İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisinin 2015 yılı Eylül ayı toplantılarında Bağcılar Belediyesi ve İBB Meclisinin CHP’li Üyesi Ümit Yurdakul İBB Meclis kürsüsünde gerçekleştirdiği gündem dışı konuşma metni;
İnsan topluluğunun başına gelebilecek en büyük felaket başa çıkamayacağı bir felakettir. İşgale uğramak, iç savaş, göç gibi çağın hastalıkları yanında, küresel ısınma da insanın kendi felaketini hazırladığı önemli bir olgu olarak karşımızda durmaktadır. Sanayileşme ve doğal kaynakların kullanımıyla birlikte insanoğlu tarafından yapılan hatalar, dünyaya doğal felaketlerden daha büyük zararlar vermiştir. İnsanların eliyle ortaya çıkan felaketler suni bir takım koşullar oluşturduğundan doğa kendi kendini yenileyememekte ve tepki olarak ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma gibi felaketlerle karşımıza çıkmaktadır.
İmparatorluklara başkentlik yapmış tarihi ve kültürel değerleri ile dünya mirası bir şehirde yaşıyoruz. Yerel parlamentomuzda her ay bir araya gelerek belli kararlar alıyoruz. Şehri yaşatma ve doğru yönetme noktasındaki çabamızın ne kadar eksik olduğunu görmek beni üzüyor doğrusu. Konuştuğumuz dosyaların yüzde sekseninin imar dosyaları olması ve bununda büyük bir kısmının yapılaşma ile ilgili olması ve gittikçe artan yapı stokları karşısında sanki bu şehrin, çevre, sağlık, kültür, sanat, turizm, afet sorunu yokmuş gibi davranmanın başımıza kuma gömmekten farkı yok.
Değerli arkadaşlar; dünyayı ciddiye alanlar bu ara kafa kafaya vermişler ne olacak bu dünyanın hali diye tartışıyorlar. Birkaç ay önce bu kürsüde küresel iklim değişikliklerini bir kez daha gündeme getirmiştim. Getirmeye de devam edeceğim. Küresel iklim değişikliklerinin izlerini bizde ülkemizde görüyoruz artık. Aşırı sıcaklıklar, aşırı yağışlar artık sık karşılaşacağımız ve mücadele edeceğimiz önemli sorunlar olarak yeni gündemimiz olacak bu mecliste. Her yağışta sadece Üsküdar değil onun gibi alt yapısını tamamlayamamış ilçeler de bu kaderi taşıyacak.
20. Yüzyılın başından beri dünyada ortalama sıcaklık değerleri 1 derece artmış ve eğer 1 derece daha artarsa felaketlerin ne olabileceğini herkes konuşurken biz bu tartışmanın neresindeyiz. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsüne yaptırdığı bir senaryo çalışmasında 2070 yılına kadar sıcaklıkların ortalama 6 derece artacağı söylenmekte. Eğer biz 2070 yılını nasılsa göremeyeceğiz diyorsanız dışarıda kahvenizi içebilirsiniz ama torunlarınızın geleceğini düşünüyorsanız lütfen kulak verin.
Geçtiğimiz günlerde Obama, Alaska’da kuzey kutbunda “Exit Buzullarının” nasıl eridiğini gözleri ile gördü. BP’nin Meksika körfezini kirleten petrol sızıntısının zararları hala bitmemişken, ayrıca Dünyayı kirleten 100 firmanın büyük bir kısmı Amerika’da olduğu için günah çıkarmayı da ihmal etmedi ve 15 yıl içinde karbon salınımını üçte bir oranını da azaltacağı sözünü verdi. Küresel atmosfer sıcaklığının 2 derece daha artmaması için Paris’te bir dünya ülke toplanırken Türkiye’nin hazırlanan KYOTO protokolüne sadece imza verip kulağının üzerine yatması kabul edilemez.
Biz ne yapıyoruz peki? İstanbul’da kuzey ormanlarında ağaç kıyımı yapıyoruz. Araç yoğunluğunu artırarak eksoz gazını havaya salıyoruz. Denizimizi kirletiyoruz. Boğaziçi’nin iki yakasına 5 bin tekne için Kuruçeşme, Bebek, İstinye, Tarabya, Çengelköy, Anadoluhisarı, Paşabahçe, Beykoz, koylarına 11 marina inşa ediyoruz. Boğazdan yılda 50 bin gemi geçiyor. 10 bini tehlikeli kargo taşırken boğaz trafiğinin artmasını düşünmeden, denize yayılan kimyasallar, sintineler, tekne boyalarını düşünmeden denizimizi kirletiyoruz. Kurbağalıdere’yi temizlerken Adaları kirletiyoruz.
Denizleri dolduruyoruz. Üstelik önümüzdeki yıllarda deniz suyunun yükseleceğini bile bile, bir deprem olayı yaşayacağımızı bile bile Yenikapı da, Maltepe’de İstanbul’u 2 km kare daha doldurup büyütüyoruz. Hızımızı alamıyoruz şimdi Boğaziçi yasasına, kıyı kanununa aykırı olmasına rağmen Çubuklu, Kanlıca sahil yolunu genişletiyoruz. Mezarlıklardan sonra tek yeşil alan olarak kalan askeri arazileri imara, yapılaşmaya açıyoruz.Mera kanunu u değiştirerek meraları imara açıyoruz.
Nereye kadar arkadaşlar, son 50 yılın en kurak yılı, İstanbul’da daha sık görünmeye başlayan hortumlar, gündelik yaşamın parçası haline gelen ani yağışlar ve seller, sıcaklıkların mevsim normallerinin üstünde seyretmesi... Ve maalesef bütün bu değişimlerin daha başlangıcındayız. Temmuz ayı son 4 bin yılın en sıcak ayı diye tarihe geçti. Daha şiddetlileri gelecek. Küresel iklim değişikliği çağımızın en önemli hastalığı oldu. Bir şeyler yapmalıyız. Bu mecliste vereceğimiz kararlarda bunu göz önüne almalıyız.
Sayın başkanım bu meclisi rutin yapılan işlerin yanında Küresel iklim değişikliği ile ilgili bir genel görüşmeye çağırıyorum. Henüz vakit varken torunlarımızın bize emaneti olan bu şehre borcumuzu ödemeliyiz. Saygılar sunuyorum. Ümüt Yurdakul (İBB Meclis Üyesi)