı varken Ara Güler'le ilgili biyografik bir eserin festival tarafından kabul edilmemesi bizi gerçekten çok şaşırttı' dedi.
Sinema yazarı Burçak Evren ise belgeselin festivale kabul edilmemesine anlam veremediğinin altını çizerek, 'Festivalin, Ara Güler'in yer aldığı bir belgesel karşı siyasi gerekçelerle hareket etmesi mümkün değil. Çünkü festival Kültür Bakanlığından destek alıyor. Böyle davrandıklarına inanmak istemiyorum. Nitelik olarak almadık diyorlarsa bu da mümkün değil. Ara Güler'in olduğu bir şey niteliksiz olamaz. Kısacık bir konuşması bile varsa çok değerlidir. Politik nedenlerle böyle şeyler oluyorsa, Türkiye'de bu konuda ciddi tartışmalar yapmanın zamanı gelmiştir. Ara Güler gibi bütün dünyanın tanıdığı bir ustaya bu yapılamaz. İnanmak istemiyorum' şeklinde konuştu.
Yönetmen İsmail Güneş, Ara Güler'le ilgili bir belgeselin, içeriği ve kalitesi ne olursa olsun bir festivale gitmeyi hak edeceğini ve festival programına alınmamış olmasını doğru bulmadığını söyledi.
Geçen yıl festival programında yer alan, terör örgütü PKK'nın Türkiye'deki kamp yaşamını konu edinen Bakur filmini hatırlatan Güneş, festivalin yaklaşımının ideolojik olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
'Türkiye'de enteresan bir kırılma noktası var. Bundan rahatsız oluyorum. 'Benim katilim eğer, benim yanımdaysa iyidir. Onun belgeseli de yapılır, filmi de çekilir. Ona ödül de verilir. Ama eğer karşı tarafınsa o zaman katildir. Tam tersi mümkünse idam edilmelidir' düşüncesi mevcut. Böyle çifte bir standart var. Hakim bir zihniyettir bu. Kurulduğu günden bugüne gelinceye kadar İstanbul Film Festivali'nin ideolojisi bellidir. 88'de benim Ateş Böceği filmimi karmakarışık oynattılar. Anlaşılmasın diye bütün kısımlarını birbirine karıştırdılar. Senaristi itiraz etmiş olmasına rağmen asla düzeltmediler.'
Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay ise İKSV'nin sadece danışmanlığını yaptığına işaret ederek, 'Türkiye Sineması seçimleriyle hiçbir ilişkim ve Ara Güler'le ilgili filmin alınıp alınmamasıyla ilgili hiçbir sorumluluğum yok. Ara Güler saygın bir kişilik ama ona adanmış her filmin de çok önemli ve çok iyi olduğunu söyleyemeyiz. Bu yıl 35. kez sinema festivali yapılıyor. İçerideki kişilerin kendi siyasal görüşleri olabilir ama sağlıklı, sağlam, kendini siyasetin dışında tutmaya çalışan ve bunu önemli ölçüde başaran bir kuruluş. Siyasi yaklaşım mümkün ve mevzubahis olamaz' dedi.
'Geçen yıl, terör örgütü PKK militanlarını 'dağdaki çiçek çocuklar' olarak gösteren ve açıkça terör örgütü propagandası yapan 'Bakur' adlı belgeseli festival programına almaktan çekinmeyen İKSV'nin, bu sene Ara Güler belgeselini seçkiye almıyor olması makul bir tutum olamaz. Üstelik, Ara Güler ülkemiz için dünya çapında bir markadır. Onun yaşamını ve sanatını anlatan 'İstanbul'un Gözü', ABD'deki yarışmada 'En İyinin İyisi' seçilmişken, İKSV seçici kurulunun festivalde gösterilmeye değer bulmaması, akla 'Ara Güler'e sansür mü uygulanıyor?' sorusunu getiriyor. Zaten aynı çevreler, sırf Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğrafını çekti diye bu büyük sanatçıyı linç etmeye kalkışmışlardı. Sanat kurumları, eli kanlı teröristleri öven yapımlara da Gezi sürecinde olduğu gibi siyasal tercihlerini linç girişimine dönüştüren fırsatçılara da alan açmamalıdır.'
Fotoğraf sanatçısı Süleyman Gündüz, Ara Güler'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarını çekmesine kendisinin vesile olduğunu söyleyerek, 'Dünya çapında gelmiş geçmiş en iyi 7 fotoğrafçıdan bir tanesidir. Ara Güler üzerine yapılan belgeseller izlenmeye değerdir. Biz onun fotoğrafçı gözünü ve gazeteci yaklaşımını çok iyi biliyoruz. Dünyanın birçok ajansına muhabirlik yapmıştır. Böyle bir sanatçının belgeselinin sadece siyasi mülahazalarla bir festivale kabul edilmemesi kabul edilemez' açıklamasında bulundu.
