Başakşehir Belediyesi’Nin Sosyal Medya Hesaplarından Vatandaşlara Buluşturduğu Programın Bu Haftaki Konuğu Hafız Osman Bostancı Oldu. Bostancı’Nın Kur’An-I Kerim Tilavetiyle Başlayan Programda 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü’Nden, Hafızlığa Kadar Birçok Konu Masaya Yatırıldı.
Başakşehir Belediyesi’nin sosyal medya hesaplarından vatandaşlara buluşturduğu programın bu haftaki konuğu Hafız Osman Bostancı oldu. Bostancı’nın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nden, hafızlığa kadar birçok konu masaya yatırıldı.
İşçi hakları meselesinin Müslümanların boş bıraktığı bir alan olduğunu dile getiren program sunucusu Erem Şentürk, “Hâlbuki Peygamberimiz (asm), ‘İşçinin hakkını alınlarının teri kurumadan veriniz.’ diyor” ifadelerini kullandı. Şentürk, şöyle devam etti: “İşçi haklarını en çok bizim savunmamız lazım. Vahşi kapitalistlerin, işçiye eziyet edecek patronların Müslümanlardan korkmaları lazım! Müslümanlar bu konuda çok hassastır diye düşünmeleri gerekirken bizler bu alanı boş bıraktığımız için oraları komünistler, ateistler doldurmuş. İşçi sınıfı, patronla sendikalar arasında sıkışıp kalmış durumda.”
“Kadın hakları konusunda boşluklar bıraktık”
Hafız Osman Bostancı ise benzer bir durumun kadın hakları konusunda da geçerli olduğunu belirterek, “Tıpkı işçi hakları gibi kadın hakları alanında boşluklar bıraktığımız için feministler orayı dolduruyor ve bu alanlar istismar ediliyor” diye konuştu. Bostancı, İslam’ın kadınlara çok değer verdiğine ve onları korumak için her türlü imkânı seferber ettiğine dikkati çekerek şunları kaydetti: “Kur’an-ı Kerim Nisa suresinde kadınların haklarıyla ilgili çok teferruatlı ayetler var. Yine Efendimizin (sav) ‘Ey Müminler! Kadınlar size Allah’ın emanetidir’ hadis-i şerifi var. Tüm bunları dikkate alarak yaşadığımızda aslında toplumsal hiçbir sorunumuz kalmaz.”
“Sevdiklerinizden infak etmedikçe hayra ulaşamazsınız”
İnfak etmek, paylaşmak ve yardımlaşmak konularına da değinen Bostancı, “Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyuruyor: ‘Ancak gözleriniz kör olduğunda beğeneceğiniz şeyleri infak etmeyin.’ Bu ne demek? Diyelim ki bir zengin, bir fakire infakta bulundu. Ancak bu eşya değerli mi, temiz mi, eski mi, yırtık, sökük mü? İşte bu nokta için de, ‘Siz, sevdiklerinizden infak etmedikçe hayra ulaşamazsınız.’ ayeti geliyor. Yani yediğimizden yedireceğiz, giydiğimizden giydireceğiz. Daha iyisi olabilir ama daha kötüsü olmamalı” değerlendirmesinde bulundu.
“Hafızlığa 5 yaşında başlanabilir”
Hafızlığın çok şevk ve aşk isteyen bir meslek olduğunu söyleyen Bostancı, hafız olmak isteyenlere şu önerilerde bulundu: “Her şeyden önce kişi bunu istemeli, daha sonra sabırlı olmalı. Bu öyle iki haftalık bir süreç değil. Aileler çocuklarını mümkün olan en erken yaşta hafızlığa yönlendirmeli. 5 yaşında başlanabilir. İmam Azam, İmam Şafi (ra) gibi âlimler 9 yaşına geldiklerinde hafızlıklarını bitirmişlerdi.”
“Keşke, ‘Bed-i Besmele’ uygulaması yine yaygınlaşsa”
Sunucu Erem Şentürk de, Osmanlı’daki Bed-i Besmele uygulamasının çok güzel olduğunu ve yeniden yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çizerek, “Osmanlı’da bir çocuk 4 yaş, 4 aylık, 4 günlük olduğunda Bed-i Besmele yapılıyor. Bed-i Besmele, bir çocuğun Kur’an-ı Kerim öğrenmeye başladığı gün yapılan kutlama demek. O gün, çocukların üzerine ‘maşallah’ yazısı konuluyor, güzel bir elif-ba heybesi hazırlanıyor ve herkes o çocuğa hediyeler veriyor. Bu çok güzel bir uygulamaydı. Keşke yine yaygınlaşsa” dedi.
Büyük ilgiyle takip edilen program, Hafız Osman Bostancı’nın iftar duasıyla sona erdi.