MHP Sultangazi İlçe Başkanı Yusuf Özel , 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıldönümü vesilesiyle yaptığı açıklamada, meşruiyetten kil payı ayrılmaksızın siyasi bir mücadele verdik dedi.
Özel; “12 Eylül1980 tarihinde vuku bulan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülke yönetimine el koyması hadisesi, siyasi sisteme dışarıdan bir müdahale olması hasebiyle, Türk siyasi hayatinin tabii gelişim çizgisinde bir kırılmaya yol açmış, siyasi sistemin şartlarında ve aktörlerinde "muhtemel" olanın ötesinde dönüşümlere hayatiyet kazandırmıştır.
Ülke genelindeki sosyal çalışma ortamı gerekçe gösterilerek girişilen askeri müdahale ve bu müdahalenin getirdiği siyasi şartlar, Türk Milliyetçiliği Hareketi açısından pek çok sıkıntının ve ızdırapın kaynağı olmuştur. Askeri müdahalenin ardından, diğer bütün siyasi partiler ile birlikte, MHP’nin de faaliyette bulunması yasaklanmıştır. 16 Ekim 1981 tarihli Milli Güvenlik Konseyi kararıyla parti kapatılarak mallarına el konmuştur. 29 Nisan 1981 tarihinde ise, MHP ve Ülkücü kuruluşlar hakkındaki soruşturma sonrasında 945 sayfalık bir iddianame ile
"MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası" açılmıştır.
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası, 5 yıl, 11ay, 8 gün sürmüş, 333 duruşmaya sahne olmuş ve 7 Nisan 1987’de neticelenmiştir. Ankara 1 Numaralı Askeri Mahkemesinde görülen 392 sanıklı davada, Milliyetçi Hareket Partisini liderimiz, Başbuğ Alparslan Türkeş’e 11 yıl, 1 ay, 10 gün hapis cezası verilmiştir. Partinin Genel idare Kurulu üyelerinin tamamı beraat ederken 5 sanık hakkında idam cezası verilmiştir. 150 sanığın beraat ettiği davada, 9 sanık hakkında müebbet hapis, 219 sanık hakkında 6 ay ile 36 yıl arasında değişen hapis ve 6 sanık hakkında da görevsizlik kararı verilmiştir. 3 sanık hakkındaki dava düşerken, 2 sanık da yargılama sırasında vefat etmiştir.
Milliyetçi ve ülkücü hareket
tek devlet, tek millet, tek ordu sloganlarıyla hareket ediyordu. Devletin tam bir kurumsal kolu gibi hareket edip
güçlü devlet, güçlü ordu, güçlü millet olgusunu ve
Ordu-Millet el ele vurgusunu devamlı işliyordu. 1969 yılından 1980 yılına kadar gelen ideolojik çatışma ve kavgadan korkunç derecede acı bilançolar ortaya çıkmıştı. Bu dönem zarfında hükümetlere verilen muhtıralardan da belirli ölçüde nasibini alan milliyetçiler, buna rağmen yine de devletin, ordunun ve milletin yegâne savaşçısı durumundaydı. İleri derecede devletine, milletine, ordusuna bağlıydılar. Dehşetli acı, işkence, sakat kalma, ölümlere rağmen canını ortaya koyuyordu milliyetçiler. Bu inanç uğruna, milliyetçi, ülkücü camiadan 75.157 insanımız birinci derecede etkilendi ve ağır yara aldı.
Türkiye’nin maruz kaldığı ideolojik nitelikteki ve gayri nizami harp metotları ile yürütülen en büyük hıyanet saldırısı karsısında, dün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bağımsızlığını, ülkesi ve milletiyle bölünmezliğini, insan haysiyetine uygun yegâne rejim olan hukukun üstünlüğüne dayalı hür demokratik rejimi savunma yolunda her gün birkaç arkadaşımızı hakkin rahmetine tevdi ederek, şehit vererek, meşruiyetten kil payı ayrılmaksızın siyasi bir mücadele verdik .
Bu Mücadelemizde;
2.013 ülkücü öldürüldü.
6.728 ülkücü sakat kaldı veya yaralandı.
23.043 ülkücü cezaevlerinde tutuklandı hüküm giydi.
2.651 ülkücü yurt dışına kaçmak zorunda kaldı.
40.722 ülkücü fişlenerek devlet kademelerinden uzak tutuldu.