Sinema yazarı İhsan Kabil ise 'Türkiye'nin önemli festivallerinden birinde Ara Güler gibi önemli bir sanat adamını anlatan belgesele yer verilmesi iyi olurdu. Bu günlerde her şeyin siyasi olarak düşünüldüğü bulanık bir ortamda yaşıyoruz. Ara Güler'le ilgili siyasi bir tavır varsa bu çok düşündürücü ve üzücü' şeklinde konuştu.
Sinema eleştirmeni Muhammed Uyar, yaşananların üzücü olduğunu dile getirerek, 'Bir festivalde jüri varsa orada kararları elbette onlar alacaktır. Bu kararların hiçbir zaman tarafsız olamayacağını zaten biliyoruz. Belgesel geçen hafta Washington DC Bağımsız Film Festivali ödül kazanmış. Bu illa İstanbul Film Festivali'ne katılacağı anlamına gelmiyor ama Ara Güler gibi hem bu ülkenin hem de başka ülkelerin her kesiminin takdirini kazanmış bir ismin belgeselini onurlandırmak için bile yayınlamak gerekir. Ara Güler, belgeseli yayınlanmadı diye değersizleşmeyecek sonuçta ama bu tarz meseleler yüzünden çıkan haberler, daha çok festivallere zarar veriyor' ifadelerine yer verdi.
Fotoğraf sanatçısı Mustafa Yılmaz da İKSV Vakfı açıklamasında, 'Ara Güler, Türkiye'nin çok değerli bir sanatçısıdır. İstanbul Kültür Sanat Vakfı, şimdiye kadar Ara Güler hakkında ve Ara Güler'le beraber yurt içi ve yurt dışında birçok sergi ve proje gerçekleştirmiştir, gerçekleştirmeye de devam edecektir' denildiğine dikkati çekerek, 'Evet, İKSV Ara Güler'in kitap-sergi vb. projelerinde yer almıştı fakat bunların tamamı, Ara Güler'in Cumhurbaşkanımızın fotoğraflarını çekmesinden önceydi' ifadelerini kullandı.
Ustaya saygısızlık yapıldığını savunan Yılmaz, 'Jüri, Ara Güler ile Erdoğan arasındaki yakın ilişki nedeniyle filme önyargıyla yaklaşmıştır. Filmin festivale kabul edilmeme kararı kesinlikle siyasi olmuştur. Aynı İKSV, yönetmenliğini Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu'nun yaptığı, PKK propagandası yapılan 'Bakur (Kuzey)' filminin gösterilmesinde ise herhangi bir sakınca görmemiştir. Yapılan bu muamele ve çifte standart büyük ustaya saygısızlık olmuştur' diye konuştu.
Ara Güler'le ilgili yapılan belgeselin festivale alınmamasına “Bu ne ölçüsüz hoyratlık, ne akılalmaz seviyesizlik böyle” diyerek tepki gösteren eleştirmen Hasanali Yıldırım, “Her fırsatta kültürden, sanattan, yüksek insanlık idealinden, azınlık haklarından, dünyayı güzelliğin kurtaracağından dem vuran kişilerin düştükleri bu durumu eleştirmek bile abes neredeyse” açıklamasında bulundu. Yıldırım, “Türkiye'de fotoğraf denilince akla gelen kişi hakkında uluslararası birçok ortamda beğenilen, ödüller alan güzel bir belgesel çekilecek; kurucularından biri hem iyi bir fotoğrafçı, hem de belgesele konu edinilen kişinin yakın arkadaşı olacak ama o vakfa bağlı bir kültür kurumunun düzenlediği film festivaline bu belgesel kabul edilmeyecek. Becket'ın bile hayalinden geçemeyecek bir tuhaflıkla, bir alaturka absürdlükle karşı karşıyayız” dedi.
Geçen yıl festivale alınan Bakur belgeselinin içeriğine dikkati çeken yönetmen Nazif Tunç, “Sokaklarda, şehirlerde başarılamayan terörü sanat dünyasında, festivallerde sürdürmeye çalışan PKK pışpışları var. Geçen yıl İstanbul Film Festivali programına korsan olarak alınmış, belgesel bile denemeyecek, terör örgütü propagandası Bakur'u dayatarak festivali körelttiler, iptal ettiler” şeklinde konuştu. Festival yönetimine sert eleştiriler yönelten Tunç şunları söyledi: “Her yere seçilmiş Cumhurbaşkanın, diktatör olduğunu yazmaya bayılan bu şiddet ve terör davetçileri, sanatı siyasetten bir türlü ayıramayan vesayetçi klan İstanbul'un Gözü'nü programa nasıl alsın. Bu belgeselin konusu olan Ara Güler, Cumhurbaşkanı'nı bir aile babası, merhametli bir insan olarak gösteriyor. Buna razı değiller ki. Bu resme razı değiller. Bu resmi çekene katlanamazlar. Gerçeği göstereni de katlediyorlar. Önce kınarlar, sonra linç ederler.”
Kaynak: AA
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...