Mimar Ahmet Köse, Gaziantep'te Bir Kadının İftirasına Uğradığını Ancak İstanbul Sözleşmesi'nde Yer Alan 'Kadının Beyanı Esastır' Nedeniyle Mağdur Olduğunu İddia Etti.
Mimar Ahmet Köse, Gaziantep’te bir kadının iftirasına uğradığını ancak İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan ’kadının beyanı esastır’ nedeniyle mağdur olduğunu iddia etti. Yaşadığı sıkıntılar nedeniyle kalp krizi geçirdiğini ve aldığı uzaklaştırma kararı nedeniyle memleketine gidemediğini anlatan Köse, "Kanunun kadınları korumasını istiyoruz ama bir düzenlemeden geçirilmesinde yarar var. Yoksa önüne gelen herkes şikayette bulunur" dedi.
İstanbul’da yaşayan mimar Ahmet Köse, ailevi bir durumu için geçtiğimiz Mart ayında memleketi Gaziantep’e gitti. Burada akrabası bir kadının iftirasına maruz kaldığını anlatan Köse hakkında mahkeme tarafından uzaklaştırma kararı verildi. Elinde her türlü bilgi ve belge olmasına rağmen İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan ’kadının beyanı esastır’ maddesi nedeniyle mağdur edildiğini anlatan Köse, duruma tepki gösterdi.
Başına gelenleri anlatan Köse, "2014 yılında ülkemizde yürürlüğe giren İstanbul sözleşmesi kanunu var. Bu maddelerden birisi de ’kadının beyanı esastır’ diyor. Kadına şiddeti önlemek için. Eğer toplumumuzda bir kadına şiddet uygulanıyorsa, o kişi bunu yaptıysa, en üst düzeyde cezalandırılsın. Çünkü kadınlar bizim en önemli değerlerimiz. Toplumumuz da bunu istismar eden kadınlarımız yok mu? Bunu kullanmak isteyen art niyetli kadınlar yok mu? Namus sadece kadına mı verilmiş bir kavram. Erkeğin namusu yok mu? Eğer bir kadın bunu kullanıyorsa art niyetle haberi olmadan şikayette bulunuyorsa, adamın da yapmadığını dair ispat ve delilleri var ise tamamen iftiraya yönelik yaptıysa acaba buna bakılması gerekmez mi. Yoksa yine kanun böyledir diye adamı cezalandırmak mı. Uzaklaştırma cezası verilmesi mi gerekiyor” dedi.
Kendisi gibi çok sayıda mağdurun olduğunu söyleyen Köse, “Bu mağdurlar kendilerini ifade edemiyor. Bu kanunun bazı maddelerinin bir vatandaşlar olarak yeniden düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu kanun aynı şekilde Avrupa’da da var. Ama uygulamada farklılık görüyoruz. Kişi iftira attıysa, maruz kalan kişi de bu iftiradır ispat edeceğim diyorsa ona o fırsat veriliyor. Benim belgelerim, delillerim var diyorsa o dikkate alınıyor. Bizde bu henüz olmadı. Bu kanunun kadınları korumasını istiyoruz ama bir düzenlemeden geçirilmesinde yarar olduğunu düşünüyorum. Yoksa önüne gelen herkes şikayette bulunur. Haklı ve haksız hepsi karambolde gidecek. Bunun düzeltilmesini bizi yöneten büyüklerimizden önemle arz ediyorum” şeklinde konuştu.