27 Mayıs Darbesinin Üzerinden 60 Yıl Geçtiği Halde, Vicdan Sahiplerinin İçini Kanatmaya Devam Ediyor.
27 Mayıs darbesinin üzerinden 60 yıl geçtiği halde, vicdan sahiplerinin içini kanatmaya devam ediyor.
Şehit Başbakan Adnan Menderes’in 17 Eylül 1961’deki idamından kısa bir süre önce çekilen fotoğrafta sırıttığı görülen subayın bu hali de bu konudaki örneklerden sadece biri
Bu fotoğraf yaklaşık 59 yıl önce çekildi
Fotoğrafta CHP’nin yıkıcı muhalefetinin de etkisiyle 27 Mayıs darbesini yapanlardan ikisi, Başbakan Adnan Menderes’in idamından hemen önce hücresinde görülüyor
Birkaç saat sonra idam edecekleri Başbakan Menderes’in yanında duran adamları tanıyalım
Solda sırıtarak Menderes’le konuşan teğmen Akay Şakman, Sağda “Buraların hâkimi benim” edalarında ayakta duran subay ise Teoman Koman
İşin en acı yanlarından biri 27 Mayıs Darbesinin müsebbipleri cezalandırılacakları yerde mükâfatlandırıldılar. Ordu içinde yükseldiler.
Yassıada komutanı Tarık Güryay’ın emir subayı Teoman Koman, orgeneral oldu, Jandarma Genel Komutanı oldu. Diğer emir subayı yani fotoğrafta sırıttığı görülen Akay Şakman da Korgeneral rütbesine kadar yükseldi. Ve bir dönem MGK Genel Sekreter yardımcılığı yaptı.
Bu arada 7 önce ölen Teoman Koman’ın nasıl vicdansız biri olduğunu Yıldıray Oğur, ölümünden sonraki yazısında bakın nasıl anlatıyor
“Teoman Koman, 3. Ordu Komutanı olduğu dönemde bir tatil günü, karargâhtaki camiyi denetlemeye gider. Yanına gelen görevlilerle aralarında şu konuşma geçer:
- Bu duvarlarda niye Arap harfleri var?
- Onlar ayet komutanım.
- Türkçesini yazdırın! Bu halıları kaldırıp hasır serin.
- Emredersiniz komutanım.
- İmam kim?
- Başçavuş İ.K. komutanım.
- Arkasında namaz kılan subay var mı?
- Var komutanım.
- E, olur mu? Büyük rütbeli biri küçük rütbelinin emriyle hareket eder mi? O zaman en rütbeli subay kıldırsın. Çavuşun emriyle subay inip kalkmasın.
- Emredersiniz komutanım.
Diyalog abartılı ya da değil ama Teoman Koman böyle bir adamdı. 27 Mayıs darbesi sonrası Yassıada Komutanı Albay Tarık Güryay’ın emir subayıydı. O dönem, Yassıada’da tutuklu bulunan Başbakan Adnan Menderes’e en fazla işkenceyi yapan ve hatta tokat atan subay olarak ünlendi.
Celal Bayar’ın avukatı Gültekin Başak bu olayı şöyle anlatır:
"Adnan Menderes’e bulunduğu odanın önünde rastladım. Çok kederli idi. Avukatlarını beklediği anlaşılıyordu. Bana sordu:
’Merak ediyorum Başak Bey, benim avukatlarım da geldiler mi?’
Cevap almasına vakit kalmadı, şiddetli bir tokat darbesi Adnan Bey’in yüzünde patladı. Yakadan tutulup oda içerisine sürüklenirken, ’Başkasıyla nasıl konuşabilirsin?’ sesi işitiliyordu."
Laedri’nin bir beyiti var, zalim biri öldüğünde sıkça hatırlanır:
Ne kendi etti rahat, ne âleme verdi huzur,
Yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehl-i kubûr.
Enstantaneden de anlaşılacağı üzere Merhum Başvekil Adnan Menderes, bu fotoğrafın çekilmesine razı değildi. Ancak gücü ellerine geçirince muhatabını aşağılamak için ellerinden geleni yapan bu cuntacılar, Merhum Başbakan’ı “Bu fotoğrafı ailene göndereceğiz” diyerek ikna etmişlerdi. Hoş ikna olmasa ne yapacak o dünyanın en kibar adamı Karşısındakiler yine bildiğini okumaktan geri durmayacak. Üstelik bu defa zor da kullanarak
Darbecilerin yaptığı bir terbiyesizlik örneğini daha anlatalım ki, bunların nasıl bir tıynette olduğunu hiçbir zaman unutmayalım
Adnan Menderes’i aşağılamak için ellerinden geleni yapan darbeciler, idamdan sadece 4,5 saat önce sağlık muayenesi bahanesiyle prostat muayenesi yapmışlardı. Merhum Başbakan, “utanıyorum efendim” demesine rağmen cuntacıların emriyle bu işten vazgeçilmemişti.