İstanbul Avrupa Yakası Ardahanlılar Dernek Başkanı Suat Korkmaz ile Merkezi Sultangazi 50. Yıl Mahallesinde bulunan dernek lokalinde görüştük. Yıllardır İstanbul’da yaşayan buna rağmen Anadolu kültürünü elinden bırakmayan korkmaz, bizi dost sıcaklığıyla karşıladı. Yöresel yiyecekler ikram edilirken Derneğin Kadın Kolları Başkanı Zeynep Karakuş, havanın soğuk oluşuna aldırmadan içimizi ısıtmak için tavşankanı çayları sofraya taşıdı. İşte bu ev sıcaklığında Korkmaz ile dernekçilik üzerine sohbet ettik.
Editör: Sayın başkan Suat Korkmaz kimdir, kısaca Suat Korkmaz’ı tanıyabilir miyiz?
Suat Korkmaz: Suat Korkmaz 1979 yılında Ardahan İli Göle İlçesi Tellioğlu köyünde dünyaya geldi. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi ve Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği mezunudur. 12 yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesiden önemli projelere imza atan Korkmaz, Evli ve iki çocuk babasıdır.
Editör: Sayın başkan dernekçiliğe neden ihtiyaç duyulur. Büyük şehirlerde her yörenin her ilin derneğine rastlamak mümkün bunun nedeni nedir?
Suat Korkmaz: Köyden kente daha iyi bir yaşam, daha iyi bir iş, daha modern bir ev, daha iyi sosyal ve kültürel bir yaşam için göç eden kitleler, hazır olmayan sosyal alt yapısından yoksun büyük şehirlere geldiklerinde denizden çıkmış balıklar misali sağa sola savrulurlar. Yabancısı oldukları alışamadıkları yoz bir kültürle karşılaştıkları için ne tam köylü ne de tam kentli olabilen bu insanlar, bunalım denizinde kulaç atmaya başlarlar. Kentler kırsal kesimlere göre daha fazla imkânlara sahiptir. Kentlerde eğitim, sağlık sosyal ve kültürel etkinlikler ve imkânlar daha fazladır. Bu durumda kentlerin çekiciliğini ve albenisini artırmaktadır. Kentlerin bu çekici özelliği kırsal alandan kente göçü teşvik etmektedir.
Günümüzde şehirlerde çok hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Bu değişim her geçen gün farklılıklar arz etse de bu değişimlerin kökeninde kültürel, sosyal, fiziki ve teknolojik boyutuyla daha belirgin olmaktadır. Göç alan şehirlerde, sanayinin yoğun olduğu kentlerde sosyal değişime etki eden faktörlerin başında farklı kültürler gelmektedir. Bu farklı kültürler kimi çevreler tarafından zenginlik olarak algılanırken, kimi çevreler tarafından bilimsel ve teknolojik gelişmelere karşı direnişi ifade etmektedir. İşte bu değişik kültürlerin hüküm sürdüğü, her geçen gün daha da kötü yöne doğru kaydığı bu ortamlarda çocuklarımızı ve gençlerimizi korumak ve kendi kültürümüzü onlara öğretmek anlamında derneklere ihtiyaç var. Dernekler bir ihtiyacın ürünü olarak kurulmaktadır.
Editör: “ Hemşerilik” aidiyet ve kimlik duygusu denildiğinde sadece akrabalık bağlarıyla bir birine bağlı olan kesimi mi anlamalıyız?
Suat Korkmaz: şehir yaşamını ve buradaki yönetim erkini bir bütün olarak ele aldığımızda sivil toplum örgütlerinin, işlevi daha iyi anlaşılır. “ Hemşerilik” aynı şehirden, aynı coğrafi bölgeden, aynı köylerden, aynı kasabalardan ve aynı kültürden olmayı ifade eder. “ Hemşerilik” aidiyet ve kimlik duygusunu anlatır. Ülkemizde köylerdeki toplumsal örgütlenme akrabalık ve hısımlık bağları üzerine kurulmuşken, şehirlerde ise düşünce, inanç ve güven ilişkileri belirli olmakla beraber aynı coğrafi kökene mensubiyeti de etkilidir. Özelikle büyük şehirlerdeki örgütlenmelerde etkin olan faktörlerden birisi hemşerilik anlayışı ve ilişkileridir.
Editör: Çevremizde birçok tabela derneği görüyoruz. İşlevsiz ve sadece yerel seçimler öncesi kapılarını üyelerine açan derneklere ne dersiniz?
Suat Korkmaz: biz arkadaşlarımızla birlikte bir araya gelirken, bu derneği kurma girişimi ve çabası içerisine atılırken kısa, orta ve uzun vaddede yapacaklarımızı düşünerek hareket ettik. Biz bir derneğin kahvehane ve oyun alanı olarak kulanılmasına şidetle karşı çıkan bir kurumuz. Biz bu çatı altında yöresel geleneklerimizi, göreneklerimizi, sosyal yapımızı ve kültürel faaliyetlerimizi çocuklarımıza ve gençlerimize öğretmek için var olduğumuzu kanıtlamak için İstanbul Avrupa Yakası Ardahanlılar Derneğini kurduk. Bizim kısa vadede önümüze koyduğumuz icraatları da bir bir yerine getirerek üyelerimizin takdirini kazanmış durumdayız. Orta ve uzun vaddede yapacaklarımızı yönetim kurulumuzun katılımıyla gerçekleştireceğiz.
Editör: Ardahanlılar Derneğinin en önemli özelliklerinden biri kültürünüzün bu çatı altında çocuklara ve gençlere öğretilmesidir. Bu konu ile ilgili orta vadede bir programınız var mı?
Suat Korkmaz: Her bölgenin yöresel yemekleri, davranış ve anlayış kalıpları, giyim tarzı, lehçesi ve kültürel değerleri vardır. Şehre göç eden insanların büyük bir çoğunluğunun köyden gelmesi şehre ve yeni bir çevreye uyum sağlaması açısından tehlikeli ve zor bir durumdur. Köyünden, evinden, yakınlarından, kapısındaki köpeğinden, ahırındaki ineğinden, damındaki davarından, kümesteki tavuğundan, tarlasındaki sapanından, orağından tırpanından, ipinden, sapından, samanından özellikle de toprağından bir anda kopup yeni bir hayata beton yığınlarının bulunduğu dar alanlara, apartman veya gece kondu kültürüne geçiş yapmanın ne kadar zor olduğu aşikârdır. Bunun içine bir de eğitim durumu, yaş seviyesi dolayısıyla daha önceden edindiği alışkanlıklardan vazgeçmemenin neden olduğu kavrama zorluğunu ve geri döngülerini de katarsanız ortaya çıkan tablonun sonucunun nereye varacağını görmek epey zor olsa gerek. Hemşeri derneklerinin, yörelerinden yeni kopup gelen insanlara bölgesel geleneklerini kaybetmeden içinde bulunduğu şehrin değerlerine de saygı duyarak ve gerektiğinde onları benimseyip yaşayarak hayata alışması ve yaşamını sürdürmesi gerekliliğini sağlama gibi bir köprü görevi vardır. Yöresel adet ve geleneklerin canlı tutulması insanların kendi kültürlerinden tamamen kopmadan içinde bulundukları şehir hayatına uyumuna katkı sağlar.
Editör: İlinden ilçesinden göç eden insanlar kendilerini nereye ait hissederler?
Suat Korkmaz: Şehirde yaşayan ve şehirlileşme sürecinde olan göçmenlerin şehre aidiyet konusu ile ilgili sorulan soruları cevaplandırırken bir ikilem içinde oldukları anlaşılmaktadır. Kendilerini şehirli kabul ettiklerinde geldikleri yöreler ile tümüyle bağlarının kopacağı psikolojisi içine girmektedirler. Bundan ötürü de kendilerini tümüyle yaşadıkları şehre ait hissedememektedirler
İnsanlara önce şehirleşme, metropol şehirlerde yaşama, apartman kültürü, mahalle kültürü, alışveriş kültürü, kazanma ve harcama kültürü, boş vakitlerini değerlendirme hatta ana caddelerde yürüme kültürü kazandırmak gerekir. Bir bakkaldan alışveriş yapma ile hipermarketten alışveriş yapma aynı kriterleri taşımaz. Otomatik kasalar, sabit fiyat reyonları bile burada önemli etkenlerdir. Anadolu’nun bağrından kopup gelen insanları öncelikle bu konularda bilgilendirmek ve eğitmek gerekir. Şehir yaşamına uyum sağlama sürecinin insanlar üzerinde önemli etkiler yaptığı, heyecan ve stresi beraberinde taşıyarak tatlı sert bir geçiş yaşattığı bir gerçektir. Hemşerilik, şehir hayatı içinde kaybolan bir kimlik olmayıp, tersine şehir hayatında diğerleri ile ilişkiler arttıkça gelişen ve korunan bir ilişki biçimi olmalıdır.
Editör: Göç eden insanların büyük şehirlerde uyum sağlama konusunda ne gibi zorluklarla karşılaşırlar?
Suat Korkmaz: Şehre yeni göç eden insanların derneklerde daha sık ilgilendikleri, boş zamanlarını buralardaki etkinliklere harcadıkları, zaman geçtikçe tabir yerinde ise gözü açıldıktan sonra, yeni arkadaş gurupları ile tanışmak, bilgi ve görgüsünü artırmak suretiyle ilgi alanlarının genişlediği ve yavaş yavaş dernek faaliyetlerinde geri kalmaya başladıkları gözlenmektedir. Bu durum her yeni sosyal çevre için geçerli olmakla birlikte içinde yaşadığı sosyal çevreye uyum sağlamaya başladığının da bir işaretidir.
Kendi yöresinden kopup yeni bir sosyal hayata katılan insanlar belli bir süre çözülme yaşarlar. Bu süreçte önünü göremeyen, nereye gittiğinin bir nevi farkında olmayan bir değişim yaşanır. Belli bir süre sonra içgüdüler, dürtüler, değerler ve geçmişine olan hasreti gün yüzüne çıkmaya başlar. Yeniden örf, adet ve geleneklerinin eski değeri anlaşılır, açığa çıkar. Düğünler, cemiyetler, ölüm merasimleri, kutlamalar yöresel hal almaya başlar. Bu aşamada hemşeri dernekleri, sivil örgütler devreye girerek bu özlemin giderilmesine katkı sağlarlar.
Editör: Üyelerinizin ufku geniş, geleneklerine bağlı farklılıkları kabullenebilen bireyler olarak mı yetiştiriyorsunuz?
Suat Korkmaz: Yöresel kültür dernekleri üyelerinin kentin kültürel değişimine katkılarını düşünerek sosyal ve kültürel uyumun sağlanmasında en olumlu etken olan eğitim faaliyetlerine büyük önem vermeleri gerekir. İçinde yaşanılan kente aidiyet duygusu taşıyarak olumlu katkı sağlamanın yolu kültürlü, bilinçli, yeniliklere açık, ufku geniş, farklılıkları kabullenebilen, dünya ile barışık üyeler yetiştirmeye çalışmalılar. Şayet dernekler arasında bir yarış yapılacaksa onun çıkış noktası bu yaklaşım olmalıdır.
Editör: Siyasi bir güç ve otorite olma yolunda bir girişiminiz olacak mı?
Suat Korkmaz: Hemşeriler bir dernek etrafında kümelendiklerinde ve ortak hareket bilinci geliştirdiklerinde önemli bir siyasal güç oluşturmaktadırlar. Bu güç vesilesi ile çeşitli istek, dilek, şikâyet veya kısaca talebin siyasi otoritelerce ve mercilerce algılanabilecek biçimde ifadesi mümkün olmaktadır. Dernekler buluşma adresi olmanın yanında, problemlerin çözülmeye çalışıldığı mekânlar olmaktadır.
Dernek oluşumunu gerçekleştiren lider kadro zaten dışa dönük ve sosyal insanlardan oluştuğundan, siyasi partilerin bünyesinde de kolaylıkla kendine yer bulabiliyor. Parti ve hemşeri derneği ilişkisi de bir bakıma böyle doğuyor ya da ivme kazanıyor. Hemşeri derneklerinin siyasetle olan ilişkisini ortaya koyarken, iktidar partisi veya iktidara en yakın partiyle olan ilişkisi diye ifade etmekte de fayda var.
Editör: Dernek Yöneticilerinin siyasi erk içerisinde yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suat Korkmaz: Yöresel kültür derneklerinin sadece şehrin sosyal değişiminde değil siyasi iradenin belirlenmesinde de önemli fonksiyonları vardır. Yöresel kültür dernekleri sürekli halkın nabzını tutarak hepsiyle yakın temas kurmaktadır. En kalabalık ve tesirli kesimleri temsil eden dernekler hangisi diye sorsanız her dernek kendisini adres göstererek katılımda yüksek paye almak isterler. Bireyler bireysel olarak gerçekleştiremediğinden, hemşeri dernekleri vasıtasıyla siyasal sistemden taleplerde bulunabilmekte, siyasal yaşama daha yoğun biçimde katılabilmektedirler.
Editör: Dernek üyeleri dernekten güç alırlar mı?
Suat Korkmaz: Dolayısıyla hemşeri dernekleri siyasi sistem ile birey arasında iletişimi kuran ve onun dilek, talep ve hoşnutsuzluğunu sisteme aktaran bir ara kurum olarak işlev görmektedirler. Ya da gittiği yerde ben falan hemşeri derneği üyesiyim diyerek derneğinden güç aldığını düşünür. Başına bir sıkıntı geldiğinde derneğinin kendisine sahip çıkacağını düşünerek hemşerilerinden manevi destek sağlayarak güçlü olduklarının imajı ile psikolojik olarak kendilerini rahatlatırlar.
Editör: Dernekler Siyasilere güç gösterisi yaparlar mı?
Suat Korkmaz: Hemşeri dernekleri üye sayılarını çoğaltarak ve beraberlik mesajları vererek siyasi erke güç gösterisi yaparlar. Bazen işlerini kolay ve istedikleri yönde çözebilmek için oy ile tehditler yaparlar. Siyasi gruplarda bu konuda hassas olmaya çalışırlar. Derneklerin tüm faaliyetlerine kendi hemşerileri olmazsa dahi katılmaya özen gösterirler. Hatta Siyasi rakipler bu konuda aralarında yarışırlar. Herkes falan derneğin yanında olduğunu lanse ederek güçlü ve kuvvetli olduğu imajını vermeye çalışır. Bu durumu fırsat bilen bazı dernekler bu alanı kullanmayı başarı sayarak değerlendirirler. Bazı dernekleri bu durumu daha farklı değerlendirirler. Her siyasi oluşuma aynı mesafe uzaklıkta durarak, iktidara gelindiğinde onlardan istifade etmeye çalışırlar. Hemşeri derneklerinin yaptırımı bazen, siyasi kuruluşların yaptırımından daha fazla olmaktadır.
Editör: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Suat Korkmaz: Hemşeri dernekleri kent ortamında dağınık durumdaki hemşerileri toparlayıp bir araya getirirler. Bunların en önemlisi, toplu eğlenceler, piknikler ve çeşitli seremonilerdir. Toplu etkinliklerde otantik hiç bir unsur olmasa da yemek, dans, müzik gibi unsurlar otantikliği simgeler. Yine bu etkinlikler her yaştan hemşeriyi bir araya getirir; aradaki farklılıklara rağmen aynılığın vurgulanmasına ve hissedilmesine aracılık eder; bir birleriyle tanışmayan hemşerilerin tanışmalarına olanak sağlarlar. Bir anlamda eğlencenin ortaya çıkardığı köpürmeyle, farklılıklar törpülenir. Bütün bunlar yapılırken, memlekete ilişkin semboller dolaşıma sokulur, sergilenir. İşte dernekçilik bu anlamıyla çok önemli bir oluşumdur. Ben emeğinizden dolayı sizlere teşekkür ediyorum” dedi.