İşçilerin madendeki çalışma sistemine taktıkları ad: "Hadici."
Çünkü en çok duydukları laf bu.
¨Beş dakika soluklan, hemen elinde lambasıyla biri gelir: ‘Hadi hadi hadi’ der. Sen, burası göçecek ben girmem dersin. O, ‘Hadi hadi hadi’ .¨
Çünkü, belirlenen miktarın üzerinde çıkarılan kömürü amirler alıyor. Amir dediğimiz taşeron. 10-15 taşeron var burda. İşçileri ne kadar çok çalıştırırlarsa, ceplerine o kadar para giriyor. İşçi bir gün işe gelmediğinde üç günlük yevmiyesini kesiyor, ayrıca aylık primini de vermiyorlar.
ÖLÜMLERİ SAKLIYORLAR
İş durmasın diye büyük bir iş ¨kazası¨ olduğunda ya da bir işçi öldüğünde diğer madencilere haber verilmiyor. İşçilerden birisi ¨Arkadaşınız orda ölmüş, siz çalışmaya devam ediyorsunuz, mesai bitince öğreniyorsunuz¨ diye anlatıyor durumu. Bu arada, bugün (dün) de şirketin başka bir maden ocağında çalışan işçilere ¨İşbaşı yapacaksınız¨ denmiş. İşçilerin anlatımına göre neredeyse her yıl ölüm oluyor şirketin madenlerinde. Son ölüm vakası ocak ayında yaşanmış. Bir işçi saat 8.05’te bantta sıkışıp yarım saat asılı kalmış. Savcı 12 sularında gelip, şöyle bir bakıp gitmiş. Ve sonra işçilere ¨Çalışmaya devam¨ denmiş.
ÖLÜMLERİN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR
Ocak ayındaki ölümde de işçi suçlu gösterilmiş, aileye yaklaşık 50 bin lira verilip olayın üstü kapatılmış. İşçilerin anlattığına göre, ¨Yeraltında ölenler, hastaneye götürülürken öldü¨ diye kayda geçiriliyor. Bu durumda şirket belli sorumluklardan kurtulmuş oluyor. Bunun için de belli doktorların altına imza attığı belgeler düzenleniyor.
PEKİ SENDİKA?
¨Peki sendika?¨ diyorum. ¨Sendika diye bir şey yok¨ diye yanıtlıyorlar. Şöyle devam ediyorlar: ¨Geçen ay sendika temsilcisi seçildi, biz seçime bile gitmedik. Şirket kimi belirlerse o oluyor, sendika temsilcisi şirketin adamı. ¨Sendikaya karşı çıkan 22 yıllık bir işçi de bu yüzden işten çıkarılmış. İşçilerden birisi ¨Bizim babalarımız da madenci olarak çalışıyordu. Ama onlar yeri geldiğinde kazmayı bırakıp , mühendislere ‘sen gir’ ¨ diyebiliyordu. Ama bu sistemde artık bu mümkün değil¨ diyor.
BİR DE SUSTURUCULAR VAR
İki üç işçi kendi arasında konuşup, şartlardan şikayet ettiğinde beş dakika sonra yukardan amirleri tarafından çağırılabiliyor. Bunları, amire uçuran ¨ muhbirler¨e işçiler kendi arasında ¨susturucu¨ diyor. Amir, şikayet eden işçiyi ¨azarlıyor, dövüyor dövdürüyor.¨ ¨Dövmek mi?¨ diye sorduğumda da ¨Tabii ¨ diyorlar, ¨orada ya da akşam evine giderken, kahveden çağırıp...¨ ¨Aranızda dövülen kimse var mı, ya da beni dövülen birisiyle konuşturur musunuz¨dediğimde aldığım yanıt ¨Kimse dövüldüğünü söylemez¨ oluyor. Bu gruptan sonra konuştuğum iki kişi de bana herkese korku salan bir isimden bahsediyor.
Sekiz saat boyunca arama kurtarma çalışmasına katılıp 27 arkadaşının ölü bedenini yukarı taşıyanlardan birisi de kurtarma çalışmalarıyla ilgili şunları anlatıyor. ¨Madencileri yine madenciler çıkardı, öyle söylendiği gibi başkaları değil. Bakan ‘17 ölü’dediğinde arkadaşlarımız 150 ölüyü çıkarmışlardı. Bunu herkes biliyordu Gaz maskeleri de tam dışarıya çıkarılmadan önce takılıyor.¨
YAŞAM ODASI PALAVRA, SÜRÜNÜYORUZ
Söylenene göre bu adamın 21 yıllık hapis cezası vermiş. Ve, Soma Kömür İşletmesi’ndeki taşeronlarla patronlarıyla işbirliği halinde çalışıyormuş. ¨Dövdürtme¨ meselesiyle bu adam da ilgileniyormuş.
İşçiler madende çalışmak için 18 yaşını bitirmek gerektiğini, 18 yaşından küçük çalışan görmediklerini söylüyorlar. ¨Peki yaşam odaları var mı?¨ diye sorduğumda aldığım yanıt ise ¨Biz yıllarca çalıştık böyle bir şey görmedik. O galeride işçinin dik durup yürüyeceği yerler bile az. Çamurların içinde sürünerek gidiyoruz¨ oluyor.
İçlerinden birisi, konuşmanın sonunda, konuşmaya başlarken söylediği, aralarda da tekrar ettiği cümleyi bir kez daha tekrarlıyor: ¨Bak bunu mutlaka yaz, bunun adı ecel değil, cinayet¨
‘HABERİNİZ OLSUN DENETİME GELİYORUZ’
işçiler, işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimi yapan şirketlerin, bir ay önceden haber vererek denetime geldiğini söylüyor. “Onlar gelmeden önce bütün gün elektrik panoları taşındı. Göstermelik, o gün onlar duruyor. Sonra yine eski panolar çalışıyor” diye anlatıyor bir işçi. Bir başkası diyor ki, “Normal şartlarda ben yanımdaki arkadaşımı göremiyorum tozdan ama denetçi geleceği zaman, her taraf sulanıyor.” Bu arada, arkadan birisi öfkelenerek giriyor söze “Dışarda sıpa gibi yemeğini yiyor, sonra çekiyor, gidiyor.”İşçilerin söylediğine göre 2 kilometrelik galerinin sadece 100 metrelik girişine bakıyor denetçi. Bir işçi de ellerindeki kırmızılıkları gösterip kaynak yaparken kendilerine verilmesi gereken eldivenlerin verilmediğini, naylon eldiven kullandıklarını söylüyor. İşçiler, iş kıyafeti olarak, evden getirdikleri kotları tişörtleri giyiyor. İş kıyafetlerini sadece denetçi gelmeden bir gün önce alabiliyorlar.
VARDİYA DEĞİŞİMİ
İşçilerin vardiya değişimine ilişkin anlattıkları çok çarpıcı. Buna göre, eskiden vardiya değişimi yerüstünde yapılırken, son dönemde zaman kaybı olmasın diye yeraltında yapılıyor. ¨Arkadaşlarımızı görmeden çıkamıyoruz. Onlar iniyor, biz çıkıyoruz¨ diye anlatıyor biri. Diğeri ise sistemi şöyle anlatıyor: ¨Kazmayı biri bırakıyor, öbürü alıyor.¨