Gazeteci Cemal Kaşıkçı’Nın Evlilik Belgesi Almak İçin Gittiği Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’Nda Öldürülmesine İlişkin 20 Sanık Hakkında Açılan Davanın İlk Duruşması Görüldü. Duruşmada ‘Müşteki’ Sıfatıyla İfade Veren Kaşıkçı’Nın Nişanlısı Hatice Cengiz, “Çok Büyük Bir İhanet Ve Kandırmacayla Çağırıldı. Orada Uçan Kuştan Bile Şikayetçiyim” Dedi.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın evlilik belgesi almak için gittiği Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesine ilişkin 20 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü. Duruşmada ‘müşteki’ sıfatıyla ifade veren Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, “Çok büyük bir ihanet ve kandırmacayla çağırıldı. Orada uçan kuştan bile şikayetçiyim” dedi.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018’de evlilik belgesi almak üzere gittiği Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda boğularak öldürülmüş ve cesedi parçalanarak yok edilmişti. Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin haklarında yakalama kararı bulunun firari 20 sanığın yargılanmasına başlandı. 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 10.15’te başlayan duruşmaya haklarında yakalama kararı bulunan firari 20 sanık katılmazken, Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz ile avukatı hazır bulundu. Pandemi nedeniyle sınırlı sayıda izleyici ve basın mensubunun alındığı duruşmada sanıkları, yasa gereğince İstanbul Barosu’ndan atanan avukatlar temsil etti. Duruşmada, yabancı BM Özel Raportörü Agnes Callamard ile yabancı temsilciler de izleyici olarak yer aldı.
Duruşmada iddianamenin okunmasının ardından Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz ‘müşteki’ sıfatıyla ifade verdi. Maskesini çıkararak ifade vermek isteyen Cengiz’e mahkeme başkanı, ‘en çok konuşan benim, çıkarmıyorum’ şeklinde cevap verdi. Daha sonrasında 38 yaşında olduğunu ve Bursa’da doğduğunu belirterek sözlerine başlayan Cengiz, 6 Mayıs 2018’de Cemal Kaşıkçı ile bir konferansta tanıştığını ve Kaşıkçı’yı yakından takip ettiğini belirtti.
Kaşıkçı’nın Katar Gazetesi’nde yazmasını uygun bulmadığını söyledi
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’ya Katar Gazetesi’nde yazmak istediğini ancak Kaşıkçı’nın uygun bulmadığını belirten Cengiz, Kaşıkçı’nın kendisini Türkiye’ye gelince kaldığı otelin lobisine davet ettiğini, orada görüştüklerini, sonrasında ise bir arkadaşı ve Cemal Kaşıkçı ile birlikte kahve içmeye gittiklerini kaydetti. Kaşıkçı ile birbirinden etkilendiklerini belirten Cengiz, Kaşıkçı’yı gazeteci, düşünür olarak gördüğünü fakat ilgisini fark edince aralarında erkek ile kadın arasında gelişen diyalogların olduğunu ifade etti.
“Hem fiziksel hem ruhsal anlamda evli gibi hissettim”
Süreç içerisinde Cemal Kaşıkçı’nın kendisi ile evlenmek istediğini söylediğini belirten Cengiz, ailesi hayır dese bile sorunları aşabileceklerini düşündüğünü, durumu ailesine ilettiğini, babasının ise Kaşıkçı ile görüşmek istediğini belirtti. Cengiz ifadesinde, Kaşıkçı ile babasının iki kez görüştüklerini, Kaşıkçı ile birlikte ev aldıklarını ve Kaşıkçı ile hem fiziksel hem de ruhsal anlamda evli gibi hissettiğini anlattı. Cemal Kaşıkçı’nın oğlu Abdullah Kaşıkçı’nın kendisi ile tanışmak için Birleşik Arap Emirlikleri’nden geldiğini belirten Cengiz, Kaşıkçı’nın oğlunu, kendisini diğer aile fertlerine anlatması için çağırdığını düşündüğünü kaydetti.
Mahkeme başkanının resmi evlilik teklifinin kimden geldiğine ilişkin sorduğu soruyu cevaplayan Cengiz, Kaşıkçı’nın Amerika’dayken kendisine resmi nikahı nasıl yaparız dediğini söyledi. Kaşıkçı ile birlikte Fatih Evlendirme Dairesi’ne gittiklerini belirten Cengiz, orada Kaşıkçı’nın evlilik için belge alması gerektiğini söylediğini, Kaşıkçı’nın ise belge olmadan evlenemeyeceklerini öğrenmesinin ardından yapılacak bir şey olmayınca belge almaya gidip deneyelim dediğini anlattı.
