Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği tarafından düzenlenen “15. Ulusal Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi Kongresi”, Antalya Titanic Lara Otel’de devam ediyor. Kongrede 125 oturum başkanı ve konuşmacı görev alıyor. 400 katılımcının takip ettiği kongre kapsamında, alanında uzman hocalar basın mensupları ile bir araya geldi. Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği adına açıklama yapan Kongre Başkanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas, kongre kapsamında 3 kurs, 1 konsey toplantısı, 13 panel, 2 konferans, 2 uydu sempozyumu, 3 karşıt görüşler oturumu, 13 sözel sunum olmak üzere 37 oturum gerçekleştirileceğini söyledi.
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, kalp hastası çocuklarda morarma görüldüğünü ifade ederek, ailelerin buna itiraz ettiğini söyledi. Her kalp rahatsızlığı olan çocuklarda morarmanın gerçekleşmediğini aktaran Ömeroğlu, “Kalp yetersizliğinin en önemi bulgusu bebeğin çabuk yorulmasıdır. Çocuğun ani terlemesi oluyor. Bir süre sonra bunların muayene amaçla götürülürse tanısı konulabilir. Bir kısmında göğüs ağrısı ve çarpıntı olabiliyor. Ritim bozukluğu olan çocukta bayılma görülebiliyor. Bunun sonucunda ani ölümler olabiliyor” diye konuştu.
Türkiye’de yılda 60 bin çocuğun yoğun bakıma ihtiyacı olduğu tahmin edildiğini belirten Ömeroğlu, “Ne yazık ki mevcut Çocuk Yoğun Bakım yatakları bu ihtiyacın sadece yüzde 20’sini karşılamaktadır. Birçok merkezde çocuk servisi içinde veya tek bir odadan ibaret ünitelerde yetersiz teçhizat ve elemanlarca yoğun bakım hizmeti verilmektedir. Bazı merkezlerde ise erişkin yoğun bakımlarda çocuğu iyi tanımayan erişkin yoğun bakımcılar bu işten sorumlu tutulmaktadır” dedi.
Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu: “Kalp yetersizliği olan bebeklerin terlemeleri diğer terleme nedenlerinden farklı olarak alından ve soğuk soğuk şekilde olabilir. Vitamin eksikliğinden olan terleme enseden olur. Kalp yetersizliği olan bebekler daha çok efor sar ederken alından soğuk terlerler. Bu çocuklarda akciğere fazla kan gittiği için gördüğümüz bir başka sorun da sık akciğer enfeksiyonları olmasıdır” diye konuştu.
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Bilimsel Sekreteri Prof. Dr. Osman Başpınar ise son yıllarda doğumsal kalp hastalıklarının tedavisinde girişimsel yöntemler giderek artan oranlarda kullanıldığını söyledi. Kalp rahatsızlıkları konusunda toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğine değinen Başpınar, “Çocukta kalp hastalığı olur mu diyorlar. Aniden ölen çocuklar var. Bunlar çok büyük infial oluşturuyor Çocukta kalp olmadığı düşünülüyor. Oysa bunların tedavisi mümkündür. Çocuk kalp hastalıkları aslında tedavi edilebilir hastalıktır. Çabuk yorulan hastaların bu açından değerlendirilmesi gerekir. Hastanın göğüs kafesi açılmadan, hastanede sadece 1 gün kalarak yapılabilen bu tedaviler, ne yazık ki SGK fiyat politikaları nedeniyle ciddi problemlere yol açmakta ve bazı durumlarda hastanın aleyhine olmakla beraber cerrahi yöntemler tercih edilmek zorunda kalınmaktadır” diye konuştu.
Türk Pediatrik Kadiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Başkanı Pof. Dr. Nazan Özbarlas da Türkiye'de her yıl 12 bin bebeğin doğuştan kalp hastası olarak dünyaya geldiğini aktardı. Bu hastaların yaklaşık yüzde 40'ına hayatlarının bir döneminde tedavi kapsamında anjiyo ya da ameliyat yapılması gerektiğini ifade eden Özbarlas, “Kendinizi azıcık halsiz hissettiğiniz de çok ciddi tehlike altında kalabiliyorsunuz. Dikkat eksiliği konusunda kullanılan ilaçlar sınavlarda çok fazla kullanılıyor. Bunlar kalp ritmini bozulmasına neden oluyor. Aileler bu ilaçlara yöneliyor, bu ilaçlar doktor kontrolünde kontrollü bir şekilde kullanılması gerekiyor” diye konuştu.
En yaygın görülen kalp hastalığı kalpteki delikler olduğunu açıklayan Özbarlas, “Kalbinde küçük bir delikle doğan bebeklerin bir kısmında delik kendiliğinden 2-3 yaşına kadar kapanabilir, kapanmasa bile tedavi gerekmeden normal yaşantılarını sürdürebilirler. Kalbinde orta ya da geniş büyüklükte delik olanlar, hızlı nefes alır, yemek yerken ya da uyurken terler, sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirirler. Muayenede, kalpte üfürüm denilen ses duyulur. Erken teşhis edilmez ve tedavi olmazsa, kalp yetersizliği, pulmoner hipertansiyon, büyüme ve genişleme geriliği, sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları görülür” dedi.
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas sınavlarda dikkat eksikliği konusunda kullanılan ilaçların kalp rahatsızlığına neden olduğunu belirterek, “Bunlar kalp ritmini bozulmasına neden oluyor. Aileler bu ilaçlara yöneliyor, bu ilaçlar doktor kontrolünde kontrollü bir şekilde kullanılması gerekiyor. Kalpteki her delik anjiyo ile halledilebilen bir şey değildir” diye konuştu.
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ceyran Türkiye’de çocuk kalp cerrahisi alanında giderek artan bir talep olduğunu belirterek , “Yıllık gereksinimi olan hastalara tam anlamı ile cevap verildiği söylenemez. Ülkemiz yurt dışından da gelen çocukları da muayene ediyor. Bu konuda bakanlık da dahil olmak üzere çalışmalar devam ediyor. Umuyorum bu ihtiyaç karşılanacaktır” dedi.
Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ergün Çil ise, kalp rahatsızlığının tedavisinde ödenen fiyatların çok yüksek olduğunu belirterek zaman zaman hastalar ile karşı karşıya kaldıklarını aktardı. Tedavi konusunda özellikle üniversite hastanelerinde sorunlar daha fazla olduğuna dikkat çeken Çil, “Kalp krizi konusunda hastalarımızın birçoğuna tanı koyabiliyoruz. Gizli kalp diye bir şey yok. Tespit edilememiş bir kalp vardır. İnsanların 50-60 yaşına kadar fark edemediği kalp hastaları var” diye konuştu.
Kaynak: IHA
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...