Başbakan Yardımcısı Şimşek, Grand Yazıcı Otel'de gerçekleştirilen ve 2 gün sürecek Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde konuştu. Zirvedeki açılış konuşmasında küresel terör tehdidine değinen Şimşek, 'Bu zirvenin başarılı olması için gerçekten çaba gerekiyor. Çünkü birçok alternatif var ama inanıyorum ki böyle bir dönemde dahi yani küresel terör tehdidine rağmen bu kadar insanın dünyadan Türkiye'den bir araya gelmiş olması bence önemli bir başarıdır. Bunun daha da ileriye taşınması için tabi ki elimizden gelen desteği veriyoruz. Vermeye de devam edeceğiz. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki eğer kısa vadeli sinyaller, olaylar, noktalar üzerine yoğunlaşırsak biz hikayeyi kaçırabiliriz. Aslında birçok şey oluyor. Belki de yüz yıl sonra en karmaşık jeopolitik bir resimle karşı karşıyayız. Küresel ekonomide belki de 80 yılın en zor, en karmaşık kriziyle ve kriz sonrası şoklarıyla karşı karşıyayız. Günü birlik değerlendirmelerle olaylara bakarsak en azından onlara odaklanırsak o noktaları birleştiremeyebiliriz. Büyük resmi göremeyebiliriz' ifadelerini kullandı.
Konuşmasında yapısal reformların önemini vurgulayan Şimşek, 'Ocak ayı dünya ekonomisi çok kötü başladı. Hakikaten resim olağanüstü kötüydü. En azından başlangıç itibariyle. G20 Zirvesi sonrasında bir iyileşme sürecine girdik. Zaman zaman soruluyor 'Acaba gizli bir anlaşma mı orada sağlandı?'. Aslında herkes resmin vahametini görüyor ama herkes de yapılması gerekenleri iyi biliyor. Esas üzerinde odaklanmamız gereken husus yapısal reformlardır, dedik. Çünkü yapısal reformlarla ancak dünya hem büyüme potansiyelini hem de büyüme performansını yukarı çekebilir' dedi.
Yapısal reform gündemiyle ilgili sunum gerçekleştirdiği sunumda Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında gelir dağılımını iyileştiren 2 ülkeden biri olduğunu belirten Şimşek, 'Türkiye başarılı bir dönem geçirdi, diyeceğim çünkü gerçekten temel alanlarda ilerleme sağlandı. Her şeyi çözmedik. Öyle bir iddiamız yok. Her şey mükemmeldir, her şey güllük gülistanlıktır; zaten öyle bir iddiamız olsaydı yapısal reformlarla karşınıza çıkmazdık. Sabah akşam yatıp kalkıp reform demezdik. Çünkü Türkiye'nin hala ciddi yapısal sıkıntıları var ve kolaycı çözümleri de yok. Türkiye, OECD ülkeleri arasında gelir dağılımını iyileştiren 2 ülkeden bir tanesi. Evet gelir dağılımı bozuk ama gelir dağılımını iyileştiren, son 15 yıl içerisinde, 2 ülkeden bir tanesi. Türkiye aslında bu dönemi iyi geçirdi. Gelişmekte olan ülkelerde Çin ve Hindistan'ı çıkarırsanız Türkiye, hakikaten performans olarak gelişmekte olan ülkelere göre daha iyi bir performans ortaya koydu' açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin para politikasının eleştirildiğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Şimşek, konuşmasında şunları kaydetti: 'Genel devlette bütçe dengesini sağladık. Geçen sene Türkiye, AB tanımıyla sıfır bütçe açığı vermiştir. Bütçede dengeyi sağlamıştır. Bu çok önemlidir. Bunun sayesinde de borç, bir endişe kaynağı olmaktan çıkmıştır. Ben hatırlıyorum bundan 15 yıl önce, Türkiye'ye ilişkin tereddütleri, endişeleri. Bu endişelerin kaynağı borç sürdürülebilirliğiydi. Para politikasını çok eleştirebilirsiniz, olabilir. Tartışmalar var. Ama şunu söyleyeyim. Türkiye, enflasyonu tek haneye düşürdü. Orada tutuyoruz. Bu şu an için bir başarı ama yetmez. Türkiye'nin düşük tek haneli enflasyona geçmesi lazım. Uzun uzun bunu konuşmak lazım'
Türkiye'nin eksiğinin 'tasarruf' olduğunu vurgulayan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bizim eksiğimiz, tasarruflarımız. Türkiye'de hakikaten tasarruflar düşük. Bu düşük tasarruflarla bizim Çin, Hindistan gibi büyümemiz biraz zor. Gerçekçi olalım. O nedenle tasarrufları artırmamız lazım. Aslında bugünkü faiz tartışmasının da temelinde bu var. Yani Türkiye'de tasarruflar yeterli olsaydı, sermaye piyasaları derin olsaydı; bu maliye politikasındaki performansla, bu reform gündemiyle Türkiye'nin risk primi bu küresel konjonktürde ve Türkiye'deki faiz oranları çok çok daha düşük olabilir. Çünkü hem küresel konjonktür hem maliye politikası hem reform gündemi bunu gerektiriyor. Sorunumuz ne? Çok az tasarrufumuz var. Sistemi derinleştirmemiz lazım. Tasarrufları artırmamız lazım. Bizim israf yapmamamız lazım. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız lazım. Şimdi bizim beklentimiz vatandaşlarımızdan da geleceğe bir miktar kaynak ayırmaları. Bir miktar tasarruf yapmalarıdır. Teşvik vermemiz lazım. Diyoruz ki 100 lira tasarruf edin, size 25 lira verelim; veriyoruz'
Belçika'nın başkenti Brüksel'de PKK tarafından açılan çadır üzerinden terörle mücadele vurgusu yapan Şimşek, 'Terör hakikaten küresel bir tehdit ve küresel bir sorun ve küresel iş birliği gerektiriyor. Bu çok açık ve nettir. Burada hangi kaynaktan gelirse gelsin hangi din kisvesi altında daha doğrusu onu kullanarak yapanlardan gelirse gelsin hangi etnik gruptan gelirse gelsin terör lanetlidir. Brüksel'de PKK çadırı açınca sorun yok ama IŞİD açınca sorun var. Yok arkadaş. PKK'nın IŞİD terör örgütünden hiçbir farkı yoktur. Ne zaman ki biz bu anlayışa gelirsek o zaman biz dünya olarak daha etkili bir mücadele yapabiliriz. Onun için kaynağı ne olursa olsun terörle mücadele çok önemlidir' diye konuştu.
Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlığına dikkat çeken Şimşek, reformların hayata geçirilmeye devam edeceğini belirterek 'Reform yapmamak, gelecek nesillere zulüm demektir. Gelecek nesillerden hırsızlık demektir. Reform yapmamak bu kadar ağır bir suçtur. Terörün de hedefi aslında Türkiye'de reform irademizi zayıflatmaktır. İşte biz, her şeye rağmen 90'lı yılların tuzağına düşmeyeceğiz. O eski mentaliteyle eski tarzla olaylara yaklaşmayacağız. En güçlü şekilde mücadele yaparken hukuk devleti içerisinde biz reform yapmaya, Türkiye'nin demokratik standartlarını, hak ve özgürlüklerini iyileştirmeye devam edeceğiz. Başka da sihirli bir çözüm yoktur. Tek çıkış yolu da budur' ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB)'ne üyelik sürecinin reformlar açısından önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, 'Avrupa Birliği demek, üyelik süreci demek yapısal dönüşüm demek. Yani AB aslında ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda reformların motorudur. Geçmişte değişimin, dönüşümün motoru olmuştur. Türkiye'de de değişimin, dönüşümün önemli motorlarından bir tanesidir. Onun için biz AB üyelik sürecini bu nedenle önemsiyoruz. Bizim sorunumuz daha doğrusu takıntımız sadece bir kulübe üyelik değildir. Bizim derdimiz AB'ye üyelik için gerekli olan bütün koşulları sağlamak sonra da vatandaşlarımız, Avrupalılar karar versinler. Zaten o zaman Türkiye, Avrupa'nın Norveç'i, İsviçre'si haline geldiyse AB bize zaten üyelik için yalvaracaktır diye düşünüyorum. Bugün bizim Avrupa'ya, Avrupa'nın da bize ihtiyacı var. Bizim Avrupa'ya ihtiyacımız var çünkü bizim reform için bir referansa ihtiyacımız var' açıklamasında bulundu.
Hükümetin gerçekleştirdiği reformlar arasında Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun terörle mücadele için uluslararası işbirliği açısından önemli olduğuna değinen Şimşek, 'Kaç gecedir geç saatlere kadar Kişisel Verilerin Korunması Reformu'nu çıkarttık. O kadar önemli ki Türkiye'ye yatırım çekmek için. Hatta terörle mücadele için. Nasıl oluyor? Siz kişisel verileri korumuyorsanız dünyanın bazı ülkeleri diyor ki 'Ben veriyi sizinle paylaşmam'. Terörle ilgili iş birliğinde ben mesafeliyim, diyor. Onu bahane ediyor. Şimdi bahaneleri kalmadı. Çok önemli bir reformdur ve dün gece itibariyle bu reform yapılmıştır' dedi.
AB'yle Türkiye arasında vize muafiyetinin hayata geçirilmesi için Siyasi Etik Yasası'nın çıkarılmasının gerektiğini belirten Şimşek, bu konuda muhalefet partilerine de çağrı yaparak şöyle konuştu: 'Siyasi etik çok tartışıyorsunuz. AB vize muafiyeti için önemli reformlardan biri Siyasi Etik Yasası'dır ve çıkartacağız biz bunu. İnşallah mayıs başından önce çıkartacağız. Buradan da muhalefetten işbirliği, destek istiyoruz. Bu reformlar hepimiz içindir. Hepimizin ihtiyacı var ve bu reformlar gelecek nesiller için. Biz bir sonraki seçimi değil, bir sonraki nesli düşünmek zorundayız'
Konuşmasının sonunda doğu ve güneydoğuda terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlara değinen Şimşek, şiddete asla geçit verilmeyeceğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: 'Terörün ilacı daha çok reform, daha çok hak ve özgürlük, daha çok demokrasidir. Ama hak ve özgürlük arayışında olmayan, şiddet yanlısı terör örgütleriyle onların anladığı dilden de konuşmak lazım. Türkiye de şu anda bunu yapıyor. Biz bu mücadelede Allah'ın izniyle, milletin desteğiyle başarılı olacağız. Halkımız yanımızdadır. Güneydoğuda görüyorsunuz. Görüntüler çok net ortada. Halk bizimledir çünkü halk bizim samimiyetimize inanıyor. Şiddete asla geçit vermememiz lazım. Hepimizin şiddetle arasına güçlü bir mesafe koymamız lazım'
Kaynak: DHA
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...