’Türkiye Son Kale’ Romanı, Okuyucuyla Buluştu

Kültür ve Sanat 15 Nisan 2020 14:31
A
a
Gazeteci-yazar Halil Delice’nin son romanı ’Şu Yeryüzü Ermeydanı/Türkiye Son Kale’, okuyucuyla buluştu.
Adem aleyhisselamdan günümüze yeryüzündeki iyi-kötü mücadelesini, Türkiye’nin insanlığın Son Kalesi oluşunu anlatan ve BKY tarafından basılan romana, internet kitap satış sitelerinden ulaşılabiliyor.
"Ermeydanı Yeryüzünün Hayır Meydanı Kılınışının, Kırkpınar’ın, Türkiye’nin Son Kale Oluşunun, Osmanlı Cihan Devletinin 27. Yüzyıla Uzanışındaki Sırrın Romanı" sözleriyle tanıtılan romanın büyük ilgi çekti.
Yazar Halil Delice, "Önce niyetim, Kırkpınar’ın romanını yazmaktı. Ama baktım ki yeryüzü insanoğlu için bir ermeydanı, imtihan meydanı. Allahü teala, Âdem aleyhisselamı ve Havva annemizi yeryüzüne gönderince burada, insan, iblis ve iblise tabi olan insanlar ile nefs arasında mücadele başladı, öyle bir mücadele ki Kıyamet’e kadar devam edecek ve bu mücadelenin sonunda insanlar ya ebedi saadete kavuşuyor ya da ebedi felakete yuvarlanıyor’’ dedi.
Romanına ’Türkiye Son Kale’ adını vermesinin sebebini de anlatan Delice, ’’Türkiye, Anadolu, dün mazlumların sığınağı bulmuş, bugün yine mazlumlar Anadolu’ya sığınıyor, dünyanın dört bir yanındaki mazlumların yanına koşan tek devlet, gelişmeler ve müjdeler Kıyamet kopuncaya kadar bunun böyle olacağına işaret ediyor. 730 yılında dikilen Orhun Kitabelerinde yazanlar insanın aklını başından alıyor. Bu kitabede ’Üze kök tenri asra yağız yer kılındıkta ekin ara kişi oğlı kılınmış. Kişi oğlında üze eçü apam Bumın Kağan, İstemi Kağan olurmuş./Yukarıda mavi gök, aşağıda yer yaratıldıkta, ikisinin arasında insanoğlu yaratılmış. İnsanoğlu üzerine atalarım Bumın Hakan, İstemi Hakan tahta oturmuş’ deniyor. Yani, Allahü teala dünyayı ve insanları yarattı, insanları idare etmesi için de Türk oğlunu yarattı, diyor.
Karahanlı prensi Kaşgarlı Mahmut, Müslüman olan ilk Türk Hükümdarı Abdülkerim Saltuk Buğra Han torunu, 11. yüzyılda yazdığı Divan-i Lügat-it Türk adlı kitabında, ’Talih Güneşinin Türklerin Burcunda doğduğunu ve Cenab-ı Hakk’ın Türk Hakanlığını göğün felekleri arasına yerleştirdiğini, onlara ‘TÜRK’ dediğini ve hakimiyet verdiğini, onları çağın hakanları yapıp dünyaya hükmetmenin dizginlerini ellerine verdiğini, onları tüm beşeriyete memur ettiğini, doğruluğa yönelttiğini, onlara katılanları ve onlar adına çabalayanları güçlendirdiğini böylece istedikleri her şeyi elde ettiklerini ve çapulcuların rezilliğinden kurtulduklarım idrak ettim. Dünyada iş yapabilmek için mutlaka Türkçe öğrenmek gerektiğini, Türklerin hakimiyetini çok uzun süreceğini anladım. Bunun için bu kitabı yazmayı mutlaka gerekli gördüm’ diyor, kitabının önsözünde. Ve bu kitapta, son Türkçe kelimeyi, karşısına da manasını ve örnek cümleyi yazıyor, ’ZAP ZAP. Adımların hızlı atılmasına ilişkin yansıma bir ilgeç. Zap zap bargıl. Çabuk ol.’
Evet, son yazdığı Türkçe kelime zap zap idi Türkoğlu’nun doğudan batıya yeni vatan Anadolu’ya yerleşmek, Konstantiniyye’nin fethini gerçekleştirmek, sonsuz saadete götüren imana kavuşmak, hakkın, mazlumların yanında olmak için yürürken ayaklarının çıkardığı ses Zap zap Ayağın her yere vuruşunda Yeryüzü titriyor, ’zap zap’ diye inliyordu. Hemen ardından zap zap bargıl, çabuk ol sözü geliyordu. Evet, çabuk olmak gerekiyordu, hedefe varabilmek için ’Sonra yaparım diyenler helak oldu’ buyrulmuştu
Oğuzname’de, ’Korkut Ata ayıtdı. Âhir zamanda hanlık gerü Kayı’ya dege, kimesne ellerinden almaya, âhir zaman olup kıyâmet kopınça. Bu didügi Osman neslidür.’ dediği yazıyor. Yani Türk milleti, Dede Korkut’un diliyle, Osmanlı’nın devamı olan Türk devletinin Kıyamet’e kadar devam edeceğine inanıyor.
