Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 24 Kasım 2016 tarihinde yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı özetini açıkladı. Parasal duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirleneceğinin altı çizilirken, Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceği kaydedildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 25 Haziran’da gerçekleşen Para Politikası Kurulu toplantısının özetini yayınladı. Buna göre; mayıs ayı PPK karar metninde dikkat çekildiği üzere, bu dönemde gıda enflasyonu işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak arttığı açıklandı. Parasal duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirleneceğinin altı çizilirken, Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceği kaydedildi.
Enflasyon gelişmeleri
Mayıs ayında tüketici fiyatları yüzde 1,36 oranında arttı, yıllık enflasyon 0,45 puan yükselerek yüzde 11,39 oldu. Mayıs ayı PPK karar metninde dikkat çekildiği üzere, bu dönemde gıda enflasyonu işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak arttı. Uluslararası petrol fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak enerji enflasyonu mayıs ayında yükselse de tüketici enflasyonunu sınırlamaya devam etti. Türk lirasındaki değer kayıpları, dayanıklı mallar başta olmak üzere, temel mal grubu enflasyonuna yansırken, hizmet enflasyonunda salgına bağlı olarak faaliyetin kesintiye uğradığı kalemler öncülüğünde yavaşlama eğilimi devam etmiştir. Bu gelişmeler sonucunda, çekirdek göstergelerin eğilimlerinde bir miktar artış kaydedildi.
Gıda ve alkolsüz içecekler yıllık enflasyonu mayıs ayında 1,59 puan artarak yüzde 12,87’ye yükseldi. Bu gelişmede yıllık enflasyonu 4,91 puan artan işlenmemiş gıda grubu belirleyici oldu. Döneme özgü gelişmelerle taze meyve ve sebze fiyatlarında gözlenen düşüşün önceki yıllara kıyasla sınırlı kalmasına ek olarak döviz kuruna duyarlılığı yüksek olan yumurta ve bakliyatlardaki fiyat artışları işlenmemiş gıda enflasyonunu olumsuz etkileyen temel unsurlar oldu. İşlenmiş gıda grubu aylık enflasyonu bir miktar yavaşlarken, baz etkisinin de katkısıyla yıllık enflasyonu belirgin olarak gerilemiştir. Diğer yandan, öncü göstergeler işlenmemiş gıda yıllık enflasyonunun Haziran ayında da yükselebileceğine işaret etti.
Enerji fiyatları mayıs ayında yüzde 2,13 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 1,93 puan artarak yüzde 5,23 oldu. Uluslararası petrol fiyatlarındaki toparlanma ile birlikte Türk lirasındaki değer kaybı enerji fiyatlarındaki yükselişte belirleyici oldu. Öncü göstergeler, enerji yıllık enflasyonunun Haziran ayında artacağını gösterddi.
Temel mal grubu yıllık enflasyonu mayıs ayında 1,38 puan artarak yüzde 9,26’ya yükseldi. Bu dönemde, gerek dayanıklı tüketim malları gerekse giyim ve ayakkabı fiyatlarında belirgin artışlar gözlendi. Türk lirasındaki birikimli değer kayıplarına bağlı olarak, dayanıklı mal grubunda otomobil ve beyaz eşya fiyatlarındaki artışlar öne çıkarken, giyim ve ayakkabı grubunda mevsimsel ortalamaların üzerinde bir fiyat artışı kaydedildi.
Hizmet fiyatları mayıs ayında yüzde 0,73 oranında arttı, yıllık enflasyon 0,48 puan düşerek yüzde 11,28 oldu. Bu dönemde, hizmet fiyatlarında salgının sınırlayıcı etkileri hissedilmeye devam etti. Nitekim yıllık enflasyonda en belirgin gerileme, faaliyetleri önemli ölçüde duraklayan lokanta-otel hizmetlerinde gözlenirken, diğer hizmetler ve kira yıllık enflasyonu da düşüş kaydetti. Ulaştırma hizmetleri enflasyonunda ise kademeli normalleşme adımları kapsamında uygulanan kapasite kısıtları birim maliyet kanalıyla yıllık enflasyonun yükselmesine neden oldu.
Haziran ayında yıl sonu enflasyon beklentileri bir miktar yükselirken, 12 ay sonrası enflasyon beklentileri düşüş kaydetti.
