Türkiye’Nin İlk Kadın Parkur Sporcusu Hazal Nehir, İki Tane Hayali Olduğunu Belirterek, "İlk Hayalim, Dünyadaki Kadınlara İlham Olmak. Neler Yapabileceğini Göstermek İstiyorum. İkinci Olarak Da Parkur Yapmanın Nedeni Kendimi Fiziksel Ve Mental Olarak Keşfetmek. Sınırlarımı Zorlamak İstiyorum. Vücudumun Daha Neler Yapabileceğini Merak Ediyorum" Dedi.
Türkiye’nin ilk kadın parkur sporcusu Hazal Nehir, iki tane hayali olduğunu belirterek, "İlk hayalim, dünyadaki kadınlara ilham olmak. Neler yapabileceğini göstermek istiyorum. İkinci olarak da parkur yapmanın nedeni kendimi fiziksel ve mental olarak keşfetmek. Sınırlarımı zorlamak istiyorum. Vücudumun daha neler yapabileceğini merak ediyorum" dedi.
Parkur sporuyla ilgilenen Red Bull sporcusu Hazal Nehir, bu spora nasıl başladığını ve gelecek hedefleri ile ilgili İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. Parkur sporuna 6 sene önce başladığını dile getiren Hazal Nehir, "ODTÜ’de jeoloji mühendisliğinde okuyordum. Orada okurken break dans yapıyordum. Break dans yaparken, parkur yapan birkaç kişi geldi. Parkuru lise zamanından biliyordum, arkadaşım bir filmde görüp anlatmıştı. O zamanlar ben de yapabilir miyim diye düşünmemiştim. Filmlerde gördüğümde insanlar çatılardan atlıyordu. Bana süper kahraman gibi gelmişlerdi. Üniversitede yapan kişileri canlı görünce kendi kendime; ‘bu sporu biliyordum’ dedim. O sayede başladım" diye konuştu.
"Annem, ’Bunu da birkaç güne bırakırsın’ dedi"
Daha öncede birçok sporla ilgilendiğini ifade eden 26 yaşındaki sporcu, "Break dans, buz pateni, jimnastik, bale, denedim. Annem ile babam farklı sporlar yapmama alışkınlardı. Ben onlara gidip, ’Anne ben parkur diye spor keşfettim, çatılardan atlıyoruz’ demedim. ’Duvarlara tırmanıyoruz, takla atıyoruz’ dedim. O da farklı bir tepki vermedi. ’Bunu da birkaç güne bırakırsın’ dedi. Çünkü spora devam edemediğim için biraz alışkındı ama öyle olmadı" şeklinde konuştu.
"İnternetten eğitim videoları izleyerek kendimi geliştirdim"
Parkur sporuna başladığında bunu Türkiye’de yapan kişilerin az olduğunu söyleyen Nehir, "Bu yüzden hareketleri öğrenmede zorluk yaşadım. İnternetten eğitim videoları izleyerek kendimi geliştirdim. Yurt dışındakilerin hareketleri nasıl yaptığına bakarak, videoları durdurarak izledik. Bu sayede geliştim. Yurt dışına gitmeye başlayınca zaten tekniklerim daha da gelişti. Oradaki insanlardan daha çok şey öğreniyordum. Aynı zamanda Türkiye’de parkur yapabileceğim mekan yok. Genelde parklarda çalışıyoruz. Parklarda çalışırken, bekçiler bizi kovabiliyor. Parkur sporu, Türkiye’de spor olarak gözükmediği için çok saygı da duymuyorlar" ifadelerini kullandı.
Türkiye’de parkur sporuyla ilgili yarışmaların yapılmadığını sözlerine ekleyen başarılı sporcu, "Red Bull’un düzenlediği Art of Motion yarışması var. Parkur topluluğunda en büyük yarışmalardan biri. Genelde farklı farklı yerlerde yapılıyor. Genel olarak Türkiye’ye özgü bir yarış yapılmıyor. Tüm dünyanın katıldığı büyük yarışmalar oluyor. ABD’de, Kanada’da oluyor. Elimden geldiğince katılmaya çalışıyor" dedi.
"Spora ilk başladığım zamanlar daha çok sakatlanıyordum"
Bu spora başladığında çok fazla sakatlık yaşadığını açıklayan Hazal Nehir, "Spora ilk başladığım zamanlar daha çok sakatlanıyordum. Tecrübesizlikten dolayı sakatlandım. En büyük sakatlığım, parkura ilk başladığımda kuyruk sokumumu kırmıştım. Kuyruk sokumu olunca doktorlar da bir şey yapamıyor, bir simit veriyorlar, onun üstüne oturmanı istiyorlar. O simidi de her yere taşıyamadım" değerlendirmesinde bulundu.
"Kimi güvenlikler geliyor, elinde sopalı bizi kovmaya çalışıyor"
İnsanlardan iyi ve kötü anlamda farklı tepkiler aldığını söyleyen başarılı parkur sporcusu, "Antrenmanları sokakta yaptığımız için bir sürü farklı insanlar karşılaşıyoruz. Kimi güvenlikler geliyor, elinde sopalı bizi kovmaya çalışıyor. ’Taşları kırıyorsunuz, buradan gidin’ diye. Kimisi geliyor, ’Bir tane daha takla atsana videoya çekeyim’ diyor. Parkuru yaparken bir kadını da gördükleri zaman şaşırıyorlar. Yoldan geçenler erkek arkadaşlarımın yaptığı hareketlere şaşırıyorlar. Aynı hareketi ben yaptığımda, ’Sen de mi yapacaksın?’ diye tepki oluyor. ’Ben niye yapamayım’ diyorum. İnsanlar alışık olmadığı için bir kadının bu sporu yaptığına şaşırıyorlar" açıklamasında bulundu.
"Türkiye’de bir kadın olarak bazen böyle yerlere gelmek kolay olmuyor"
Türkiye’nin ilk kadın parkur sporcusu olmanın güzel bir duygu olduğunu belirten Nehir, "Antrenmanlarda bir kadın olarak kendimi eksik görmedim. Bu arkadaşlarımdan da olabilir. Onlar bana çok destek oldu. Öyle olunca Türkiye’de ilk kadın parkur sporcusu hissine kapılmadım. İnsanlar da geliştikçe şaşırıyorlardı. Sanırım bazıları da gurur duyuyordur. Türkiye’de bir kadın olarak bazen böyle yerlere gelmek kolay olmuyor" dedi.
"Türkiye’de böyle bir proje ilk defa yapılıyor"
Kartondan kopyasıyla evinde parkur sporu yaptığı video için ise Hazal Nehir, "Benim için çok farklı bir deneyim oldu. Çünkü parkur sporcusunun evde olduğumuz günlerde nasıl bir proje yapılabileceğini göstermiş olduk. Ben Ankara’da oturuyorum. Bu projenin montajı İstanbul’da yapıldı. Videodaki tüm hareketleri evimde gerçekte yaptım. O videolardan 1026 kopya alındı. Zor bir edit yapıldı. Ben çok eğlendim. Türkiye’de böyle bir proje ilk defa yapılıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Bireysel sporlarda sponsorluklar çok önemli"
Bireysel sporlarda sponsorluğun çok önemli olduğunu vurgulayan 26 yaşındaki sporcu, "Özellikle benim yaptığım spor Türkiye’de bilinmiyorken gerçekten destek almak çok zor. Önce sporun bilinmesi gerekiyor. Futbol, basketbol gibi sporlara bilindiği için Türkiye’den destek çok zor alınıyor. Red Bull’un desteğini her zaman yanımda hissediyorum. Sadece iyi günlerde değil, kötü günlerde de hissediyorum. Tam bir aile gibi. Onların bana sağladığı imkanlarla şu günlerde evde antrenmanlar yapıyorum. Onlarla olduğum için çok mutluyum" şeklinde konuştu.
"Karantinada yalnız antrenman yapmayı öğrendim"
Korona virüs tedbirleri kapsamında karantinada nasıl çalıştığını anlatan Hazal Nehir, "Herkes için zor bir dönemdi. Haftada 5-6 gün dışarıya antrenmana gidiyorum. Benim yaptığım şey tamamen dışarıda. Dışarıya gidemedim. Antrenman yapamadım. Evimin önünde antrenman yapabileceğim küçük bir alanım var. 3 ay boyunca her gün orada çalıştım. Yalnız antrenman yapmamıştım. Arkadaşlarımla yapınca daha çok gelişiyorsun. Yalnız antrenman yapmayı öğrendim. Kendi yeteneklerimi keşfetmeyi öğrendim. Farklı bir deneyim oldu. Çok düşünmeye de vaktim oldu" diye konuştu.
"Antrenmanlarım 4-5 saat sürüyor"
Antrenman programını da anlatan Nehir, "Antrenmanlarım 4-5 saat sürüyor. Isınma ile başlıyor. Çok iyi bir ısınma gerek. Antrenman yaparken vücuda çok yükleniliyor. Isınmadan sonra temel hareketleri çalışıyorum. Bu spor aynı zamanda mental bir spor. Farklı seviyeye yükseldikçe hareketler yükseklere de çıkabiliyor. Siz kaldırım kenarında antrenman yapmaya başladıysanız, iki sene sonra iki metreye, beş sene sonra on metreye çıkıyor. Öyle olunca temel hareketleri tekrar tekrar çalışmanız gerekiyor" cümlelerini kurdu.
"Antrenmanlarımı aksatmayacak şekilde olursa başka bir film neden olmasın?"
Oynadığı Hollywood yapımı 6 Underground filmindeki rolünün nasıl geliştiğini anlatan başarılı sporcu, “Filmin yönetmeni Michael Bay’di. İngiltere’de dünyada çok ünlü bir parkur grubu var. Michael Bay bu grubu buluyor. Filmde parkur sahnesi yer vermek istediğini söylüyorlar. Michael Bay bir tane de kadın atlete ihtiyacımız var diyor. Bu grup aralarında benim olduğum birkaç kişiyi onlara gönderiyor. Sonra beni seçiyorlar. Beraber çekimlere başlıyoruz. Benim bildiğim sadece parkur yapacağımdı. Ama en sonunda küçük bir konuşmam vardı. Ben onu o ana kadar bilmiyordum. O gün öğrendim. Çekimden 10 dakika önce konuşman var dediler. Ben hayatımda Türkçe rol yapmadım, İngilizce rol yap dediler. O zaman çok da güzel İngilizce konuşamıyordum. Benim bunu 10 metre yükseklikte bir yeden tutunurken yapmam gerekiyor. Önümde Michael Bay kamerayla geldi, ’Konuş’ dedi. Ben kaldım. Sette herkes Michael Bay’den çok korkuyordu. Ama bize karşı çok sevecen davrandı. Çünkü bizim oyuncu olmadığımızı biliyor. Çok cana yakındı. Beni motive etti. ’Şöyle yaparsan daha iyi olur’ dedi. Benim için zordu ama güzel bir deneyim oldu. Bundan sonra da bir iş gelirse olabilir. Bu filmin çekimleri uzun sürdü. 1 ay boyunca yurt dışında kaldım. Antrenmanlarım da baya aksadı. Antrenmanlarımı aksatmayacak şekilde olursa başka bir film neden olmasın? Belki 5-10 sene sonra” ifadelerini kullandı.
"Hayalim dünyadaki kadınlara ilham olmak"
Hedefleri hakkında da konuşan Hazal Nehir, "Türkiye’de doğdum, büyüdüm. Türkiye’de kadın olmanın zorluklarının da farkındayım. İlk hayalim dünyadaki kadınlara ilham olmak istiyorum. Neler yapabileceğini göstermek istiyorum. İkinci olarak da parkur yapmanın tamamen nedeni kendimi fiziksel ve mental olarak keşfetmek. Sınırlarımı zorlamak istiyorum. Vücudumun daha neler yapabileceğini merak ediyorum" dedi.
Nehir, bu sporu yapanlara asla pes etmemelerini tavsiye etti.
Kendisine en çok ’Survivor’a katılacak mısın?’ sorusunun geldiğini belirten Hazal Nehir, "Bu soruyu duymaktan çok sıkıldım (Gülüyor). Katılmayacağım. Ben profesyonel bir sporcuyum. Belki sporu bıraktığım zaman. İlerisi için olabilir. Şu anlık zor gözüküyor" şeklinde konuştu.
Yaş geçtikçe vücudun da yapabileceği şeyler azaldığını vurgulayan 26 yaşındaki parkur sporcusu, "Şu an önüme hiçbir hedef koymadım. Hedef koymayı da sevmiyorum. Çünkü vücudumun gittiği yere kadar bu sporu muhtemelen yaparım" diyerek sözlerini tamamladı.