İvek Vakfı Ve Bio Türkiye Tarafından Düzenlenen Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi’Nin Son Gününde Ödül Töreni Düzenlendi.
İVEK Vakfı ve Bio Türkiye tarafından düzenlenen Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi’nin son gününde ödül töreni düzenlendi. Törene katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın salona girerken ve ödülleri takdim ederken, korona virüsü tedbirleri kapsamında katılımcılarla tokalaşmadıkları görüldü.
İlaç Eczacılık Sağlık Bilim ve Teknolojileri(İVEK) Vakfı ve Bio Türkiye tarafından bu yıl ilki düzenlenen ve 3 gün süren Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi’nin son gününde ödül töreni düzenlendi. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığında düzenlenen ödül törenine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İVEK Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Necdet Ünüvar ve sağlık sektöründen çok sayıda davetli katıldı. Törende 3 gün süren kongre sonucunda katılımcılara ve destekçilere ödülleri takdim edildi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın girişte protokolle selamlaşırken ve ödüle layık görülenlere plaketlerini verirken, son günlerde gündemde olan korona virüsü nedeniyle tokalaşmaması ise dikkatleri çekti.
Cumhurbaşkanının çağrısına uydu ödül verirken tokalaşmadı
Ödüle hak kazananlara plaketlerini verirken tokalaşmayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “İlaç sektörüyle ve sağlık sektörüyle birlikte olmak ayrıcalığını gösteriyor. Cumhurbaşkanımızın dün uyarılarıyla başlayan durum bugün sağlık sektörüyle devam etti. Biz alışkın değiliz, Tokalaşmadan merhaba demeye de elveda demeye de alışkın değiliz. Bugünden başlayacağız” dedi.
“Stratejik alanlarda kendi üretim altyapımızı kurmamız ve ihracatçı konuma gelmememiz gerek”
Gelişmiş ülkeler bir süredir tasarım ve Ar-Ge faaliyetine odaklanıp üretimi neredeyse bütünüyle Çin gibi düşük maliyetli bölgelere kaydırdıklarını aktaran Oktay, “Yaşanan ticaret savaşları ve korona salgını gibi gelişmeler bu yaklaşımın yanlışlığını gözler önüne sermiş durumda. Ülkemizin tasarlayan geliştiren ve üreten konumda olması, katma değerli ürünlerin ihracatını yapacak şekilde kapsayıcı bir kalkınma stratejisiyle hareket etmesi kaçınılmazdır. Türkiye olarak stratejik alanlarda mutlaka kendi üretim altyapımızı kurmamız ve ihracatçı konuma gelmememiz gerektiğine inanıyoruz. Dışarıya mutlak bağımlı olduğumuz alanlarda, çıkar çatışmaları başladığında ne tür şantajlara maruz kaldığımızı geçmişte de bugünde tecrübe ettik etmeye devam ediyoruz. Asıl büyük kazanımlar yüksek teknolojiye dayalı üretim gerektiren bilişim sektörü, savunma sanayi, sağlık sektörü ve gıda sektörü gibi alanlardan elde edilmekte. Bu sektörlere yapacağımız yatırımlar sadece bizi bağımlılıktan kurtarmakla kalmayacak aynı zamanda ülkemizi küresel düzeyde söz sahibi bir ihracatçı konumuna getirecektir. Bunların hepsini de aynı anda yapabilecek birikime insan gücüne sahibiz. Bunun da en net göstergesi bu kongrenin ta kendisidir” diye konuştu.
“Yerli ve milli ilaç sektörünü mutlaka geliştirmemizin şart”
Biz fason üretimi teşvik etmek için değil ilacın geliştirmesinden patentine üretimine ve ihracatına kadar olan daha büyük bir hedefin peşindeyiz diyen Oktay, "Bu gayret içinde olan girişimlerin önüne ne mevzuatla ne bilimle ne de yerlilik millilik anlayışıyla bağdaşmayacak engeller çıkartarak hedefimize ulaşamayız. İlaç sektörünün dünyada sahip olduğu pazar alanının 1,2 trilyon doları bulduğunu ülkemizde de 7,2 milyar doları bulduğunu göz önüne aldığımızda bu engellerin ardındaki saikleri az çok tahmin ediyoruz. Önümüzdeki fotoğraf bize yerli ve milli ilaç sektörünü mutlaka geliştirmemizin şart olduğunu gösteriyor. Bu konuya da bir an önce çeki düzen vermemiz herkesin kendi işini yapmasını sağlamamız şarttır. İlaç konusunda yerlilik ve millilik konusunda atlan en küçük adımların büyük meblağlara karşılık geldiğinin farkındayız. Bu alandaki hedeflerimize engel çıkaran istisnasız herkesin savunma sanayisine karşı çıkanlarla aynı kategoride gördüğümüzü belirtmek istiyorum. Vatana ihanet derecesinde gördüğümüz engelleyici yaklaşımın hiçbir sebebi olamaz” dedi.