İleri derecede devletine, milletine, ordusuna bağlı olan Milliyetçiler, dehşetli acı, işkence, sakat kalma, ölümlere rağmen canını ortaya koymuştur.
Bu inanç uğruna, milliyetçi, ülkücü camiadan 75.157 arkadaşımız birinci derecede etkilenmiş ve ağır yara almıştır.
Askeri cezaevlerinde ülkücülerin, gördükleri ağır işkence ve ithamlar karşısında korkunç derecede psikolojileri bozulmuş, bazıları burada ölmüş, bazıları sakatlanmış ve genç yürekler paramparça edilmiştir.
15 Temmuz gecesi bu oyunun yeni bir safhasına şahit olduk. Ülkemiz insanı hak etmediği manzaralarla karşılaştı. Milletimiz, kendi savaş uçaklarının ve tanklarının kendi Meclisini bombaladığını, kendisine acımasızca ateş açtığını gördü. Bu, lanetlenesi bir girişimdir.
15 Temmuz'da 249 vatan evladı Şehit, 2.193 vatan evlamız Gazi olmuştur. Hepsine şükran borçlu olduğumuz unutulmamalıdır.
Sevgili Ülkücü arkadaşlarım, sayın basın mensupları
MHP ve Ülkücü Hareketin devlet mekanizmasının sigortası, milletin hakiki koruyucuları olduğu anlaşılmıştır. Milliyetçi Hareket milli iradeden doğmuş milliyetçi ruh ve şuurdur. Özümüzün harcı millet ve demokrasi sevdasıyla karılmıştır. MHP ve Ülkücü Hareketin başkaları gibi devletle, Cumhuriyetle, milletle, ortak değerlerle ve demokrasi ile hiçbir devirde sorunu olmamıştır, olmayacaktır.
Unutulmamalıdır ki;
Türk milleti hainlerden büyüktür.
Demokrasi darbeden büyüktür.
Bu duygu ve düşüncelerle 12 Eylül1980 Darbe yıldönümünde Başta Ülkücü Şehitlerimiz olmak üzere tüm Şehitlerimize Cenab-ı Hak’tan Rahmet, Gazilerimize şifa diliyor ve büyük Türk milletine başsağlığı diliyorum” dedi.
Cebeci ülkü ocakları Başkanı Tolga Durmuş; “12 Eylül 1980, saat 04.00'da dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Kuvvet Komutanları tarafından ülke yönetimine el konulmuş, siyasi partiler kapatılmış, yoğun bir cadı avına çıkılmıştı. ihtilal mantığı sağ sol demeden adeta insanların üzerinden bir silindir gibi geçmiş, kimileri asılmış, kimileri işkence ile hayatını kaybetmiş, bir çok insan sakat kalmış, binlerce kişi de hapishanelerde ömrünü tüketmiştir sağdan bir soldan mantığı ile başlayan idam altındaki cinayetlerde 9 ülkücü idam edildi/Şu anda manevi huzurlarında bulunduğumuz ve minnetle, niyazla, duayla andığımız Ülkücü şehitlerimizin her biri bizim kutup yıldızımızdır, inanç ve ilham kaynağımızdı/Onlar; alnı açık, başı dik, yüreği sevgi dolu fedakâr, cefakâr ülkü neferleridir onlar, milletimizin en ihtiyaç duyduğu zamanda fani bedenlerini vatanın birliği ve selameti uğruna feda etmekten bir an olsun kaçmadılar hüküm karşında dik duruşlarını, bozkurt bakışlarını ve cesaret yüklü tavırlarını hiç bozmadılar şehadet pınarından kana kana içmek uğruna kendilerini Türk milletinin varlığına armağan ettiler.
