İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İbb) Ak Parti Grup Başkanvekili Ve Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, Meclis Toplantısında Yaptığı Konuşmada İbb Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Mazbatasını Aldığı Günden Bugüne Geçen 500 Günü Değerlendirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, meclis toplantısında yaptığı konuşmada İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını aldığı günden bugüne geçen 500 günü değerlendirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) meclis toplantısı bugün gerçekleşti. Toplantıda konuşan İBB AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını aldığı günden bugüne geçen 500 günü değerlendirdi. Göksu, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"İBB Başkanı, mazbatasını alalı yaklaşık 500 gün olmuş. Üzerinden yaklaşık 1,5 yıl geçmiş. Bu 1,5 yıl içerisinde İBB Başkanı’nın ve yönetiminin yapmış oldukları icraatlarından daha çok- çünkü bir belediye başkanının bu süre içerisinde fiziki projelerini ya da zamana ve imkana bağlı olan projelerini değerlendirmek çok mümkün olmayabilir- ama bu 1,5 yıl içerinde gerçekten imkan ve zamanı ilgilendirmeyen ama söz ve davranışlarını ilgilendiren değerlendirmelerde bulunduk. Bu değerlendirmeleri yaparken insaf ve adalet kavramı çerçevesinde vicdanımızla örtüşmeyen, adalet ve hakkaniyetle örtüşmeyen hiçbir değerlendirmede bulunmadan ve her bir değerlendirme İstanbul’a söz verilmiş sözler çerçevesinde ve İstanbulluların karşılaştığı durumları değerlendirdik. Artık saat sizin lehinize değil aleyhinize işliyor. Bundan önce tuzunuz kuruydu, bol keseden konuşuyordunuz. Bakınız bu 500 günde ortaya çıkan tabloyu ve tespitini ortaya koyuyorum. İstanbul’un şu anda yaşadığı belediyecilik açısından bir yönetim kuraklığı yaşanmaktadır. Bugün İstanbul’da yaşayan her bir İstanbullu şu soruyu soruyor; ’İstanbul acaba belediyecilik açısından yönetiliyor mu?’ Bunun cevabı şu; İstanbul şu anda yönetim kuraklığı yaşıyor. Bir kurumu yönetmek insan kaynaklarıyla oynayıp, binlerce insanın alın terini yok sayıp, binlerce insanı kapı dışarısına bırakıp, partizanca insanları kurumun içine sokmak değildir. Hele hele bir kurumu yönetmek yıllarca devam eden alışılagelmiş yatırımlarını durdurmak değildir. Bir kurumu yönetmek öz kaynakları, öz finans kaynakları değil, kurumun finans kaynağı olarak sadece borçlanmayı görmek değildir. Bir kurumu yönetmek hiç icraata dönüşmeyen ucu açık çalıştaylar yapmak değildir. Bir kurumu yönetmek polemik yapmak hiç değildir. İstanbul’la ilgili söyleyecekleri bir şey yok. Şu anda İBB’nin ortaya koyduğu performansla eğer sosyolojik olarak bir tespitte bulunacaksak, diyorum ki İstanbul’u tüketiyorsunuz. Şehri geri götürüyorsunuz. Bundan sonra her konuşmamda hangi konuda şehri geri götürdüğünüzü örnekleriyle anlatacağım."