Son Dönemde Özellikle Japonya’Da Uygulamaya Başlanan “Sigara İçmeyene Ve Sigarayı Bırakana Ekstra Ücretli İzin” Uygulamasını Değerlendiren Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Başkanı Doç. Dr. Mustafa Aydın, Uygulamanın Değerlendirmeye Değer Bir Yaklaşım Olduğunu Söyledi.
Son dönemde özellikle Japonya’da uygulamaya başlanan “sigara içmeyene ve sigarayı bırakana ekstra ücretli izin” uygulamasını değerlendiren Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Başkanı Doç. Dr. Mustafa Aydın, uygulamanın değerlendirmeye değer bir yaklaşım olduğunu söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1987 yılından beri idrak edilen 9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Türkiye Sigarayla Savaş Derneği(TSSD) Genel Başkanı Doç. Dr. Mustafa Aydın, son dönemde Japonya’da uygulanmaya başlanan “sigara içmeyen ve sigarayı bırakan çalışanlara 6 ilâ 7 gün ekstra ücretli izin” uygulamasını değerlendirdi.
“Biz de uygulayabiliriz”
Uygulama için “Ciddiyetle değerlendirmeye değer bir yaklaşım” diyen Doç. Dr. Mustafa Aydın, “Sigara kullanan bir çalışan sık sık sigara içmek için dışarı çıkıyor. Bu durumda hem iş verimliliği düşüyor, hem de sigara içmeyen ve işine devam eden mesai arkadaşının hakkına girmiş oluyor. Sigara içmeyenin günahı ne ki işine devam ediyor? Dolayısıyla sigara kullanmayan, hatta sigarayı bırakan çalışanlar için belli bir süre fazladan ücretli izin uygulaması ciddiyetle ele alınıp değerlendirmeye değer bir yaklaşım olarak öne çıkıyor. Biz de kendi işyerlerimizde bu uygulamaya geçmeyi düşünüyoruz” diye konuştu.
“Tütün Kontrol Eylem Planı hassasiyetle uygulanmalı”
Sağlık Bakanlığı’nın 2018 yılının Haziran ayında açıkladığı “2018-2023 Tütün Kontrolü Strateji Belgesi ve Eylem Planı” hakkında da açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Aydın, “Planda sigara içmeyene fazladan ücretli izin uygulamasının yanında, TSSD olarak bizim de ortaya koyduğumuz kimi uygulamalar öngörülüyor. Örneğin, sigara kullanmayan vatandaşların kullanana göre daha düşük SGK primi ödemesi uygulamasını ilk defa TSSD olarak biz dile getirdik. Bilindiği gibi Türkiye sigaraya her yıl 25 milyar dolar harcıyor. Bunun 15 milyar dolarını nakit olarak sigaraya veriyoruz. Kalan 10 milyar dolarlık kısmı ise sigara kaynaklı hastalıkların tedavisinde kullanıyoruz. O zaman bu mali yükümlülüğü eşit olarak paylaştırmak hakkaniyete aykırı. Sigara kullananlar madem her yıl Türkiye’nin 15 milyar dolarını sigara kökenli hastalıklara heba etmesine sebep oluyorlar, o zaman bu masraftan daha fazla yük almaları gerekir” ifadelerini kullandı.
“Önlemler sürdürülebilir olmalı”
Son dönemlerde sigarayla mücadele kapsamında geliştirilen fahri sigara denetçiliği, özel araçlarda sigara içme yasağı, tek tip paket ve açık sınırlı alan gibi çalışmaları da değerlendiren Doç. Dr. Aydın, “Bu tip çalışmalar elbette önemli ve olumlu gelişmeler. Aynı zamanda Türkiye Sigarayla Savaş Derneği’nin sık sık dile getirdiği ve geliştirilmesinde bizzat katkı sağladığı adımlar bunlar. Söz gelimi derneğimizin kurulduğu ilk yıllarda uçaklarda sigara içmek serbestti ve tiryaki sayısı 30 milyona yakındı. Bugüne kadar verdiğimiz mücadelenin sonucunu bugün tiryaki sayısını 20 milyonlara indirerek aldık. Kapalı alanlarda sigara kullanma yasağı 1999 yılında derneğimizin çabalarıyla kondu. Ben aynı zamanda İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanıyım. Üniversitemizde açık sınırlı alan uygulaması yıllardır mevcut. Yerleşkemizde, sarı şerit ve zehirli gaz işaretleriyle belirlenmiş noktalar dışında diğer açık alanlarda sigara kullanmak yasak. Ancak tüm bu önlemlerin muhakkak sıkı bir şekilde denetlenmesi ve sürdürülebilir olması gerekiyor. Zira başta kapalı alanlarda sigara kullanma yasağı olmak üzere, bu tip tahditler sürekli deliniyor. Dolayısıyla fahri sigara denetçiliği gibi benzer uygulamalarla bu düzenlemeler sıkı bir şekilde denetlenmeli. Ancak fahri sigara denetçiliğinin de ceza kesme ve kolluk kuvvetleriyle koordineli çalışarak yasal işlem yapma gibi yetkilerinin olması lazım. Yoksa bugün de duyarlı vatandaşlarımız sigara yasağının delindiği yerlerde gerekli mercilere şikayetlerde bulunuyorlar. Bu yetkilere sahip olmayan bir fahri denetçilik, bu tip ihbarları resmi olarak yapan bireylerden öteye geçemez” ifadelerini kullandı.