Sıkıntılardan kurtulmak için tavsiye edilen tedbirlere uymalı, hem de bu sıkıntılardan kurtarması için Allahü teâlâya yalvarmalıyız.
Türkiye Gazetesi yazarı Salim Köklü, köşesinde, sıkıntılardan kurtulmak için neler yapılması gerektiğini anlattı. Köklü’nün yazısı şöyle:
"Allahü teâlâ hepimize hayırlı uzun ömürler versin. Bir insanın ömrü en fazla 100 sene civarında. 1000 sene yaşayanlar olmuş fakat hepsi de neticede dünyadan ayrılmış. Yani dünyaya gelen, vakti saati gelince dünyadan ayrılacaktır. Bu, inanan ve inanmayan herkesin kabul ettiği bir gerçek. Böyle olduğu ilmen de tecrübe ile de sabittir.
İnancı olmayan ölümü karanlık bir uçurum ve yok olmak olarak görüyor. Müslüman ise ölümden sonraki hayatın ya sonsuz cennet veya sonsuz cehennem olduğuna inanıyor. Yani sonsuz cennete kavuşmak veya sonsuz cehenneme düşmek, bu dünyadaki yaşayışımıza bağlı. İnsan burada kalıcı olarak değil gidici olarak bulunmaktadır. Bunun böyle olduğunu günlük iş, güç ve yoğun meşguliyetten, gafletten dolayı unutuyoruz.
Bu salgın hastalıklar, zelzeleler, umumi afetler olmasa sanki ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. Ancak umumi afet ve hastalık gibi hadiseler sebebiyle biraz kendimize gelir gibi oluyoruz. Bu sıkıntılar geçince de sanki böyle bir şey başımızdan geçmemiş gibi eski gaflet hâlimize dönüyoruz. Aslında bunları, kendimize gelmemiz, daha çok hazırlıklı olmamız için bir ihtar ve alarm olarak görmeliyiz. Sanıyoruz ki bu ihtarlar başkasına. Ölüm denen gerçek sanki bize değil, başkalarına. Fakat iş, hiç de öyle sandığımız gibi değil. Vakti saati gelen gidiyor.
Akşam görüştüğümüz sapasağlam biri, sabahleyin bir de bakıyorsunuz vefat etmiş... O hâlde şu göz açıp kapayıncaya kadar ve bir nefeslik gibi hayal olan dünya hayatını çok iyi değerlendirmeliyiz. Ahireti kazanmaya vesile yapmalıyız... Yemek içmek, eğlenmek, oyun ve eğlence için değil Allahü teâlâya kulluk etmek için yaratıldığımızı, imtihan dünyasında olduğumuzu unutmamalıyız.
İnsanın ahirete hazırlanması, dünyadan elini eteğini çekip hiçbir iş yapmaması demek değil. İnsan hiç ölmeyecekmiş gibi dünyası için, yarın ölecekmiş gibi ahireti için çalışmalı. İnsan hem dünya nimetlerinden faydalanmalı hem de Allahü teâlâya ve kullarına karşı vazife ve sorumluluğunu yerine getirerek yaşamalı.
Hülasa, başımıza gelen sıkıntılardan kurtulmak için hem sebeplere yapışmalı, tavsiye edilen tedbirlere uymalıyız, hem de bu sıkıntılardan kurtarması için Allahü teâlâya yalvarmalı, hata ve kusurlarımızdan dolayı tövbe ve istiğfar etmeli, kulluk vazifelerimize daha çok dikkat etmeli, Allahü tealanın kullarını sevindirmeli, herkesten dua almalıyız. Böyle yaparsak Allahü teâlâ sıkıntılarımızı giderir, Onun af ve merhametine kavuşuruz inşallah".