Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız
Barem tarafından 15 gün arayla gerçekleştirilen ikinci araştırma, koronavirüs algısının değiştiğini ve korkunun da alınan önlemlerin de ciddi oranlarda arttığını gösterdi.
Araştırma firması Barem tarafından koronavirüsü salgınıyla ilgili 10-12 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen ilk araştırmada, Türk halkının neler hissettiği ortaya konulmuştu. 15 gün sonra 25-30 Mart tarihleri arasında yapılan ikinci araştırmaya yeni sorular da eklenerek detaylı verilere ulaşıldığı bildirildi. İki hafta gibi kısa bir süre içinde toplumda görülen algı ve davranış değişikliğinde önemli farklılıklar gözlendi. İlk araştırmaya göre özellikle gençler, eğitimliler ve kadınlar daha çok korkuyordu, alınan önlemler sınırlıydı. Halkın yarısından fazlası salgının abartıldığını düşünürken, her şeye rağmen önlem almayı ihmal etmediğini dile getirmişti.
İkinci araştırmaya göre, bulgularına göre korku daha da arttı ve yaygınlaştı, alınan önlemlerde de artış kaydedildi. Bir önceki araştırmaya göre değişen bulgular maddeler halinde şöyle açıklandı:
Koronavirüsün kendine veya aileden birine bulaşma korkusu yüzde 67’den yüzde 82’ye yükseldi. Sağlık Bakanlığı’na güven biraz daha arttı ve yüzde 69’dan yüzde 74’e çıktı.
Salgın tehdidinin abartıldığına inananlar önemli oranda azaldı, yüzde 52’den yüzde 32’ye düştü. Virüsün yayılmasını önlemek için haklarından vazgeçebileceğini söyleyenler iyice arttı, yüzde 76’dan yüzde 91’e yükseldi.
Önümüzdeki günlerde durum iyileşmeye başlayacak diyenler azaldı ve yüzde 64’den yüzde 54’e geriledi.
Virüsten korunmak için önlem almayan kişi neredeyse pek kalmadı. yüzde 31’den yüzde 4’e indi.
Virüsün bir komplo değil doğal bir oluşum olduğunu düşünenlerde artış gözlendi. Böyle düşünenlerin oranı Oranları yüzde 38’den yüzde 47’ye çıktı.
Virüsün ABD kaynaklı olduğunu düşünenlerin oranıysa yüzde 22’den yüzde 17’ye düştü.
Önlem almayan kalmadığı gibi alınan önlemlerde de artış gözlendi
Verilen bilgiye göre, yapılan ilk araştırmada bilinçli ve önlem alan bir kesim olduğundan ancak bu oranın riskli gruplarda düşük olduğu tespit edilmişti. Görüşülen kişilerden neredeyse üçte biri henüz önlem almaya başlamamıştı. İkinci araştırmada önlem almayanların oranının sadece yüzde 4 olduğu tespit edildi. Tüm yetkililer ve uzmanlar virüs bulaşmaması için sosyal izolasyonun önemini vurgularken; en sık alınan önlem yüzde 78 oranla evden çıkmamak ve sosyal etkileşimi azaltmak. Hatta kendini karantinaya alan yüzde 6’lık bir kesim var. Tokalaşmamak, sarılmamak, öpüşmemek de bu grupta sayılabilecek önlemlerden ve görüşülen kişilerin yüzde 13’ü bunları uyguladığını söylüyor.
Sosyal izolasyonun sağlanamadığı durumlarda insanlar kendini korumak için el dezenfektanı (yüzde 24), maske (yüzde 22) ve eldiven (yüzde 19) kullanıyor. Diğer bir önlem grubu ise bulaştığı varsayılan virüsü bertaraf etmek için yapılan temizlik. Kişisel temizliğe daha çok önem vermek (yüzde 35), ev temizliğine daha çok önem vermek (yüzde 34), elleri daha sık yıkamak (yüzde 26) en çok ifade edilen önlemler arasında. Kolonya ve sirke kullananların oranı yüzde 15, evini veya işyerini dezenfekte eden kesim ise yüzde 9.
’’Türkiye’de koronavirüs salgınına dair bilincin ve önlemlerin arttığını gördük’’
Yapılan her iki araştırmayı karşılaştıran ve bulguları değerlendiren Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız ’’İkinci araştırmamızda salgın yayılırken ve kayıplarımız artarken, Türkiye’de koronavirüs salgınına dair bilincin ve önlemlerin arttığını gördük. Bu da yapılan uyarıların büyük ölçüde yerini bulduğunu gösteriyor. Salgın tehdidinin ciddiyetine ve virüsün doğallığına inananlar arttı. Bugüne kadar benzerini yaşamasak da Türkiye’nin olağandışı dönemlere alışkın olmasının bu dönemi en az zararla geçirmek adına elindeki bir şans olduğuna inanıyorum. Kişiler ve kurumlar olarak herkesin duruma uyum sağlayacak şekilde dönüşmesi ve birbirine destek olması gerekiyor. Bir araştırmacı olarak bu bulgulardan umutsuz değilim’’ dedi.