Beyoğlu’nda Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun 10 yıl önce apartman boşluğuna düşerek ölmesine ilişkin sanıklar Can Paksoy ile Mahmut Emre Paksoy’un beraat ettiği davada gerekçeli karar açıklandı. Kararda, Nazlı Sonem Erköseoğlu’nun olay öncesinde bir takım psikolojik problemleri nedeniyle pencereden atladığının anlaşıldığı bu nedenle beraat kararı verildiği kaydedildi.
Boston Üniversitesi’nden mezun olan Nazlı Sinem Erköseoğlu, 2010 yılında Paksoy Holding’in veliahtları Can ile Mahmut Emre Paksoy’un oturduğu Beyoğlu’ndaki 10 katlı binanın havalandırma boşluğunda ölü bulunmasına ilişkin davada sanıklar delil yetersizliğinden beraat etmişti. Yargıtay’ın 23 Mayıs 2018’de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın müdahillik haklarından yararlandırılmadan hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararı usulden bozmasının ardından yargılamaya yeniden başlanmıştı.
İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesince yenilen yapılan yargılamada davaya ilişkin görüşünü açıklayan duruşma savcısı Can Paksoy’un ‘Kasten öldürme’ suçundan müebbet hapse mahkum edilmesini ve tutuklanmasını talep etmiş, Mahmut Emre Paksoy hakkında ise beraat verilmesini istemişti. Davanın, 5 Şubat’ta ki karar duruşmasında mahkeme, sanıklar Can Paksoy ve Mahmut Emre Can’ın hakkında her ne kadar ‘Kasten öldürme’ suçundan dava açılsa da, mahkumiyetleri için kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatlerine hükmetmişti.
Nazlı Sinem’in evde olmadığından şüphe duymadığı belirtildi
Mahkeme heyeti, davanın karara bağlanmasının ardından gerekçeli kararını açıkladı. Kararda, olay gecesi sanık Can Paksoy’un eğlence mekanında olduğu, Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun yanına gelerek ‘sen Cem misin Can mısın’ diye sorduğu, akabinde başlayan muhabbetin devam ettiği, mekandan birlikte çıktıkları, kardeşi olan sanık Mahmut Emre Paksoy’un evine gittikleri, odada cinsel yakınlaşmanın devam ettiği, olaydan 5 gün önce sanık Can Paksoy’un Adana’daki ailesinin yanına gitmek için bilet aldığı ve sabah kalktığında Adana’ya gitmek üzere havaalanına gittiği ve sabah Erköseoğlu’nun evde olmadığının farkına vardığı ancak bu durumdan şüphe duymadığı kaydedildi.
Nazlı Sinem ile sanıkların arkadaşları tanık olarak dinlendi
Sanık Can Paksoy’un havaalanındayken, Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun apartman ara boşluğunda yatar vaziyette bulunduğunun tespiti sonrasında hızla havaalanından geri geldiğinin belirtildiği kararda, yapılan inceleme ve araştırma sonrasında Erköseoğlu’nun evin apartman boşluğuna bakan penceresinden düştüğü, düşme sonucunda vefat ettiğinin anlaşıldığı, Adli Tıp Genel Kurulu’nun raporuna göre ölümün genel beden travmasına bağlı olduğunun anlaşıldığı, olay yerinde keşif yapıldığı, Erköseoğlu’nun düştüğü apartman boşluğunun fotoğraflarının çekildiği, apartmanda bulunan diğer kişilerin ve Erköseoğlu ile sanıkların arkadaşlarının tanık olarak dinlendiği ifade edildi.
Tıbben tespitin mümkün olmadığı kaydedildi
Gerekçeli kararda, Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun kafasında bulunan ekimoz ile ilgili gerek bozma kararından önce gerek bozma kararından sonra mahkemece alınan ayrıntılı raporlarda bu darbenin basit tıbbi müdahale ile giderilebileceğinin tespit edildiği ile birlikte Erköseoğlu’nun atlama öncesi veya atlama sonrasında apartman boşluğunda bulunan klima çıkıntıları tarafından oluşmuş olup olmayacağının tıbben tespitinin mümkün olmadığının doğrulandığı belirtildi.
İntihara ilişkin rapor talebi reddedildi
Katılanlar vekillerinin Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun intihar edip etmeyeceğine ilişkin rapor aldırmak istediğinin belirtildiği gerekçeli kararda, intihar olgusunun birçok sebepten kaynaklanacağı gibi bu durumun tıbben hangi durumlardan oluşacağının kesin olarak tespit edilemeyeceği, kişinin yaşamış olduğu, psikolojik durumların her insanda farklı sonuçlara yol açabileceği hususları ile birlikte yargılamanın geçirdiği aşama ve mevcut tıbbi gelişmeler dikkate alındığında çözüme etkisi olmayacağı gerekçesiyle reddedildiği ifade edildi.
Olay yerinde yüzeysel bir inceleme yapıldığı belirtildi
Olay yeri inceleme ekiplerinin havalandırma boşluğunun duvarlarında sürtünme izlerinin bulunduğunun belirtildiği kararda, Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun ayaklarında bulunan izlerin duvara bir temas olduğunun açık delili olduğu, başın temasına ilişkin bir iz bulunamadığı ancak incelemenin yeterince yapıldığını kabul etmenin mümkün olmadığı, 8 kat yüksekliğindeki havalandırmada yüzeysel bir inceleme yapıldığı ve dava aşamasına kadar geçen sürede izlerin kaybolma ihtimali olduğundan yeni bir inceleme yaptırılamadığı kaydedildi.