Mahkeme başkanının Yasin Aktay’dan ifadesinde bahsettiğini hatırlatması üzerine konuşan Cengiz, Kaşıkçı’nın bir gün hastalanarak hastaneye kaldırıldığını, kendisinin böyle durumlarda haber verebileceği bir yakını olup olmadığını sorduğunu, Kaşıkçı’nın da Yasin Aktay’ın ismini verdiğini söyledi.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı ile 28 Eylül 2018’de konsolosluğa gittiklerini belirten Cengiz, içeri girişte güvenliğin telefonları istediğinde Kaşıkçı’nın telefonlarını kendisine uzattığı söyledi. Mahkeme başkanının Suudi yetkililerin Cemal Kaşıkçı’yı tanıyıp tanımadıklarını sorduğu Cengiz, Türk polisi sonrasını görmediğini, çıktıktan sonra Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na yeniden gitmelerini gerektiğini söylediğini anlattı.
“Cemal akıllı zeki bir insan”
Kaşıkçı’nın evrakların İçişleri Bakanlığı’ndan geleceği için uzun süreceğini söylediğini belirten Cengiz, “İçeride onu iyi karşılamışlar, çok ilgilenmişler. Bana çok olumlu anlatınca ‘Cemal emin misin bu insanların sana çok sıcak davrandığına? Cemal akıllı zeki bir insan, uzun süre prenslere danışmanlık yapmış bir insan, daha iyi bilir diye düşündüm. ‘Ben Londra’dan gelince gider evrakları alırız’ dedi ve ülkeden ayrıldı. İlk girişinde girerken endişesini bildiğim için yanında olmak istedim. Konsolosluk, ‘geldiğinde bize telefon ile haber ver’ dediler. Cemal telefon etti, konsolosluğa geleceğini söyledi. Sonra konsolosluk haber vereceğini söyledi” diye konuştu.
“Ona zarar vermeyeceklerini düşündüm”
Cemal Kaşıkçı’nın o gün üzüntülü olduğunu belirten Cengiz, “Cemal o gün genel olarak üzüntülüydü ama endişe içerisinde değildi. ‘bir arkadaşla gidebilirim’ dedi. Ama ‘belli ki gidecek benim ona eşlik etmem gerek’ dedim. Sonra içeri girince orada beklemeye başladım. 3-3,5 saat bekledim. Aklımda zerre kadar Cemal’e böyle bir şey yapacaklarını düşünmedim. Onun iyi niyeti olmamasını sigorta olarak düşündüm. Ona zarar vermeyeceklerini düşündüm. Konsolosluğun resmi olarak kapandığını öğrenince çok ciddi endişe yaşamaya başladım. Kapıda bekleyen Türk polisine gittim. ‘Cemal içerden çıkmadı’ dedim. Polis şaşırdı. Yüz ifadesinden haberi olmadığını anlayınca konsolosluğu aradım. Arayanın kim olduğu sorulunca nişanlısı olduğumu söyledim. Telefonda konuştuğum kişi Cemal’in çıktığını söyledi ve bulunduğum yerde kalmamı istedi. 25-30 yaşlarında birisi geldi demir parmaklıkların yanına. Endişe verici korku dolu bir yüz ifadesi vardı. ‘odaları kontrol ettim, hiç kimse yok’ dedi ama yüzüme bakmadı” ifadelerini kullandı.
“O an hayatımda hiç yaşamadığım bir korku yaşadım”
Sözlerinin devamında Kaşıkçı, “O an hayatımda hiç yaşamadığım bir korku yaşadım. Sadece korku değil dehşet yaşadım. Yasin Aktay’ı aradım. ‘Hocam beni hatırladınız mı?’ dedim. Anlattım. Sonra ‘anladım’ deyip ‘kapat’ dedi. Mahkeme başkanının, ‘Cemal Kaşıkçı bir şey olursa Yasin Aktay’ı ara dedi mi?’ sorusunu cevaplayan Cengiz, “Hayır böyle bir şey demedi. Anlattığım gibi oldu. Cemal eve gelir diye düşündüm. Eşyaları savcılara teslim ettim. Cemal’in öldürüldüğünü herkes gibi gazetelerden öğrendim. Haberlerden, resmi mesajlardan. Twitter’dan yayınladılar, mesaj Cemal Kaşıkçı öldürüldü yazdılar” dedi.
“Tek kişi kaldım”
Mahkeme başkanının, ‘Suudi yetkililer sizinle görüştü mü?’ sorusunu cevaplayan Cengiz, “Hayır. Çok büyük bir ihanet ve kandırmacayla çağırıldı. O konsolosluktaki tüm insanlardan şikayetçiyim. Orada uçan kuştan bile şikayetçiyim. Şoföründen, çaycısından, bilenden bilmeyenden. Tek kişi kaldım ben” şeklinde konuştu.
“Kral Abdullah tarafından yönetilen ülkede saygıyla karşılanıyordu”
Duruşmada tanık olarak dinlenen AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, Kaşıkçı ile yıllara dayalı dostluklarının olduğunu, öldürülmeden önce sohbet ettiklerini belirterek, “O sohbetimiz esnasında onun Suudi Arabistan içerisindeki konumunu bilen birisiydim. Türkiye ile Suudi Arabistan’ın arasının iyi olmasını isteyen biriydi. Kral Abdullah tarafından yönetilen ülkede saygıyla karşılanıyordu” diye konuştu.
“Türkiye’de kendini daha fazla güvende hissediyordu”
Aktay, Muhammed bin Selman’ın birinci veliaht olarak ilan edilmesinin ardından Kaşıkçı’nın kaygıya kapıldığını belirterek, “Cemal ülkedeki durumun çok karışmasından dolayı ülke dışına çıktı. Cemal Kaşıkçı, sonradan Amerika’ya gitmeye başladı orada Washington Post’ta yazmaya başladı. Burada Yemen konusunda Suudi Arabistan’a muhalif yazılar yazardı. Ağustos ayındaki buluşmamızda arayış içlerindeki Türkiye’de vatandaş olmanın şartlarını soruyordu. Muhaliflere yurt dışında Suudiler tarafından yapılan operasyonlar hakkında konuşuyorduk. O da bunu Türkiye yapamazlar dedi. Neden dedik Türkiye eski Türkiye değil ilişkileri bozamazlar dedi. Türkiye’de kendini daha fazla güvende hissediyordu. Cemal bey çocuklarıyla tehdit ediliyordu. Bu esnada Kaşıkçı eleştirilerine çok sertti bu tehditlerinden sonra yumuşamaya başladı. Çocuğu ölümle değil işiyle tehdit ediliyordu” dedi.
“Onun davasında her mecrada hakkını arıyorum”
Sözlerinin devamında Aktay, “Olay günü AK Parti Genel Merkezinde sayın Cumhurbaşkanın bulunduğu katta ofisinde yazımı yazmaktaydım. Telefonum çaldı açtım. ‘Ben Hatice’ deyince tanıdım, telaşlı bir sesi vardı. ‘Cemal bey konsolosluğa girdi, 5 saattir çıkmadı’ dedi. Cemal’in başıma bir şey gelirse Yasin Aktay’ı ara dediğinde bende emanet olarak algıladım. Ben de ne yapabileceğimizi düşündüm. Orası özel bir mülktü. Suudi muhalif bir arkadaşımızı aradım, durumu anlattım. 5 saattir oradan çıkamadığı deyince ‘yapma ya oraya niye girmiş’ diye sitem etti. Ben öyle deyince işin ciddiyetini algıladım. Peki ne olmuş dedim her şey olabilir deyince ne yapmak lazımdı dedim. En üst makamı aramak lazım dedi. Büyükelçiyi aradım Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluğa girdiğini ve oradan çıkmadığını sordum. Adam hakikaten ilk kez duyar gibi cevap verdi. Bana ‘Cemal benim arkadaşım sorup döneyim’ dedi. Bana dönmedi mesaj attım, dönmedi. Cumhurbaşkanı özel kalemine de not ilettim. Ona sahip çıkamamış olmanın bir vicdani var üzerimde, o gün bugündür onun davasında her mecrada hakkını arıyorum” diye konuştu.
Duruşmada, konsoloslukta ve konutta çalışan 6 Türk personeli dinlendi. Tanıklardan 5’inin Kaşıkçı’yı hiç görmediğini söylediği duruşmada, sanık avukatları müvekkilleri ile görüşemedikleri için savunmalarını daha sonra yapacaklarını belirtti.
Duruşmada söz alan Cengiz’in avukatı ise konsoloslukta keşif yapılmasını istedi.
Keşif talebini reddeden mahkeme heyeti, katılma taleplerinin kabulüne karar verdi. Sanıkların yakalama kararının devamına karar veren mahkeme, İnterpol’e yazılan yazıya gelecek cevabın beklenmesine karar verdi. Turan Kışlakçı’nın da aralarında bulunduğu 3 tanık hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 24 Kasım’a erteledi.
Duruşmanın ardından Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz ile AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, adliyenin protokol girişinde basın açıklaması yaptı.
“Cemal adına hepinize teşekkür ediyorum”
Duruşma çıkışında açıklama yapan Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, “Burada, aramızdakilerin birçoğunun arkadaşı, birçoğunun tanıdığı, birçoğunun yakından dostu ve benim de yol arkadaşım rahmetli Cemal’in 2 Ekim 2018, biliyorsunuz Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülmesiyle alakalı ilk duruşma bugün burada gerçekleşti. Süreç hem manevi anlamda hem psikolojik anlamda yorucu. Davaya katılımcı talebimiz oldu, bu kabul edildi. Bundan sonraki süreçlerin takipçisi olacağımızı söyledik. Hepimizin omuzlarına sadece duygusal anlamda değil manevi anlamda da bir sorumluluk yüklendi, 2 Ekim 2018’de orada. Ben Cemal adına hepinize teşekkür ediyorum. Türk yargısına güveniyoruz. Adli süreç başladı, bu nedenle soruları maalesef yanıtlayamayacağız” ifadelerini kullandı.
“Türk yargısı için zor şartlar altında yürütülen bir mahkeme”
Cengiz’in ardından konuşan AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, “Ne yazık ki bu cinayetin sanıkları yok. Türk yargısı için zor şartlar altında yürütülen bir mahkeme. Çünkü 20 sanık hakkında tutuklama kararı verilmiştir ancak bu sanıkların hiçbiri mevcut değil. Sanıklarla ilgili güçlü cinayet şüphesi çok açık olduğu halde bu yakalama kararına rağmen Suudi Arabistan’da bulunduğu bilinen bu sanıklar Türkiye’ye halen teslim edilmedi. Cesedin nerede olduğuna dair de Türk makamlarına bir bilgi verilmiş değildir” diye konuştu.
Konuşmasının devamında Aktay, “Türk yargısı tarafından azmettirici olarak bilinen insanların orada yetkili makamlarda bulunduğu, mahkemeler üzerinde son derece etkili bilindiği için orada objektif bir yargının çıkması zaten mümkün değil. Bu mahkemenin Türkiye’de yürütülmesi hem Türkiye’nin egemenlik hakkı açısından en doğal şeydir, hem de adil bir kararın çıkabilmesi açısından bundan daha iyi bir ihtimalin olması söz konusu değil” dedi.
“Türk yargısına güvenerek gelip teslim olmalarını, teslim edilmelerini istiyoruz”
Ceset ve sanıkların olmadığı bir davanın görüldüğünü belirten Aktay, “Buna rağmen bu mahkemenin bu cinayeti işleyenlerin peşini bırakmamış olması, ülkemizdeki adalet kalitesi açısından gurur verici bir durumdur. Sanıklara Türk yargısına güvenerek gelip teslim olmalarını, teslim edilmelerini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Cemal Kaşıkçı ‘maktul’, nişanlısı Hatice Cengiz ise ‘müşteki’ sıfatıyla yer aldı. Maktul Kaşıkçı ile tespit edilen şüphelilerin cep telefonu görüşmelerine ilişkin HTS kayıtlarının incelendiğinin belirtildiği iddianamede, Kaşıkçı’nın konsolosluk binasına girişi, şüphelilerin Türkiye’ye gelişi, konsolosluk binası ve konutuna gidişleri ile ilgili kamera kayıtlarının incelendiği aktarıldı. İddianamede, soruşturma kapsamında Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu, başkonsolosluk konutu, araçları, maktulün evi, şüphelilerin konakladığı otel odaları ve şüphelilerden birinin telefon görüşmesi dikkate alınarak Yalova Samanlı köyündeki çiftlik evinde arama ile olay yeri inceleme işlemlerinin yapıldığı, maktulün bilgisayarının incelendiği ve 54 kişinin tanık olarak beyanının alındığı anlatıldı.
Talimat üzerine 15 kişilik ekip oluşturuldu
Şüpheli Mansur Osman Abu Hüseyin’in Suudi Arabistan’da Tuğgeneral ile istihbaratçı olarak çalıştığı ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ofisinde görevlendirildiğinin belirtildiği iddianamede, şüpheliler Suudi Arabistan İstihbarat eski Başkan Yardımcısı Ahmed Bin Muhammed El Asırı ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın eski danışmanı Suud Al Kahtani’den Kaşıkçı’yı Suudi Arabistan’a getirmesi, gelmek istememesi halinde ise öldürmesi yönünde talimat almasının ardından kendisinin de aralarında bulunduğu 15 kişilik bir ekip oluşturduğu ifade edildi.
Adli Tıp Uzmanı ekip içinde yer aldı
İddianamede, talimat alan şüpheli Hüseyin’in ‘lojistik’, ‘müzakere’ ve ‘istihbarat’ olmak üzere 3 grup oluşturduğu, maktul Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’a gitmek istememesi ve öldürülmesi ihtimaline karşı Adli Tıp Uzmanı olan şüpheli Salah Muhammed A. Tubaigy’i de ekibe dahil ettiği, ‘müzakere’ grubunun başına ise şüpheli Maher Abdulaziz M. Mutreb’i getirdiği kaydedildi.
Kaşıkçı ile görüşmek için başkonsolosun odası belirlendi
Şüpheli Hüseyin’in hazırlıkları tamamlamasının ardından Kaşıkçı ile görüşmek için Suudi Arabistan Başkonsolosu’nun çalışma odasını belirlediğinin anlatıldığı iddianamede, şüpheli Hüseyin’in diğer şüpheliler Muhammed Saad H. Alzahrani ve Naif Hasan S. Alarifi ile birlikte 1 Ekim 2018’de Başkonsolosluk konutuna gittikleri ve buradan ayrılarak kaldıkları otele döndükleri ifade edildi.
Kaşıkçı’nın boğularak öldürüldüğü anlatıldı
İddianamede, 2 Ekim 2018’de maktul Kaşıkçı’nın saat 13.08’de konsolosluğa girmesinin ardından şüpheliler Maher Abdulaziz M. Mutreb, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Faad Shabib A. Albalawi, Turki Musharraf M. Alshehri, Salah Muhammed A. Tubaigy, Saif Saad el Kahtani, Mustafa Muhammed M. Almadani ve Muhammed Saad H. Alzahrani tarafından boğularak öldürüldüğü aktarıldı.
Suudi Arabistan Krallığı’nın çelişkili açıklamalar yaptığı vurgulandı
Şüphelilerin 2 Ekim 2018 günü saat 22.00’de ‘Sky Prime Aviation’ adlı şirkete ait özel jet ile Türkiye’den ayrıldığının anlatıldığı iddianamede, şüpheli Hüseyin’in maktul Kaşıkçı’yı öldürmek için plan yaptığı belirtildi. İddianamede, Suudi Arabistan Krallığı yetkilileri ile Suudi Arabistan Krallığı Başsavcılığının maktul Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin gerçeği yansıtmayan ve çelişkili açıklamalarda bulunduğu kaydedildi.
Şüpheliler hakkında kırmızı bülten çıkarıldı
İddianamede, maktul Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı olan müşteki Hatice Cengiz ve tanık beyanları, olay yerinde yapılan incelemeler ve aramalar, olay yeri inceleme tutanakları, kamera görüntüleri, havaalanı giriş-çıkış kayıtları, HTS döküm ve inceleme raporları, kriminal uzman raporları, adli tıp raporları, bilirkişi raporları Suudi Arabistan Mahkemesinde yapılan yargılamaya ilişkin duruşma notları ve elde edilen tüm deliller doğrultusunda 20 şüpheli hakkında sulh ceza hakimliklerinden tutuklanmalarına yönelik yakalama emri alındığı belirtildi. İnterpol Daire Başkanlığı üzerinden tüm şüpheliler hakkında kırmızı bülten çıkarıldığının belirtildiği iddianamede, Suudi Arabistan Krallığı adli makamlarına iletilmek üzere iade talepnameleri düzenlenerek Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’ne ulaştırıldığı anlatıldı.
Şüphelilere ağırlaştırılmış müebbet hapis talebi
Maktul Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin diğer şüphelilere talimat verdiği iddia edilen şüphelilerden Ahmet bin Muhammed el-Asiri ile Suud el- Kahtani’nin ‘tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme’ suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapsinin istendiği iddianamede, diğer sanıklar Mansur Osman Abu Hüseyin, Maher Abdulaziz M. Mutreb, Salah Muhammed A. Tubaigy, Mustafa Muhammed M. Al-Madani, Saif Saad Q. el-Kahtani, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Turki Musharraf M. Alshehri, Fahad Shabib A. Albalawi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Muhammed Saad H. Alzahrani, Naif Hasan S. Alarifi, Abdulaziz Muhammed M. Alhawsawi, Halid Aedh G. Alotaibi, Meshal Saad M. Albostani, Muflih Shaya M. Almuslih, Ahmed Abdullah A. Almuzaini ve Saad Muid Alqarni’n ‘tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.