Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir, "Dünyaya insan hakları dersi verme iddiasındaki Avrupa Birliği’nin; dalgalı denizlerde çocukları taşıyan plastik botları patlatan, güçleri ancak masumlara yeten üniformalı haydutların sırtını sıvazlaması ise bir utanç vesikası olmuştur" dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Dolmabahçe’de Uluslararası İdlip Konferansı düzenlendi. Konferansa, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Suriye Ulusal Koalisyonu Başkan Yardımcısı Dima Moussa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülnur Aybet ve çok sayıda davetli katıldı.
Konferansı açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir, Suriye’de yaşanan süreci özetledi.
Türkiye’nin 3.5 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaptığını hatırlatan Özdemir, “Türkiye, ekonomik gücü kendisinden çok daha büyük olan ülkeleri geride bırakarak ‘dünyanın en cömert ülkesi’ unvanına sahip olmuştur. Bir yandan kendi topraklarımızda yaşayan sığınmacıların eğitim, sağlık ve barınma gibi ihtiyaçlarını karşılarken, diğer yandan Suriye sınırımızın güneyinde yüzlerce kamp kurarak hayatta kalmaya çalışan milyonlarca insanın umudu olduk” ifadelerini kullandı.
"Teröristleri Dabık’a gömdük; El Bab’ı hane hane teröristlerden temizledik"
Suriye’de yaşanan şiddet ve istikrarsızlığı terör örgütleri için de ideal bir ortam oluşturduğuna dikkat çeken Özdemir, “Bu ortamdan beslenen eli kanlı teröristler, kalleş namlularını vatandaşımıza doğrultmuştur. Son yıllarda gerek DEAŞ, gerek PKK ve onun Suriye uzantısı olan PYD/YPG terör örgütleriyle kıyasıya bir mücadele verdik. DEAŞ terör örgütüyle mücadele etmek amacıyla Suyriye’ye muharip güç gönderen ilk ülke, Türkiye olmuştur. 2016 yılında düzenlediğimiz Fırat Kalkanı Harekâtı ile DEAŞ terör örgütünü NATO’nun sınırlarından söküp attık; Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere dost ve müttefiklerimize rahat bir nefes aldırdık. Teröristleri, ‘son savaşa’ sahne olacağını söyledikleri Dabık’a gömdük; sözde devletlerinin en büyük merkezlerinden biri olan El Bab’ı hane hane teröristlerden temizledik. Fırat Kalkanı Harekâtı sırasında DEAŞ ile mücadelemize engel olmak isteyen PKK/PYD-YPG terör örgütünü, Zeytin Dalı Harekâtı çerçevesinde Afrin’den çıkararak, teröristlerin ülkemizi hedef almak için kullandığı bu bölgeyi terörden temizledik. Son olarak da Barış Pınarı Harekâtı ile vatandaşlarımıza yönelik saldırıların planlandığı, topraklarımıza tünellerle militan, silah ve patlayıcı sevkiyatının gerçekleştirildiği Tel Abyad-Resulayn hattını Bölücü Terör Örgütü’nden temizledik” şeklinde konuştu.
"Moskova’da mutabakat sağlanmasını ümit ederken, milyonlarca masum insanı, eli kanlı bir savaş suçlusunun insafına bırakmama kararlılığımızı sürdürüyoruz"
Türkiye’nin komşularının toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin muhafaza edilmesi için çalıştığını söyleyen Özdemir, “Bu yaklaşımımız, yaklaşık iki yıldır Rusya Federasyonu ve İran İslam Cumhuriyeti ile sürdürdüğümüz diplomatik temaslar neticesinde Suriye rejiminin saldırılarından korunan İdlib bölgesi için de geçerlidir. Bugün bir yandan Moskova’da yapılacak görüşmelerde bir mutabakat sağlanmasını ümit ederken, diğer yandan milyonlarca masum insanı, eli kanlı bir savaş suçlusunun insafına bırakmama kararlılığımızı sürdürüyoruz. Kimsenin bir karış toprağında gözümüz olmadığını yeniden teyit ederken, kahraman askerlerimizin saçının teline zarar vermeye kalkanları cezasız bırakmamaya ant içiyoruz. Bu vesileyle bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine sabr-ı cemil, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum” diye konuştu.
"AB’nin çocukları taşıyan plastik potları patlatan üniformalı haydutların sırtını sıvazlaması utanç vesikası olmuştur"
Yunanistan sınırından yaşanan mülteci krizine de değinen Özdemir, “Maalesef insana verdiğimiz önemin, bazı bölge ülkeleri tarafından paylaşılmadığına üzülerek şahit oluyoruz. Son günlerde Batı sınırımızda savaştan kaçarak Avrupa’ya gitmeye çalışan silahsız, savunmasız sığınmacıların Yunan askerleri tarafından katledilmesi, politikanın insandan kopmasının nasıl sonuçlar doğurabildiğinin açık bir örneğini teşkil etmiştir. Dünyaya insan hakları dersi verme iddiasındaki Avrupa Birliği’nin; dalgalı denizlerde çocukları taşıyan plastik botları patlatan, güçleri ancak masumlara yeten üniformalı haydutların sırtını sıvazlaması ise bir utanç vesikası olmuştur. Sözünün eri bir millet olarak, Avrupa Birliği ile 2016 yılında imzaladığımız mutabakatın gereklerini tam olarak yerine getirdiğimizi hatırlatmak isterim. Öte yandan Avrupalı dostlarımız, vize serbestisinden Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesine, yeni fasılların açılmasından maddi yardım ve gönüllü geri kabule kadar verdikleri hiçbir sözü tutmadığı ortadadır. Bu koşullarda ülkemizin düzensiz göç konusunda gerekli adımları atmamakla itham edilmesi, ancak Avrupa Birliği’nin ikircikli tavrını örtbas etme çabası olarak değerlendirilebilir” açıklamalarında bulundu.
Türkiye’nin Suriye’de yaşanan insani krizi sona erdirmek için kapsamlı bir plan ortaya koyan tek ülke olduğunu vurgulayan Özdemir, “Sayın Cumhurbaşkanımızın, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kürsüsünden tüm dünyayla paylaştıkları güvenli bölge planı, bölgemizi yeniden huzura kavuşturacak bir barış projesidir. Uluslararası toplum, daha fazla vakit kaybetmeden, bölgemizde barış ve istikrarı yeniden hâkim kılacak bu projeye destek vermelidir” dedi.