Sanığın ceza almasına yönelik iddialar
Katılan tarafın, sanıkların sapık cinsel isteklerini yerine getirmek istemeyen Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun önce öldürülüp, sonra atıldığını iddia ettiğinin belirtildiği kararda, Erköseoğlu’nun kendi isteği ile sanıkların evine geldiğine dair şüphe olmadığı, bu durumun kameralarla tespit edildiği, aralarında tam cinsel birleşme yaşansa da yaşanmasa da bir birliktelik olduğu, Erköseoğlu’nun vücudunda bulunan Can Paksoy’un DNA örneklerinden bunun anlaşıldığı ifade edildi. Kararda, Nazlı Sinem Erköseoğlu ile sanık Can Paksoy’un tanışma anından eve gidene kadar herhangi bir zorlama, tehdit veya cebirin olmadığının açıkça tespit edildiği hatta belirli bir yakınlaşmanın da olduğunun görülmesi karşısında, katılan tarafın iddialarının sanığın ceza almaya yönelik ispatlanmayan iddiaları olduğunun anlaşıldığı belirtildi.
Gerekçeli kararda Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun ölüm esnasında kıyafetlerinin ters/zorla giydirildiği iddiasının olduğunun belirtildiği kararda, sanık tarafının dosya içerisinde bulunan CD’den anlaşılacağı üzere bu elbisenin kişinin kendisi tarafından giyileceğini göstermesi ve gerekse tarafların olay gecesi aşırı alkollü olmaları dikkate alındığında sanıklar aleyhine düşünülerek burada cezalandırılmaya gidilmesinin, ceza hukukun genel prensibine aykırı olduğu kaydedildi.
Herhangi bir zorlama olmadan, sanık Can Paksoy’un ilişki sırasında Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun bir sözüne veya davranışına kızarak ani tepki vermek sureti ile hiç ses çıkartma fırsatı vermeden Erköseoğlu’nun başına bir darbe indirip kendisinden geçmesini sağladıktan sonra kardeşini çağırıp yardım alarak veya tek başına Erköseoğlu’nun aşağıya atma ihtimalinin değerlendirildiğinin belirtildiği kararda, 1.71 cm boyunca 61 kilogram olan Erköseoğlu’nun Can Paksoy tarafından atılmaya kalkışıldığında, apartman boşluğunun duvarlarında veya klima ünitelerinde izler kalması gerektiği kaydedildi.
Gerekçeli kararda, sanık Can Paksoy’un kardeşi Mahmut Emre Paksoy’dan yardım istediğinde sağ olan Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun bir öfke nöbeti sonucunda yaralanıp ölmesi muhakkak olacak bir biçimde atılmasına, Emre Paksoy’un katılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, tanıklar ve görüntüler doğrultusunda sanık Can Paksoy’un yaşanan bir tartışmadan sonra herhangi bir şekilde suçlanacağını düşünerek paniğe kapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı belirtildi.
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi vurgulandı
Kararda, Can Paksoy’ın Nazlı Sinem Erköseoğlu ile birlikte odada geçirdikleri zamanın son kısmını hatırlamadığını söylemesi, sanık Mahmut Emre Paksoy’un anlatımlarına göre kardeşinin gece eve geldiği kıza karşı ilgisizliği, hiç merak etmemiş olması aleyhine değerlendirilse bile olayın bu şekilde olduğuna dair hiçbir bulgu olmadığı, şüpheden sanık yararlanır kuralının genel bir kural olduğu ve bu davada da geçerli olduğu kaydedildi.
Ciddi bir suç işleyen kişinin kaçması gerektiği kaydedildi
Tüm dosya kapsamının değerlendirildiğinin belirtildiği kararda, Nazlı Sinem Erköseoğlu ve sanık Can Paksoy’un eve rızaen gittikleri hususunda şüphe bulunmadığı, sanık Can Paksoy ile Nazlı Sinem Erköseoğlu arasında atlama hadisesi öncesinde karşılıklı veya tek taraflı bir biçimde bir saldırıya uğradığına ilişkin ne mağdurun vücudunda ne de evde herhangi bir delil tespit edilemediği, sanığın olayın çok öncesinde uçak bileti almış olması ve havaalanına gittikten sonra olayı öğrendiğinde eve geri gelmesi hususları dikkate alındığında böyle ciddi bir suçu işleyen birinin kaçması gerektiği belirtildi.
Psikolojik problemlerden dolayı atladığı belirtildi
Gerekçeli kararda, sanık Can Paksoy’un olay tarihinde ABD vizesinin bulunduğu göz önüne alındığında bunlardan hiçbirini yapmayarak, kolluk birimlerine haber vermesi, gelip teslim olma gibi hareketlerinin suçluluk değil, suçsuzluk psikoloji delilleri olduğu, soruşturma aşamasında tahliye edilmesine rağmen yine yurt dışına kaçmaması dikkate alındığında evrensel ceza hukukunun şüpheden sanık yararlanır ilkesi doğrultusunda kişisel değer yargılarına aykırı olacağı, mahkumiyet kararı verilemeyeceği dikkate alınarak, Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun olay öncesinde bir takım psikolojik problemleri nedeniyle pencereden atladığı ve bu atlama sonucu vefat ettiği anlaşılmakla sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği kaydedildi.