Devlet Açısından Salgın Sürecinde Kamu Yatırımlar Ve Düzenlemelerinin, Kamu Spotlarının Ve Tanıtımların Ön Plana Çıktığını Belirten Dr. Öğr Üyesi Sarp Bağcan, “Özel Sektör İse Kurumsal Sosyal Sorumluluk (Kss) Faaliyetleri, Sponsorluk Veya Ürettikleriyle Çözüme Katkı Sağlamayı Amaçlıyor” Dedi.
Devlet açısından salgın sürecinde kamu yatırımlar ve düzenlemelerinin, kamu spotlarının ve tanıtımların ön plana çıktığını belirten Dr. Öğr Üyesi Sarp Bağcan, “Özel sektör ise kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) faaliyetleri, sponsorluk veya ürettikleriyle çözüme katkı sağlamayı amaçlıyor” dedi.
Devlet, kamu ve özel sektörün kamuoyu çıkarı doğrultusunda birlikte hareket etmek durumunda kaldığını ifade eden İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Öğr Üyesi Sarp Bağcan, “Bu mesajlar kişiler arası iletişim düzeyinde olabildiği gibi, şirket ve markaların, özel sektörün kurumsal sosyal sorumluluk, sponsorluk, kamu spotuna yakınlaşan kurumsal reklam gibi uygulamalarında veya kamu kurumlarının spotlarında da kendini gösterdi. Yani, halkla ilişkiler ve iletişim faaliyetlerinin oldukça önemli bir bölümü aynı sosyal düzeyde ve hatta küresel odakta toplandı. Henüz aşısı, ilacı bulunmayan, toplum bağışıklığı tek bir ülkede bile oluşmamış bu yüzyılın küresel salgınında konu hakkında bir ‘dünya kamusu’ oluştu. Ana tema ise mevcut koşullar altında ‘sosyal izolasyon’ oldu” dedi.
“İletişim ve halkla ilişkiler konusu”
Halkla ilişkiler uygulamalarının sosyal izolasyon temasını konu edinmesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Bağcan, “Her ülkenin kendi kültüründen gelen faktörler o ülke insanın konuyu ne ölçüde ve nasıl ciddiye alacağını belirliyor. Kültürün de sağlık yönetiminin akılcılığına yakınlaştırılması yine bir iletişim ve halkla ilişkiler konusu. Bu noktada sadece sosyal izolasyon ile ilgili değil bu kültürü uygulamalar bazında da dönüştürmeye çalışan kampanyalar düzenlenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Yeni sosyallik biçimleri ortaya çıktı”
İletişim teknolojilerindeki gelişmelerin Covid-19 süreci ile kullanım olarak da hızlanıp yaygınlaştığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Sarp Bağcan, “Bütün bu iletişimin ana mecrasını belirlemek için ise toplumların medya tercihlerini tespit etmek önem taşıyor. Zira Covid-19 öncesi kitlelerin takip ettiği ve onları şekillendiren ana medya televizyon iken süreçte internet ve ona bağlı (cep telefonu, tablet, bilgisayar ) araçlar ön plana çıkıyor” diye konuştu.
“İnternet ön planda”
Sosyal izolasyon ve beraberindeki iletişim ihtiyacının bireyleri uzaktan çalışmaya, e-ticaret kullanımına ve sosyal medya etkileşimine yönlendirdiğini ifade eden Bağcan, “Salgının getirdiği belirsizlik ortamı ve panik ise anlık veriye ulaşma yönünde yine interneti ön plana çıkarıyor. İnternet sadece bir medya ortamı olarak değil, iş ve genel iletişim ortamının ortak platformuna büsbütün dönüştü” ifadelerinde bulundu.
“İnternet ekranı karşısında geçen süre daha da arttı”
İnternet tabanlı ortam ve araçların radikal bir yükselişe geçtiğini söyleyen Bağcan, “Zira ekonomik sistemde otomasyon, yapay zekâ ve internet ağıyla birbirine bağlandıkça insanların internet ekranı karşısında geçirdiği artan süre daha da arttı. Buna Z kuşağı ve sonrasının internet kullanımı da eklendiğinde bu yükseliş kesin fakat gerçek şudur ki insanlar fiziki dünyada yaşıyor. Başta TV olmak üzere diğer kitle iletişim araçları şu anda da etkin” dedi.
Etkinlikler erteleniyor, sponsorluklar internete kayıyor”
Covid-19 salgınının zaten gelişmekte olan bu süreci travmatik şekilde hızlandırdığını ifade eden Bağcan, “Sosyal izolasyonun getirdiği iletişim ve (uzaktan) iş yapma ihtiyacı bu hıza olağanüstü etki etti. Şu an insanlar iletişim açısından bunlardan oluşan (gittikçe internet merkezli olan) bir ‘çoklu kanal’ ile iletişimi sağlıyor. Markalar şu an sadece kamu yararı gözeten mesajlar vermemekte, bu çoklu kanallara odaklanmakta fakat salgın riskinin getirdiği medya takibi ve sosyalleşme açısından değişmelere uygun olarak kültür sanat, spor gibi etkinliklerini ertelemekte, önlerini görmek üzere genelde 1-2 yıl vadeli planlar yapmaktadır. Bunun yanı sıra bu kurumlar iş modellerini revize ediyor veya bunları online hatta kaydırmaya çalışıyor” diye konuştu.
Covid-19’un ve sosyal izolasyon zorunluluğunun üretim (ekonomi) ve iletişim biçiminde bir paradigma değişikliğini hızlandırdığına vurgu yapan Bağcan, “Bütün iş ve iletişim çalışmalarının ‘çoklu kanal’ ve kullanıcısı bireyler etrafında şekilleneceğini söylemek mümkün. Buna yeni dünyanın yönetim ve yönetişim anlayışını de eklemek mümkün olabilir” dedi.