Enflasyonu etkileyen unsurlar
İktisadi faaliyetteki yavaşlama nisan ayında belirginleşmiş ve sektörler geneline yayıldı. Sanayi üretimi mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak nisan ayında aylık yüzde 30,4 oranında daraldı. Taşıt, giyim ve tekstil başta olmak üzere ana ihracatçı sektörlerin üretimindeki düşüş daha belirgin oldu. Aynı dönemde turizm gelirleri seyahat kısıtlamaları nedeniyle durma noktasına gelirken, salgına yönelik alınan tedbirlerin de etkisiyle ticaret, konaklama-yiyecek hizmetleri, ulaştırma-depolama başta olmak üzere hizmet sektörlerinde de sert bir yavaşlama kaydedildi.
Kademeli normalleşme adımlarıyla birlikte mayıs ayından itibaren ekonomide toparlanmanın başladığı görüldü. Hareket kısıtlamalarının hafifletilmesi ve kredi koşullarındaki iyileşme yurt içi talebi destekledi. Bu dönemde finansman koşullarına duyarlılığı yüksek ve talebi ertelenmiş kalemlere yönelik kartla yapılan harcamalar hızlı bir şekilde artarken, elektrik tüketimi de istikrarlı bir artış gösterdi. Diğer taraftan, ihracatta dış ticaret ortakları geneline yayılan bir iyileşme gözlenirken, ithalat talebinde de yurt içi talebe paralel olarak artış kaydedildi.
Salgın hastalığa bağlı olarak küresel büyüme görünümündeki bozulma ve seyahat kısıtlamaları nedeniyle ihracat ve turizm gelirlerinde düşüş gözlendi. Ancak, normalleşmeyle birlikte mal ihracatında görülen toparlanma ve emtia fiyatlarının düşük seviyeleri önümüzdeki dönemde cari işlemler dengesini destekleyeceği kaydedildi. Kurul, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürekliliği ve makrofinansal istikrar açısından cari işlemler dengesindeki seyrin önemine dikkat çekti.
Salgın hastalığa bağlı gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması açısından finansal piyasaların, kredi kanalının ve firmaların nakit akışının sağlıklı işleyişinin devamı büyük önem arz etti. Yakın dönemde uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirler ekonominin üretim potansiyelini destekleyerek finansal istikrara ve iktisadi faaliyetteki toparlanma sürecine katkı yaptı. İktisadi faaliyetin önümüzdeki dönemdeki toparlanma hızı normalleşme sürecinin yurt içindeki ve yurt dışındaki seyrine bağlı olacağı kaydedildi.
İktisadi faaliyetteki yavaşlama işgücü piyasası verilerine de yansıdı. Mart döneminde tarım dışı istihdam şubat dönemine göre yüzde 4,3 oranında azalırken, inşaat ve hizmetler sektöründeki istihdam kayıpları daha belirgin oldu. Ancak işgücüne katılım oranındaki gerilemeyle işsizlik oranlarındaki artış nispeten sınırlı oldu. Öncü göstergeler, iktisadi faaliyetteki toparlanmayla yeni iş ilanlarının arttığını ve istihdam imkânlarının kısmen iyileştiğini gösterdi. Kurul, kısa çalışma ödeneği başta olmak üzere işsizlik sigorta fonu ve cari transferler aracılığıyla sağlanan desteklerin, hanehalkı gelir kayıplarının sınırlanması ve istihdamın korunması açısından kritik rol oynadığı değerlendirmesinde bulundu.
Para politikası ve riskler
Koronavirüs salgınına ilişkin gelişmelere bağlı olarak küresel büyümedeki zayıflama yılın ikinci çeyreğinde derinleşirken, ülkelerin attığı normalleşme adımlarına bağlı olarak kısmi bir toparlanma gözlendi. Ancak, salgının başta güney yarımküre olmak üzere yayılımını devam ettirmesi ve ikinci bir dalga yaşanma ihtimali dâhilinde küresel ekonomideki toparlanmaya ilişkin belirsizlikler yüksek seyretti. Salgının ve sağlık önlemlerinin tüketim alışkanlıkları ve genel harcama davranışına olası etkilerine yönelik belirsizlikler devam etti. Her açıdan normalleşmenin uzun sürmesi durumunda küresel ve yurt içi büyüme görünümündeki zayıflama daha belirgin olabilecek ve ilave tedbir gereksinimi ortaya çıkabileceği belirtildi.
Mayıs PPK toplantısını takip eden dönemde, OPEC+ ülkelerinin arz kısıntısı konusunda anlaşmaları ve talep tarafında en kötünün geride kaldığı yönündeki beklentilere bağlı olarak petrol fiyatlarında toparlanma gözlendi. Buna karşın, küresel iktisadi faaliyete dair belirsizlikler başta olmak üzere emtia fiyatlarına ilişkin aşağı yönlü riskler canlılığını korumakta olup, küresel enflasyon oranlarının 2020 yılında ılımlı bir görünüm sergilemesi beklendi.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke merkez bankaları genişleyici yönde adımlar atmaya devam etti. Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli faiz oranları tarihsel düşük seviyelere gerilerken, gerek merkez bankalarının açıklamaları gerekse piyasa beklentileri, düşük faiz ortamının uzun bir süre devam edeceğine işaret etti. Uygulanan politikaların finansal piyasalar, büyüme ve istihdam üzerindeki etkinliği, ülkeler itibarıyla salgının seyri ile politika alanının büyüklüğüne göre farklılaşabileceği bildirildi.
Destekleyici politika önlemleri ve normalleşme adımları yakın dönemde risk iştahında bir miktar artışa neden olduğu ve gelişmekte olan ülkelerden portföy çıkışları yavaşladığı açıklanırken, normalleşme adımlarını takiben, alınan parasal ve mali tedbirlerin de katkısıyla, küresel gelişmelerin Türkiye’nin risk primi ve kur oynaklığı üzerindeki olumsuz etkileri bir miktar hafiflediği bildirildi. Buna karşın, küresel iktisadi faaliyet görünümüne ve politika tedbirlerinin etkinliğine ilişkin belirsizliklerin sürmesi, önümüzdeki dönemde küresel risk iştahı ve gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarının dalgalı seyretmesine neden olabilecek. Belirsizliklerin yüksek seyrettiği bu süreçte, salgın hastalığın sermaye akımları, finansal koşullar, dış ticaret ve emtia fiyatları kanalıyla oluşturmakta olduğu küresel etkiler yakından takip edildi. Bu kapsamda Merkez Bankası, salgının Türkiye ekonomisine etkilerini izleyerek elindeki araçları fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda kullanmaya devam edecek.
Parasal, finansal ve mali tedbirlerin yanı sıra büyük ölçüde kamu bankalarınca genişletilen kredi arzı, kredi büyümesine ilişkin aşağı yönlü riskleri sınırlayarak reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamına katkı sağladı. Kefaletli kredi imkânı ile inşaat, turizm ve yerli üretim yapan sektörleri desteklemek amacıyla açıklanan paketlerin etkisiyle kredi ivmesi güçlü seyretti. Kamu bankaları öncülüğündeki kefaletli kredi kullandırımları ticari ve bireysel kredi arzını ve kredi faizlerindeki düşüşü destekleyerek salgının ekonomik birimlerin gelir ve nakit akışı üzerindeki olumsuz yansımalarını azalttı. Son dönemde açıklanan bireysel kredi paketlerinin desteğiyle konut kredisi talebinin de güç kazandığı gözlendi.
Toplam talep koşullarının sınırlayıcı etkisine karşın, salgına bağlı birim maliyet artışlarının yansımalarıyla çekirdek enflasyon göstergelerinin eğilimlerinde bir miktar yükseliş gözlendi. Uluslararası emtia fiyatları tüketici enflasyonunu sınırlamaya devam ederken, gıda enflasyonu dönemsel ve salgına bağlı etkiler nedeniyle arttı. Salgına bağlı tedbirlerle kısa vadede etkili olan arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinin devamıyla kademeli olarak ortadan kalkacağı ve yılın ikinci yarısında talep yönlü dezenflasyonist etkilerin daha belirgin hale geleceği değerlendirildi. Bu çerçevede Kurul, enflasyon görünümünü etkileyen tüm unsurları dikkate alarak, politika faizinin sabit tutulmasına karar verdi.
Kurul, enflasyondaki düşüş sürecinin devamlılığının, ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem taşıdığını değerlendirdi. Enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerektiği açıklandı. Bu çerçevede, parasal duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirleneceğinin altı çizilirken, Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceği kaydedildi.
Kurul, salgın hastalığa bağlı iktisadi risklerin en aza indirilmesi açısından para ve maliye politikaları arasındaki eşgüdümün sürdürülmesinin büyük önem arz ettiği değerlendirmesinde bulundu. Salgın hastalığın ekonomiyi birçok farklı kanaldan etkilemesi, başta nakit akışının düzenlenmesi ve istihdamın korunmasına yönelik tedbirler olmak üzere şirketler ve hanehalkı üzerindeki etkilerin asgari düzeyde tutulabilmesi için koordineli politika uygulamaları gerektirdiği belirtilirken; dolayısıyla, makro ölçekteki para ve maliye politikalarının yanı sıra en çok etkilenen iktisadi birimleri hedefleyen ve sektörel etkileşimleri dikkate alan politika uygulamalarının kritik önemde olduğu değerlendirildi. Bu süreçte atılacak politika adımlarının hedefli ve geçici nitelikte olması politika etkinliğini destekleyeceği bildirildi.
Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulandı.