Avrupa Parlamentosu Genel Kurul toplantısı sırasında kürsüde konuşurken Türk bayrağını yırtan ırkçı Altın Şafak partisinin vekil bozuntusu Yunan milletvekili Yannis Lagos’a Sultangazi Belediye Meclis Üyesi Murat Atbakıcı’dan tarih dersi.
Sultangazi Belediyesi Şubat ayı 1.oturumunda gündem dışı söz alan Belediye Meclis Üyesi Murat Atbakıcı, “Bayrak yırtmak acizliktir, esas olan bayrak dikmektir” dedi.
Murat Atbakıcı’nın gündem dışı konuşması;
Söz konusu Albayrağ’ımız olunca şahadete koşmaya hazır bir milletin ferdi olarak, üniformasını üstünde değil ruhunda taşıyan aziz milletimizin bir evladı olarak şanlı bayrağımızın temsil ettiği şerefi anlaması mümkün olmayan ırkçı hadsiz faşist yunan vekil bozuntusuyla alakalı bir kaç kelam etmek isterim.
Bayrak yırtmak acizliktir esas olan bayrak dikmektir. Irkçı faşist vekil bozuntusu dedelerinden iyi dinlememiş vatan ve bayrak sevgisini...
Bayrağımıza musallat olmaya kalkanların ödeyeceği bedel tarihi sicilimizde mevcuttur. Bu geçmişle anlıyoruz ki rehavete kapılacak bir millet değiliz. Bu yüz yıllarca savaş yapmış cesur bir ecdadın torunları olmaktan ileri gelir. Bayrağımız rengini şehitlerimizin kanından alırken al bayrağımızın gölgesi dosta güven, mazlum ve mağdur coğrafyalara umut verir. Zalimlere hadsizlere ırkçılara yavuz olacağımızın mesajını tam anlamıyla geçmişte olduğu gibi bugünde veriyoruz. Ebet müddet bu sürecektir. Biz rehavete kapılacak bir millet değiliz. Maalesef o ki her daim düşmemizi bekleyen düşman yanı başımızda...
Her ne zaman ki rehavete düşersek gücümüzü hatırlamak için aklımıza Osman gazi gelsin. Devletin kurucusunun başına yunan generalin gelip "ey Osman kalkta şimdi kavmini kurtar sözü hatırınıza gelsin" ne rehavete düşmesi ne yorulması deyin ve yeniden başlayın.
Tam rehavete kapıldığımızı düşündüğümüz bir anda aklımıza Fransız generalin Kudüs fatihi, şarkın sevgili sultanı Selahaddin Eyyubi’nin kavminin başına gidip te "ey Selahaddin haçlı seferleri şimdi bitti" sözü gelsin ve yeni bayraklar asmaya başlayın. Tam rehavete kapılacağımızı düşündüğümüz bir anda aklımıza Bosna gelsin. Irzına geçilen kadınlar gelsin ve onların komutanı aliya'nın "Tayyip bey Bosna size emanet" sözü gelsin. Ya bir daha yaşanırsa diye düşünün ve yeniden başlayın. Tam rehavete kapıldığımızı düşündüğümüz bir anda aklımıza ırak gelsin, Suriye gelsin. Ne yorulması deyin esas tarih ve medeniyet bana şimdi görev veriyor deyin ve yeniden başlayın. Ya da uluslararası bir fotoğraf çekiminde devlet başkanlarının içinde al bayrağımızı yerden kaldıran o Recep Tayyip Erdoğan gelsin ve yeniden başlayın. Sonra bir ilkokul çocuğunun okula giderken bir dükkânın önünde asılı al bayrağımızı öpüp anlına koyduğu o kamera görüntüleri aklınıza gelsin. Ya da okula geç kalan bir ilkokul çocuğunun pazartesi günü tek başına kimse söylemeden istiklal marşını kendine okuduğu o görüntüler aklınıza gelsin. Bizim için bayrak kutsallığı çocuk yaşlarımızda başlar, çünkü bizde çocuklar Çanakkale şehitlerinin "değmesin mabedimin üstüne namahrem eli" dizeleri ile büyür, yakın geçmişte de o kahraman çocukları 15 Temmuz da gördük.
Çok şükür ki bu topraklar da doğduk bu şanlı bayrağa bu şanlı ecdada ve bu milleti dimdik omuzlayan ve mağdur ve mazlum coğrafyalara umut olmaya devam eden Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lidere sahibiz yine çok şükür ki İzmir alındıktan sonra yunan bayrağını çiğnemeyen cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten devlet terbiyesi almış bir milletiz. Al sancağımızın asiliğini ve gücünü göstermeye ebet müddet devam edeceğiz.