/ /Hepsinde vakar, hamiyet, vicdan, iman ve haysiyetin en üstün örnekleri vardı/Zorluklara çelik gibi inançlarıyla, çilelere imrenilecek sabırlarıyla karşı durdular Alplerinden Allah aşkı, dillerinden Peygamber sevgisi, nidalarından millet sevdası hiç eksik olmadı/Hayallerinde yükselttikleri kızıl elmaya ulaşmak için birbirlerine kenetlendiler ve hedefledikleri ulvi değerlere nasıl ulaşılacağını hepimize ispat ettiler millet sevgisinde benliklerini eriterek günübirlik heveslerin ötesine ulaştılar ve ülkülerini mananın doruklarına taşıdılar irdikleri meşakkatlerle dolu yolda Türk milletinin her değerini sahiplendiler, bayraklaştırdılar ülkücülüğün, milliyetçiliğin bereketli ikliminde çınarlaşarak dal ve budak veren; ahlak, eden, vicdan, gönül, adalet, mütevazılık, akıl, muhabbet ve sevgi tebliği olduğunu sürekli yaşayışlarıyla gösterdiler/Kolay bir hayat değildir onların ki nitekim kolayı, rahatı, konforu, lüksü tercih etmediler ve bunlara da özenmediler/tava adamlığını yüksek bir iradeyle benimsediler ve tehditlere, tehlikelere, tuzaklara, kurşunlara ve darağaçlarına hiç aldırmadılar/Ruhi Kılıçkıran'ın davası uğruna şehit olmasıyla başlayan süreçte nice umutlar, fidanlar kefenlerine koşarak gittiler İstanbullu Süleyman Özmen, İnegöllü Yusuf İmamoğlu, Zileli Dursun Önkuzu, Tuncelili Alper Tunga Uytun ve ismini sayamadığımız daha niceleri bunlar arasındadır/İ2 Eylül yönetiminde, yağlı urganın şerefsiz ellerce boğazlarına geçirildiği; Ahmet Kerse, Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, Cevdet Karakaş, Fikri Arıkan, Halil Esendağ, İsmet Şahin, Mustafa Pehlivanoğlu ve Selçuk Duracık şehitlik makamına yüzlerinde hilaller açarak ulaştılar/Bizler için, Ülkücülük en büyük ünvanımız, şehadet ise en büyük makamımızdır as olan yolumuz, anıları rehberimizdir, cenab-ı Allah hepsinden razı olsun ülkücü olmanın zor, ülkücü kalmanın daha zor olduğunu hepiniz yaşayarak biliyorsunuz/Gün geldi, nefesi yetişmeyenler geriye düştü. Gün geldi, nefislerine tutsak düşmüş, dünyevi menfaatlerini davanın önüne çıkaranlar, gevşeklik gösterip yanlışa girdi/Bizden sandıklarımızın, karanlık yüzlerine, iş birlikçi niyetlerine, şer oyunlarına şahitlik ettik lanet saldırı ve melun senaryolara muhatap kaldık, ama eğilmedik, ezilmedik. Üstelik bunlara takılmadık, aldırış etmedik/ Biliyorduk ki, fikrimiz isabetli, ülkülerimiz doğruydu. Yüzümüz ak, yönümüz aydınlıktı. Geldiğimiz yer belli, gideceğimiz yer bilinmekteydi kökümüzden kopmadan mücadele ettik. Kimliğimizi savunarak, kaynaklarımızı koruyarak millet-i ebed müddet, devlet-i ebed müddet iradesine sahip olduk. ya devlet başa, ya kuzgun leşe kararlığımızdan en ufak taviz vermedik vermeyiz../Biz ne tertiplerle yılarız, ne tezgâhlarla yolumuzdan döneriz ne tehditlerle doğrularımızdan cayarız, ne de komplolarla her melaneti sineye çekeriz kepimiz Kılıçkıran oluruz, Önkuzu oluruz, Sazak oluruz, Başbuğ oluruz ve Pehlivanoğlu gibi gerekirse ölüme bile meydan okuruz ülkücüler burada, şehitleriyle iç içe ve dün nasıl iman ve vatan mücadelesi verdilerse bugün de vermeye kararlıdırlar/Bunları, manevi huzurlarında bulunduğumuz tüm şehitlerimizin muhterem hatıralarından aldığımız güçle haykırıyoruz ve yurdumun her köşesine buradan ses veriyoruz. Biz varız, var olacağız/Ayaktayız, asla düşmeyeceğiz/Azimliyiz, asla vazgeçmeyeceğiz yemin ettiğimiz gibi Yılmayacağız, Yıkılmayacağız /BAŞARACAGIZ,BAŞARACAGIZ,BAŞARACAĞIZ../Hepinize katılımlarınızdan dolayı Ülkü Ocakları adına teşekkür ediyorum. Cenab-ı Allah bütün şehitlerimizin kabirlerini nur, mekânlarını cennet eylesin” dedi.
Konuşmaların ardından şehitler için Kur'an-ı Kerîm okundu ve lokma tatlısı dağıtıldı.