1975 yılında vefat eden İngiliz tarihçisi Arnold Joseph Toynbee, ‘Osmanlı yıkılmış bir devlet değildir. Durdurulan bir medeniyettir. Önündeki tarihi engeller kaldırılırsa, durdurulduğu yerden yürüyüşüne devam edecektir. Osmanlı insanlığın geleceğidir. Son iki yüzyılın en büyük hâdisesi, Ehl-i Sünnet’in, Anadolu ve Hindistan’da çökertilmesidir. Bu; sadece Müslümanlar açısından değil dünya tarihi açısından da, böyledir’ diyor.
İkinci Dünya Savaşında Alman orduları sınırlarımıza yaklaştığında o zamanın büyük alimini, Hicaz’da bulunan akrabaları Mekke-i Mükerremeye davet ettiler. Ancak bu davete icabet etmedi. ’Ben Türkiye’yi bırakıp bir yere gitmem. Müslüman için yaşanacak yer burasıdır. Ehl-i sünnetin kuvvetli olduğu yerdir. İslamiyet bu memleketten giderse ne Hind’de kalır ne Sind’de’ buyurdular.
Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin, Osmanlı Devletinin kuruluşundan seksen yıl kadar önce yazdığı Eşşeceretün Numaniyye fid-Devletil Osmaniyye kitabında; Osmanlı’nın devamı olan devletin yüz yıllık bir uykudan sonra silkelenip uyanacağı, haksızlığa başkaldıracağı, ilahi yardıma kavuşacağı, iki binli yılların ortalarına doğru dünyada onun sözünün geçeceği yazmaktadır.
Topkapı Sarayının giriş kapısının üzerindeki bir yazıda, Sultan, Allahü tealanın yeryüzünde adaletini yerine getiricidir, bütün mazlumlar ona sığınır yazmaktadır. Ecdadımız, Osmanlı Devletinden bahsederken, devlet-i ebet müddet, yani Kıyamete kadar devam edecek devlet demektedir. İşte bütün bu anlattıklarımız ve daha nice anlatmadıklarımız sebebiyle Türkiye Son Kale dedik" şeklinde konuştu.
Halil Delice, 1960 Edirne-Enez-Çavuşköy’de dünyaya geldi.
1983 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1986 yılında hakimlik stajını yarıda keserek gazeteciliğe başladı. 2013 yılında gazetecilikten ayrıldı, şu anda bir şirketin sosyal işler departmanında çalışıyor.
1987 yılından beri Kırkpınar’ı takip etmekte, Rumeli tarihi ve kültürü, göçler ile ilgili araştırmaları devam etmektedir.
2000-13 yılları arasında TGRT FM Radyosu’nda “Gidelim Urumeline” isimli kültür programı yaptı. Şu anda aynı radyoda Tarihe Şan Verenler Programını sunmaktadır.
“Cihanı Titreten Türk Koca Yusuf-Yalnızca Güle Yenildi, Cihan Şampiyonu Kara Ahmet-Güreşle Kızılelmayı Aradı, Görmedin mi Alişimi Tuna Boyunda, Beyaz Güle Al Kan Düşünce, Altın Yay/Oğuz Kağan’dan 21. Yüzyıla Uzanan Sır, Sultanın Aslanı-Kavalalı Çolak Mümin Pehlivan, Hicret Gülleri, Mutluluk Sende, Şu Yeryüzü Ermeydanı/Türkiye Son Kale isimli dokuz romanı ve “Spor Geleneğimiz ve Kırkpınar” isimli araştırma çalışması basıldı.
Kırkpınarla ilgili “Vatan Ediniş Destanı Kırkpınar, Gerçek Efsane Kırkpınar, Peşrev Ne Söyler, Yesi’den Kırkpınar’a, Niçin Yusuf” isimli sunulmuş beş tebliği, ayrıca Rumeliyle ilgili “Rumeli’den Göçler, Rumeli Türkülerinde Aliş Motifi, Rumeli Türkülerinde Al Renk Motifi, Balkan Harbi Sonrası Göçler ve Günümüz Türkiyesi’ne Etkisi” isimli sunulmuş dört tebliği var.
1991 yılında Çevre Bakanlığı’nca düzenlenen ‘Tarih ve Çevre’ konulu yarışma da Edirne’yi konu alan araştırma yazısıyla ikinci oldu.
‘Aliş’ romanıyla Mustafa Necati Sepetçioğlu Roman yarışmasında ikinci oldu, gazetecilikte bir çok ödül sahibi.
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

anket ANKET

alinti yazarlar ALINTI YAZARLAR
hava durumu HAVA DURUMU
e-gazete E-GAZETE
sayfalar SAYFALAR
arşiv HABER ARŞİVİ
linkler LİNKLER
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat