Adnan Oktar suç örgütüne yönelik davada etkin pişmanlıktan yararlanan sanıklardan Ayça Pars örgüt yapısını anlattı. Pars, Adnan Oktar’ın kendilerine “Bana itaat eden Allah’a itaat eder” dediğini, kendilerinden mini etek giyilmesini istediğini kaydetti.
Adnan Oktar suç örgütü lideri Adnan Oktar’ın da bulunduğu 73’ü tutuklu 226 sanığın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki duruşma salonlarında görülen davada, etkin pişmanlık hükmünden yararlanan tutuksuz sanıkların savunmaları alındı.
Duruşmada ifade veren sanıklardan Ayça Pars, örgütten ayrılmak isteyenlere karşı yapılan faaliyetleri anlattı.
Adnan Oktar’ın dağılmalara karşın iki kavram savunduğunu kaydeden Ayça Pars, "Birincisi Kuran’dandı ‘Biz hak cemaatiz, bu yüzden bana itaat etmek zorundasınız. Bana itaat eden Allah’a, Peygamber’e itaat eder. Bana ihanet eden Allah’a, Peygambere ihanet eder’ dedi. Bu şekilde örgütlenmeye başladılar. Biz de inandık. İkinci kavram ise münafık kavramıdır. Kuran’daki münafık kavramını göstererek ayrılan herkese münafık damgası vurdu. ‘Örgütten ayrılan herkes münafıktır’ dedi. Bugüne kadar örgütün bu halde olması ve hala böyle devam etmesinin en önemli sebebi bu iki kavramdır” dedi.
Adnan Oktar’dan habersiz ben saçıma toka bile alamam
Oktar’ın hiyerarşik bir yapı oluşturduğunu ifade eden Pars, “5. ve 6. gruptakiler örgüte karşı gelenlerdi. Birinci grup tebliğ grubuydu. 2000 yılı sonrasında gruplar çok karıştı. Erkek kız ayrımı diye gruplar oluştu, ‘Bacılar’ ve ‘Kardeşler’ grubunu oluşturdu. Bizim kardeşler grubuyla görüşmemizi yasakladı. Oktar’ın emri olmadan hiçbir şey yapılmıyordu. Örgütün fonun başında Alev Babuna vardı. Adnan Oktar’dan habersiz ben saçıma toka bile alamam. Böyle bir ağ vardır. Gayrimenkul almak vesaire böyle bir şey mümkün değil. Tek kişi üzerine ev alınmaz zaten. Adnan Oktar ‘Şunların üzerine ev yapın der’ onun üzerine ev yapılır” cevabını verdi.
Maaş kartım Alev Babuna’daydı
Boğaziçi Üniversitesi’nde Matematik Bölümü okurken 4. sınıfta Adnan Oktar’ın emriyle okulu bıraktığını anlatan Ayça Pars, “Bizim toplumla bağımızı koparmaya çalışıyorlardı. Okulu bıraktığımı aileme söyleyemedim. Örgütsel faaliyetlere girdim. Sadece tercümeler ve araştırmalar yaptım. Maddi gelir sağlamak için çeşitli işe girdim, maaş kartım Alev Babuna’daydı. Maaşımı Alev Babuna alıyordu. Herkesin kartı Babuna’daydı” ifadelerini kullandı.
“Aşkım demeyen dayak yiyordu”
Örgüte 1989 yılında girdiğini anlatan Pars, "Bizim eskiden kıyafetlerimizin renkleri bile sayılıydı. Çekici olmayalım, hatlarımız belli olmasın, diye erkek gömlekleri giyerdik. Oktar’ın talimatıyla kadınlar bu hale geldi. Adnan Oktar’a yönelik yapılan danslar vesaire çıplaklıktan öte müstehcendi. Sebebi Oktar’ın ilgi odağı olarak gösterilmek istenmesiydi. Biz eskiden ’hocam’ diyorduk, sonra ’Adnan’ dememizi istedi. En son da ’aşkım’ demeyen dayak yiyordu. Zoraki bir şekilde herkesi alıştırdı. O pozların yanında ayet paylaşıp da ’İslam’da kadın böyle olur’ demelerini ben kabul edemedim” şeklinde konuştu.
Operasyon haberleri üzerine bilgisayarlara format atılırdı
Dragos’taki villada Adnan Oktar uyurken nöbet tutulduğunu aktaran Pars, “Serap Akıncıoğlu tüm bilgisayar işlerini yapan kişiydi, hatta Seda Bozkurt adını kullanır. Ara ara operasyon olacak diye haber geliyordu bize ve formatlar atıldı. Önemli kişiler harddisklerini tamamen değiştiriyordu. Herkesin bilgisayarını dolaşarak arka plan temizliği yapıldı. Örgütteki kişilerin ailelerine genelde cinsel içerikli iftiralar atılıp küçük düşürülürdü. Aileler çocuklarını görmek istiyordu ama örgüt izin vermiyordu. Adnan Oktar ailelerine hakaret ettiriyordu çocuklarına” dedi.
“Devlete sığındım, devletin beni korumasını istiyorum”
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp tahliye olunca örgüt mensuplarının kendine baskı yaptığını belirten Pars, “Devlet bu örgütün yakasındayken örgüt bunları yapabiliyorsa mahkeme bittiğinde ne olacak ben bilmiyorum. Ben devlete sığındım, devletin beni korumasını istiyorum" diye konuştu.
Cezaevinde kendimi özgür hissettim
Örgütün kendilerine çok baskı yaptığını ifade eden Pars sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Cezaevine girince kendimi özgür hissettim. Orada bir sistem yoktu, beni arayan yoktu. Çok rahattı. Orası gerçekten rahattı. Daha önce kaldığımız yerde sürekli bir baskı, tehdit vardı.
Duruşma yarına ertelendi
Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Pars, sanık avukatlarının sorularına yanıt vermek istemediğini belirtti. Sanık avukatları ise tanık konumu da bulunması nedeniyle Pars’ın susma hakkını kullanamayacağını savunarak, bu hususta karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, Ayça Pars’ın susma hakkını kullanabileceğini belirterek, sanık avukatlarının bu talebini reddetti. Sanık Pars’ın müşteki avukatlarının sorularını cevaplamasının ardından duruşma yarına ertelendi.