Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, AB bünyesinde birkaç ülke hariç, ülkelerin tamamında insan haklarına yönelik kurullardaki atamalarının, hükümet, devlet başkanı veya ilgili bakan tarafından yapıldığını söyledi.
Elvan, TBMM Genel Kurulunda görüşülen Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı Elvan, tasarıyı hazırlarken Paris prensiplerini, uluslararası sözleşmeleri, AB direktiflerini, daha önce ayrımcılıkla mücadele, insan hakları konusunda sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan tüm çalışmaları teker teker incelediklerini anlattı.
Bir başka çalışma daha yaptıklarını dile getiren Elvan, AB'de insan hakları, ayrımcılık konusunda ve ulusal önleme mekanizması olarak nasıl bir yapı olduğu, bu yapıların nasıl işlediğini de gözden geçirdiklerini söyledi. Elvan, bunun sonucunda insan hakları kurumu, ayrımcılık kurumu, ulusal önleme mekanizması gibi ayrı ayrı yapıların tek çatı altında toplanması halinde daha etkin çalıştıkları, özellikle yetki kargaşasına neden olan hususların ortadan kalktığını gördüklerini belirtti.
Elvan, İngiltere, Hollanda, Fransa'da olduğu gibi kendilerinin de hem insan hakları, hem ulusal önleme mekanizması alanında hem de ayrımcılıkla mücadele konusunda tek çatı altında bir kurum oluşturmaya yöneldiklerini kaydetti. Elvan, bunun çok daha etkin, verimli yapıda olacağını düşündüklerini ifade etti.
AB ülkelerinde kurum üyelerinin Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, Başbakan tarafından atanmadığına yönelik eleştirileri ise Elvan, şöyle yanıtladı:
'AB bünyesinde birkaç ülke hariç, ülkelerin tamamında kurul atamaları ya hükümet tarafından ya da devlet başkanı veya ilgili bakan tarafından oluyor. Belçika'da bakanlar kurulu, Danimarka'da çalışma bakanı, Avusturya'da federal hükümet, İsveç'te hükümet, Hollanda'da adalet bakanlığı tavsiyesi üzerine kraliyet kararnamesiyle, Almanya'da federal hükümet tarafından, İngiltere'de kadın ve eşitlikler bakanı tarafından, Fransa'da cumhurbaşkanı, Estonya'da sosyal işler bakanı tarafından atanıyor. Hükümet tarafından bu atamaların gerçekleştirildiğini görüyoruz. AB'nin ifade ettiği husus şudur; işlevsel bağımsızlıktır. Bu kurum kurulduğunda işlevsel olarak bağımsızlığını sürdürebilmesidir.
Bu çerçevede çoğulcu yapı içinde kurulun oluşturulması özellikle zikredilmiştir. Toplumun değişik kesimlerini kapsayan yapıda olması önem arz etmektedir. Ayrımcılıkla mücadele konusu anayasada, Türk Ceza Kanununda zikredilen bir husustur ama Türkiye'de ilk kez ayrımcılığa yönelik kurum oluşturuluyor. İnsanların düşüncesi, duygusu, dili, rengi, mezhebi ne olursa olsun eğer ayrımcılık yapıldığına dair herhangi bir kanı oluşması halinde, bu kurum buna müdahale edecektir.'
Kaynak: AA
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...