Murat Yasa-Görgün Özdemir-Altuğ Akbaş
‘Kazananlar Konferansı’ Türkiye’nin rekabet gücü ve refah düzeyinin artmasında önemli bir rol oynayan kalite yolculuğunun öncü isimlerini İstanbul’da ağırladı.
Mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek, Türkiye’nin rekabet gücünü ve refah düzeyini arttırma hedefiyle faaliyetlerini sürdüren KalDer tarafından düzenlenen ‘Kazananlar Konferansı’, kalite yolculuğunun öncü isimlerini buluşturdu. Avrupa Kalite Ödülleri sürecinde başarılı olan kuruluşların bilgi ve deneyimlerini paylaşmak amacıyla bir araya geldiği Kazananlar Konferansı bu yıl İstanbul Beşiktaş Deniz Müzesi’nde gerçekleştirildi. Konferansın açılışında konuşan KalDer Başkanı Görgün Özdemir, 1990 yılından bu yana mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek, Türkiye’nin rekabet gücünün ve refah düzeyinin artırılması için çalışmalar yürüttüklerini vurguladı. Özdemir, “Geçmişte olduğu gibi, bundan sonra da ülkemizin tüm paydaşlarının yanında olmaya ve Türkiye’nin en yetkin rehber ve eğitimcileri ile destek vermeye devam edeceğiz. Kazananlar Konferansı da misyonumuzun yaygınlaştırılması çabalarımızın bir diğer önemli parçası. Ulusal Kalite Hareketi’ne katılmış, KalDer rehberliğinde gelişim sağlamış ve bunun sonucunda Türkiye Mükemmellik Ödülü’nü kazanmış kurumlarımızın, iyi uygulama örneklerini somut veriler eşliğinde izleyeceğimiz bu konferans bizlere müthiş bir kıyaslama fırsatı sunuyor” dedi.
“Türkiye, küresel ödüle en çok sahip olan ülkeler arasında”
30 yılda Ulusal Kalite Hareketi’ne katılan 717 kuruluşun gelişimine ve rekabet gücüne doğrudan katkı sağladıklarını hatırlatan Özdemir, KalDer’in rehberliğinde Avrupa’da küresel ödüle layık görülen 27 kuruluş ile Türkiye’nin bu ödüle en çok sahip olan ülkeler arasında yerini aldığını vurguladı. Özdemir, şöyle devam etti: “2020, KalDer için ayrı bir öneme daha sahip, bu yıl EFQM Modeli, 2000 uzman, 24 çalıştay ve 60’tan fazla liderle yapılan görüşmeler neticesinde yenilendi. Model, temelini oluşturan ilkeleri, yani müşterinin önceliği, uzun vadeli bakış açısı, paydaş odaklı yaklaşım ile neden-sonuç ilişkisinin önemini vurgulamaya devam ederken, kurumların değişimine, dönüşümüne yardımcı olmak, performanslarına katkı sağlamak üzere; tasarım odaklı ve esaslı metodoloji sunan bir sisteme dönüştürüldü. EFQM Modeli’nin kurumsallaşma üzerinde etkisini ölçmek üzere, Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı ve Kalkınma Bakanlığı işbirliği ile akademisyenler tarafından yapılan araştırma, modelin kurumsallaşma seviyesinin artırılmasında yüzde 40 oranında katkı sağladığını gösterdi.”
Kıyaslama imkanı sağlıyor
Ödül süreçlerinde başarılı olan kuruluşların gerçekleştirdiği sunumlarla, iş süreçlerini iyileştirmek isteyen diğer kuruluşlarla deneyimlerini paylaştıkları konferansta; bu yıl Türkiye Mükemmellik Ödülü’ne layık görülen Aromsa ve Kalekim’in kalite yolculuğuna da yer verildi. Ayrıca merkezi Belçika’da olan Japon şirketi GC Europe’nin Kalite Güvence ve İş Mükemmeliyetçiliği Genel Müdürü Murat Aydın da katılımcılarla deneyimlerini paylaştı. Aydın, üç kimyager tarafından kurulan, diş malzemeleri sektöründe faaliyet gösteren ve gelecek yıl 100’üncü yaşını kutlamaya hazırlanan GC Europe’nin EFQM Küresel Mükemmellik Ödülü 2019’un sahibi olduğunu belirtti. GC Europe’nin bu ödülü alan hem ilk Japon şirketi hem de ilk diş firması olduğunu aktaran Aydın, şirketin kalite yolculuğuna başladığı 2010-2018 yılları arasında cirosunu yüzde 50 oranında artırdığına dikkat çekerek, “Aynı dönemde müşteri şikayetlerinde yüzde 90 düşüş oldu. Uzun dönemli düşünme, şirket çalışanlarıyla birlikte hareket etme ve başkalarının bakış açısıyla düşünüp, buna göre hareket etmek bizim olmazsa olmaz ilkelerimiz. 2019’da aldığımız ödül sadece bir durak, şimdi yeni yol haritamızı oluşturuyoruz” diye konuştu.
“Önceliğimiz kar değil sürdürülebilirlik oldu”
Aromsa Kurucu Genel Müdürü Murat Yasa da şirketlerinin 1982 yılında bir arkadaşının fabrikasındaki 20 metrekarelik alan ve 8 bin dolar borçla başlayan yolculuğunun bugün 7 fabrikaya ulaştığını söyledi. Yasa, “Yüzde 100 yerli ilk ve tek aroma üreticisi olarak, yüzde 35 ihracat odaklıyız. 53 bin metrekare kapalı alanda üretim yapıyoruz ve kadın çalışan oranımız yüzde 50. Türkiye’nin ilk yeşil binasını yaptık. Türkiye ve Ortadoğu’da pazar lideriyiz, dünyadaki 450 aroma firması içinde ilk 20’deyiz. Almanya’da üretim tesisi ve Ar-Ge laboratuvarımız var. Moskova’da ofis, St. Petersburg’da lojistik ortağı ve 18 ülkede bayiliklerimiz var” dedi. Türkiye’de aile firmalarının 24-25 yıl sonra kapandığını ya da el değiştirdiğini ABD’de firmaların ancak yüzde 20’sinin üçüncü kuşağa geçebildiğini anlatan Yasa, “Dünyada 41 ülkede 5586 adet 200 yıldan eski şirket var, bunların çoğu Japonya’da. Sahiplerine bunun sırrı sorulduğunda hepsi aşırı kardan ziyade sürdürülebilirliğe verdikleri öneme dikkat çekiyor. Geçen yıl Türkiye Mükemmellik Ödülü’nü aldık, şirketimizin 40’ıncı yılında da sürdürülebilir mükemmellik ödülü almayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
“Paydaşlarımızı işin merkezine koyduk”
Kalekim’in hikayesini anlatan Kale Seramik Genel Müdürü Altuğ Akbaş ise mükemmellik yolculuğunda birlikte çalıştıkları 40 bin ustayı (paydaşı) işin merkezine koyduklarının altını çizdi. EFQM yolculuğunun çalışan memnuniyetini arttırdığını anlatan Akbaş, “Bizim mottomuz ‘Daima en iyi’, bu model de mottomuz ile çok iyi örtüşüyor. İş yapış tarzımıza ve yönetim anlayışımıza çok uygun. Kurumsal mükemmelliği içerirken paydaş, süreç ve sonuç dengesini çok iyi gözetiyor. Paydaş odaklılığı esas alıyor” dedi.