Sağlıkta yapay zeka çözümleri, gen tedavileri, kanser tedavileri gibi alanların süratle geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Oktay, "Tüm dünyayı adeta kasıp kavuran korona virüsü bu tür çalışmaların önemini ve her türlü tehdide hazır olmamız gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Ülkemizde halen kurulu olan 100 biyoteknoloji tesisinin arzu ettiğimiz seviyeye ulaşması ve ihracata başlaması için kamu özel işbirliğini de güçlendirmeliyiz. Ülkemiz bölgemizde yaşanan insani krizlere karşı da çetin bir mücadele vermektedir. Bölgemizde yaşanan insani krizin çözüme kavuşması ve sınırlarımızda istikrarın sağlanması için krizin yükünü tek başına karşıladığımız dönemlerden geçtik, halen de geçiyoruz. Suriye’de bugüne kadar hayatını kaybeden 1 milyondan fazla sivile İdlib’de bir o kadar eklenmesinin önüne geçmek için de Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tek başımıza mücadele ettik. Krizin en başından bu yana Türkiye asla acıdan, çatışmadan yada savaştan yana olmamıştır. Tek gayemiz hem kendimiz hem de Suriyeli kardeşlerimiz için güvenli huzurlu geleceğin tesisine katkı vermektir" şeklinde konuştu.
"Sağlıkta gelecek vizyonumuz, bizlere büyük bir sorumluluk yüklemektedir"
Çok sektörlü bir platform olan Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi’nin sadece bilgi paylaşımı değil ihtiyaç duyulan ruha katkı sağladığını dile getiren Bakan Koca, "Çalıştaylarımızın, toplantılarımızın, kongrelerimizin sadece bilgi paylaşımı mekanları değil, ihtiyacımız olan bu ruha can veren ortamlar olmasını diliyorum. Çok sektörlü bir platform oluşturan Biyoteknoloji kongresinin bu misyona fazlasıyla katkı sağlamakta olduğu inancındayım. Sağlıkta gelecek vizyonumuz, bizlere büyük bir sorumluluk yüklemektedir" diye konuştu.
“Biyoteknoloji alanında öncülüğü yakalayan ülkeler önemli ekonomik kazanımlar elde edecektir”
Biyoteknolojik ajanların sağlığın tanı koydurucu ve tedavi edici alanlarında kullanılmasının çok önemli bir kazanım olduğunu söyleyen Bakan Koca, “ Metabolik Hastalıklar, Kişiselleştirilmiş Tıp, İlaç Geliştirme, Aşı Geliştirme, alanlarında biyoteknoloji çalışmalarından beklentimiz çok yüksektir. Biyoteknolojik ajanların sağlığın koruyucu, tanı koydurucu ve tedavi edici alanlarında kullanılabilmesi çok geniş yelpazeye yayılan bir çalışma alanı açmaktadır. Bu alanda öncülüğü yakalayabilen ülkeler bilimsel avantajlarının yanında halk sağlığında merhale kaydedecek ve önemli ekonomik kazanımlar elde edecektir" dedi.
Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi’nin Türkiye’deki biyoteknoloji ekosisteminin kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve endüstri nezdinde sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışıldığı verimli bir platform işlevi görmekte olduğunu ifade eden Koca, "3’üncü gününü idrak ettiğimiz Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi, medikal ve farmasötik biyoteknoloji alanında söz sahibi olan farklı paydaşları bir araya getirmesi bakımından önemli bir farklılık ortaya koymuştur. Güncel bilgilerin aktarılması ve paylaşılmasına zemin hazırlayarak bu alandaki çalışmalara önemli destek sağlamaktadır. Türkiye’deki biyoteknoloji ekosisteminin kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve endüstri nezdinde sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışıldığı verimli bir platform işlevi görmektedir" dedi.