Halk Ozanı Aşık Mahzuni Şerif, Vefatının 18’İnci Yılında Maltepe Belediyesi’Nce Düzenlenen Programla Anıldı. Korona Virüs Pandemisi Nedeniyle Dijital Ortamda Gerçekleşen, Ailesinin De Katıldığı Yayında Ulu Ozan Saygı Ve Özlemle Anıldı.
Halk ozanı Aşık Mahzuni Şerif, vefatının 18’inci yılında Maltepe Belediyesi’nce düzenlenen programla anıldı. Korona virüs pandemisi nedeniyle dijital ortamda gerçekleşen, ailesinin de katıldığı yayında ulu ozan saygı ve özlemle anıldı. Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın ev sahipliği yaptığı yayın, Kılıç’ın YouTube kanalından canlı yayınlandı. Program, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Mahzuni Şerif’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e özlemini yazdığı “Sarı Saçlım Mavi Gözlüm” isimli eserinin yayınlanmasıyla başladı. Atatürk’ün yaşamını anlatan fotoğraf kareleri izleyiciler ile buluştu. Programın moderatörlüğünü üstlenen gazeteci-belgesel yapımcısı Nebil Özgentürk, Mahzuni Şerif’in, kalplerinde yaşamaya devam ettiğini ifade etti. Mahzuni Şerif’in hayatını anlatan belgesel hazırlayan Özgentürk, aradan 18 yıl geçmesine karşın çok sevdiği bir ozanı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını, Mahzuni Şerif’in erken kaybedilen bir değer olduğunu söyledi. Mahzuni Şerif belgesel çekimi ve röportajı için Ankara’ya gittiği anısını paylaşan Özgentürk, “Mahzuni Şerif’in bir cümlesini özellikle kaydetmişim. ‘Hayatımda ne çektiysem onun türküsünü yaptım. Bazen acı bir tepki olarak bana döndü. Bazen de büyük bir alkış olarak geri döndü.” Acılarla yoğrulmuş bir ozanımız. Ülke sevgisiyle, ozan geleneği içindeki en değerli, namuslu insanlardan biri olarak dönemin yanlış duruşuna tepkisini türküleriyle ifade etmiş” şeklinde konuştu.
13 bin şiir yazdı
Başkan Ali Kılıç, Mahzuni Şerif başta olmak üzere tüm halk ozanlarının anısı önünde saygıyla eğildiğini söyledi. Mahzuni Şerif’in son yüzyıllık dönem içinde en büyük değerlerden biri olduğuna dikkat çekerek “Mahzuni Şerif kısacık ömründe binlerce eser bıraktı. Yazdığı eserleriyle kendinden sonraki kuşaklara da tıpkı Pir Sultan Abdal gibi izler bırakarak ayrıldı. Bedenen Hakk’a yürüdü ama eserleriyle, fikirleriyle, hayat mücadelesi ve duruşuyla çok önemli bir ozan olarak insanlık tarihinde yer almaya devam edecek.” diye konuştu. Eşi Fatma Mahzuni, Mahzuni Şerif’in halk sevgisini yüreğinde taşıyan bir insan olduğunu, herkesin gönlünde bir Mahzuni Şerif sevgisi bulunduğunu söyledi. Mahzuni Şerif’i anlatabilmenin birkaç saate sığmasının mümkün olmadığını dile getiren Fatma Şerif “Onu merak edenler öğrenmeye çalışırken 12 yaşında bir çocuğa sorsan bilmez miyim Mahzuni Şerif’i der. Bu bana çok mutluluk veriyor. Dünyaya mal olan bir insanın eşi olmak insanı onurlandırmaz da ne yapar? Hayatı boyunca çok mütevazı yaşamış, gönül dostu, emekçi rehberi, önder, halkın derdini ince ince kalemine ve sazına döken, yiğit, tüm baskılara rağmen caymadan, işkencelere rağmen dediğim dedik bir halk ozanıdır. Onurlu yaşamı bize en büyük servettir. Yazdığı ve halka verdiği rehberlik bize en büyük servet. Var olmak için yaşadı. Varlıklı olmak için yaşamadı. Dünya malında gözü olmadı. Halk adamıydı” şeklinde konuştu.
Ali Mahzuni, Mahzuni Şerif’in evladı olmanın çok büyük bir sorumluluk ve ciddiyet isteyen bir yaşam getirdiğini ifade etti. Ali Mahzuni, babasının eserini sazı eşliğinde seslendirerek büyük ustayı andı. CHP Kahramanmaraş Milletvekili, PM Üyesi, Aşık Mahzuni Şerif’in hayatını anlatan Devr-i Mahzuni isimli kitabın yazarı Ali Öztunç, büyük ozanın eserlerinde Pir Sultan Abdal’ın, geçmişten gelen değerli ozanların izleri bulunduğunu aktardı.
Torunu Yiğit Mahzuni, dedesinin en büyük dileğinin bağımsız, özgür bir Türkiye görebilmek olduğunu paylaşarak “Dedem bu uğurda bir sürü bedel ödedi. Anı defterimde bir notu vardı. Benim gibi olmak istersen beni yeterince okuyup anlaman yeterlidir yazmıştı. Türkülerle halkına bakış açısını, verdiği öğütlerin önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Atatürk’le bir ortak yanı halkına doğruluğu, hakkaniyeti, bağımsızlığı ifade etmesiydi. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Haftası’nda olmamız sebebiyle Atatürk’ü ve dedemi saygıyla, minnetle anıyorum. “ diye sözlerini tamamladı. Torunu Mahzuni Şerif’i bağlamasıyla seslendirdiği eseriyle andı. Yazar Semih Çelenk, büyük Ozan’ın 13 bin şiiri bulunduğunu anımsatarak “En azından bu şiirlerin gün ışığına çıkartılması konusunda çok daha fazla şey yapılması gerektiğini düşünüyorum. Eğitim müfredatının bir parçası olabilir. Nasıl kıyıda kenarda kalıyor hayret ediyorum” şeklinde düşüncelerini ifade etti. Yazar İsmail Ateş, Mahzuni Şerif’in söylediği her türküyle insanların dillendiremedikleri kelimeleri dillendirdiğini söyledi.