Türkiye’nin Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, bizim için en önemli sermeyenin beşeri sermaye olduğunu belirterek, “Hepimizin malumudur, Bill Gates arkadaşı Paul Allen ile Microsoft’u kurduklarında birer genç üniversite öğrencisiydiler, Facebook’un kurucusu Mark Zuckeberg ve Amazon’un kurucusu Jeff Bezos da öyle. Hala direnenler olsa da, Türkiye artık geçmişte ideolojik çatışmalar nedeniyle kaybettiği nesillerin şokunu atlattı. Türkiye bugün dünyanın en genç kalifiye işgücü ile geleceğin teknoloji dünyasına yön verme noktasında.” dedi.
Türkiye’nin Prag Büyükelçisi, eski Avrupa Birliği ve Devlet Bakanı Egemen Bağış, Dünya Haberleşme Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Prag Büyükelçisi Bağış, mesajında “Bugün Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplama Günü yani kısa adıyla Dünya Haberleşme Günü. Türkiye’nin teknoloji devrimine katkıda bulunan herkese şükran borçluyuz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri Telekonferans yöntemi ile görüşmekte zorlanırken Dışişleri Bakanımız dünyanın dört bir yanındaki büyükelçi ve başkonsoloslarımızla, İçişleri Bakanımız, vali ve kaymakamlarımızla düzenli görüntülü toplantılar yapıyor, Bakanlar Kurulumuz tarihi kararları video konferans yöntemiyle gerçekleşen toplantılarla alıyor. “ dedi. Bağış, ilk bilgisayarın kullanıldığı 1949’dan bu yana geçen 70 küsur yıllık sürede teknolojik gelişimin tam bir mutasyon geçirdiğinin altını çizerek, “O tarihten 20 sene sonra, 1969 yılı daima insanoğlunun aya ayak bastığı tarih olarak hatırlansa da aslında bir başka çok büyük gelişmenin de ayak izini taşır. 1969 günümüzde insanoğlunun eli, kolu hatta ikinci bir derisi haline gelen internetin doğuş yılıdır. Tarihsel perspektif ile baktığımız zaman bütün sektörlerdeki gelişim bir noktadan sonra doyuma ulaşsa da teknolojik gelişmeler artan hızla devam ediyor. Günümüzde ise telefonların giderek akıllanmasıyla teknoloji bizi her gün biraz daha ilgilendiriyor. İnsanlar havasız, susuz idare ediyor ama iletişimsiz ve bağlantısız kalamıyor. Artık dünyayı yönetenler geçmişteki gibi kapalı kapılar ardında, soğuk aşılmaz duvarlar arkasında değil, bir mesaj uzaklığında. Yaşamın her anında ‘daha hızlı, daha çabuk, daha akıllı’ sistemlerin gelişmesi talebi üzerine altyapı yatırımları her gün daha fazla önem arz ediyor. Türkiye bugüne kadar nasıl ki doğu ve batının, kültür ve kardeşliğin köprüsü olduysa bundan sonra da dünyanın teknoloji köprüsü rolünü üstlenecektir. Kıtalar arasına Türkiye üzerinden yeni dijital iletişim köprüleri kurulacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye bir teknoloji madenidir”
Büyükelçi Bağış, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Herhangi bir haritaya bakıp doğudan batıya giden can damarı hükmündeki koridorları inceleyin, anında şu gerçekle kaşı karşıya kalırız: Türkiye’nin teknolojinin geleceğine entegre edilmesini engellemek, küresel iletişimin fişini şimdiden çekmek demektir. Geçtiğimiz aylarda tamamlanarak, Pekin’den yola çıkıp ülkemizi ve milletimizi temsil etmekten onur duyduğum Prag’a kadar gelebilen yeni İpekyolu tren hattının şüphesiz en stratejik bölümü kıtaları birleştiren Marmaray geçididir. Türkiye bir enerji koridoru, bir diplomasi platformu ve bir ekonomi motoru olduğu kadar aynı zamanda bir teknoloji madenidir. AB gibi dünyanın teknoloji ve bilimde en ileri seviyedeki ülkelerin oluşturduğu bir Birliğin Türkiye gibi bir gelişim madeninden faydalanmaması açıkçası mantığa aykırı bir durumdur. Bugün Türkiye’nin Twitter, Instagram, Facebook, Linkledin kullanım oranları bu sosyal medya platformlarının anavatanı sayılan birçok ülkeden daha yüksek. Türkiye ve teknoloji artık ayrılmaz birer ikili. O yüzden de teknolojiyi üretmek, geliştirmek ve pazarlamak için en ideal ülkelerden biri ülkemiz. Bilişim tarihi için belli kırılma noktaları var. Özellikle bilgisayar teknolojisi için Windows 95’teki browser bir devrimdi, ücretsiz e-mail hizmeti ayrı bir devrimdi, Yandex ve Google gibi devlerin devşirilmesini sağlayan arama motoru bambaşka bir devrimdi.”
"Yapay zeka temelli girişimler her geçen gün klasik sistemlere kıyasla daha etkin hale geliyor"
“Şimdi ise yeni bir devrimin eşiğinde duruyoruz. Yapay zeka temelli girişimler her geçen gün klasik sistemlere kıyasla daha etkin hale geliyor.” değerlendirmesinde bulunan Bağış, “Bu konuda geri kalmamak adına ülkemizde gençlerimizin yazılım sektörüne yönlendirilmelerini çok anlamlı ve stratejik bir adımdır. Müthiş yeteneği ve doğanın tevafukuyla fizik alanında çığır açan bilim adamı Isaac Newton şöyle der; ‘Eğer daha ileriyi gördüysem, devlerin omuzlarında durduğum içindir.’ Geçmiş teknolojiler nasıl ki tarihsel birikimle meydana gelmişse, gençlerimiz de Türkiye gibi bir maddi ve manevi devin omuzlarında durarak milletimizin teknolojik geleceğe ulaşmasını sağlayacak. Bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanımız ilk günden itibaren Türkiye’nin AR-GE tabanlı yatırımlara öncelik vermesi için hepimize öncülük ediyor. AR-GE Türkiye’nin aslında büyük insan ve beyin gücü potansiyelinin katma değere dönüşmesidir. AR-GE sayesinde nitelikli ihracat, yüksek katma değer ve gelişmiş bir ülke olma yolunda ilerliyoruz. Türkiye bu nedenle; yerli uçağından arabasına kadar birçok projenin ön fizibilite çalışmalarını yapıyor. Bu nedenle kendi helikopterlerini, uydularını, tanklarını, İHA’larını inşa ediyor. Ünlü bilim adamı Einstein’ın dediği gibi ‘Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.’ Türkiye hayal etti ve bugün o hayallerini bir bir gerçekleştiriyor. “ dedi.
“Bizim için en önemli sermaye beşeri sermayedir”
Bağış, “Bizim için en önemli sermaye beşeri sermayedir.” İfadesini kullanarak, “Hepimizin malumudur, Bill Gates arkadaşı Paul Allen ile Microsoft’u kurduklarında birer genç üniversite öğrencisiydiler, Facebook’un kurucusu Mark Zuckeberg ve Amazon’un kurucusu Jeff Bezos da öyle. Hala direnenler olsa da, Türkiye artık geçmişte ideolojik çatışmalar nedeniyle kaybettiği nesillerin şokunu atlattı. Türkiye bugün dünyanın en genç kalifiye işgücü ile geleceğin teknoloji dünyasına yön verme noktasında. Geçmişte bilim adına kalem oynatılmayan Türkiye’de üniversite eğitimi adına büyük hamlelerin gerçekleştirildiği bir dönem yaşadık. 2003 yılında Türkiye’de sadece 70 üniversite varken bugün 200’e yakın üniversitemiz var. Eskiden okullarda öğrencilerimize kitap dahi verilemezken Türkiye bir adım öteye giderek tablet bilgisayar dağıtmaya başladı. Geçmişte AR-GE’nin A’sının bihaber Türkiye bugün üniversiteleriyle ve organize sanayileriyle eşzamanlı çalışan ‘Teknokentler’ kuruyor.” diye konuştu.
“Geçmişin OHAL üreten üniversitelerinin yerine bugün İHA ve SİHA üreten okullarımız var”
Geçmişte molotof atan, polisle çatışan üniversitelerin görüntülerinin ekranlara geldiğini hatırlatan Bağış, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz Eylül ayında ülkemize resmî bir ziyaret gerçekleştiren Çekya Başbakanı Sayın Babiş’i Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank ile ITU tekno parka götürdüğümüzde gençlerin kararlılığı göğsümüzü kabartmıştı. Geçmişin OHAL üreten üniversitelerinin yerine bugün İHA ve SİHA üreten okullarımız var. O ziyaret ettiğimiz Teknopark’ta başarıyla gerçekleştirilen Türk ve Çek işbirliğini her alan ve sektöre yaymak için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Necip Fazıl’ın ‘Elalem okur, atomu böler. Bizimkiler okur, milleti böler’ deyiminin karşılık bulmadığı bir dünyanın oluşması için Türkiye’miz öncülük ediyor. Artık bölünecek tek şey var ise o da Einstein’a göre parçalanması atomdan da zor olan önyargılardır. Dünya’nın neresinde olursak olalım ülkemiz, milletimiz ve kültürümüze karşı olan önyargıları kırmak için hep birlikte mücadele etmeliyiz.”