Emekliler musluk suyuna mahkûm oldular!

İbb Meclis 30 Kasım 2015 22:09
Videoyu Aç Emekliler musluk suyuna mahkûm oldular!
A
a

CHP’li Servet Baylan: Emekliyi o kadar çok ekonomik çaresizliğin içine ittiniz ki parasızlıktan içilemeyen musluk suyuna mahkûm oldular!

CHP’li Servet Baylan’ın İBB Meclis kürsüsünde Meclis Üyelerine hitaben gerçekleştirdiği konuşması metni şöyle; 
Sayın Başkan, Değerli Meclis Üyeleri, Kıymetli Misafirler, İSKİ STRATEJİK PLAN, PERFORMANS ve BÜTCE TASARISI Hakkında Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına söz almış bulunuyorum. Meclisimizi saygı ile selamlıyorum. İstanbul gibi bir metropol şehre gece gündüz durmaksızın hizmet eden, sağlıklarından, zamanlarından ödün vererek samimi ve dürüstçe çalışan tüm emekçi İSKİ personeline verdikleri bu özverili hizmetlerden dolayı öncelikle çok teşekkür ederim. Su, tüm canlılar için yaşam kaynağıdır. Su meselesi dünya ekonomisinde sosyal ve politik bir konudur. Yaşadığımız yüzyılın en önemli kaynağıdır, öyle ki; petrolden çok daha değerli ve önemli hale geleceği bugün bütün bilim adamları kabullenmiş olup gelecek yıllarda su savaşlarının çıkacağını belirtmektedirler. İstanbul’u yöneten kadrolarında bir insan hakkı olan suya, bir ürün, bir mal olarak bakmadıklarını temenni ediyorum. Bizlerin eleştirileri her zaman yapıcı ve yol gösterici amacı içermektedir. Bunları böyle algılamanızı diliyoruz. İSKİ’nin, üç ana temel görevi vardır. Birincisi içme suyu temin etmek, ikincisi kullanılmış yani atık suları toplamak, arıtmak ve uzaklaştırmak, üçüncüsü ise içme suyu havzalarını korumaktır, İSTANBUL’da günde 2,5 milyon m3 su tüketiliyor. Baktığımız zaman faturalanan suda % 24 kaçak oranı var. Bu oran mücadele edilmesi gerekli çok ciddi bir orandır.
Kişi başı su arzına baktığımız zaman özellikle günlük bazda bu 165-170 litre, bu rakamlar etrafında su tüketimine bakarsak da 134 litre civarında. Ama kişisel ihtiyaçların sağlıklı bir şekilde karşılanabilmesi için bunun 200, 250 litre civarlarda olması gerekmektedir. Aslında bugün İstanbul’da sağlıklı bir su tüketimi açısından bu standartların altında olduğumuzu kabul etmemiz lazım. İçile bilir kaliteli içme suyu temini 1980 yıların başlarında itibaren İstanbul’un çok hızlı göç alması ve çarpık yapılaşma ile birlikte tüm su havzalarının yapılaşmaya açılması yer üstü su kaynağı bulmada sıkıntı yaratmıştır . Geçmiş yıllarda kurak geçen yaz mevsimlerinde İstanbul halkı bu su sıkıntısını çok fazlası ile yaşadı. Buna çözüm olarak komşu illerin yer üstü su kaynaklarını toplayarak boru hatlar ile barajlara taşıyıp İstanbul’un su sorunu çözülmeye çalışılıyor. Fakat; biliyoruz ki her geçen gün katlanarak çoğalan İstanbul nüfusuna bu bölge suları da yetmeyecek çünkü bilim adamları 2030 nüfus beklentisi 20 milyon, 2040- 23.6 milyon yani 2040’a geldiğimiz zaman günlük su ihtiyacı 4.7 milyon m3’e çıkacak, bugünkünün neredeyse iki katı.
Peki bunları önlemek için alınması gereken tedbirlerin başında birincisi mutlaka kontrol edile bilir bir nüfus planlamasıdır. İkincisi, Su tasarrufunun  etkin ve sürekliliği olan çocuk yaşlardan başlayarak özendirmeye yönelik Politikaların oluşturulması ve kayıp kaçak suyun önlenmesidir. Kayıp kaçak su oranı %24. dir yani tüketilen suyun 4 de biri kayıp ve kaçaktır. Bu oran gelişmiş ülkelerde %10 civarındadır bu durumun mutlaka kontrol altına alınması gerekmektedir. Üçüncüsü ise yeni su kaynaklarının bulunmasıdır. Sakarya havzasından alınan su konusunda ciddi endişeler ve kaygılar vardır. Çünkü bu bölge sanayi ve tarım bölgesidir. Kontrol ve denetim eksikliğinden sebeple bu bölgedeki fabrika atıkları ve bilinçsiz ilaçlamalar yer üstü ve yer altı suları kirletmektedir. Bu bölgeden alınan kullanıla bilir su konusunda kamuoyununu doyurucu bilgilendirme yapılmalıdır. İstanbul’un su sorunu şimdilik çözülmüş gibi görünse de nüfus artışına paralel olarak bu ilerinde nüfusu artacaktır. Küresel ısınma mevsimsel değişikliklerin etkisi ile azalan kaynaklar ileriki zamanlarda o ilerde  su sıkıntısı başlayacaktır. O nedenle, bu çözümler geçici çözümlerdir. Bu gidişle Türkiye nüfusunun yarısını İstanbul’da yaşıyor hale getireceğiz insanlarınızı Anadolu dan  İstanbul’a göç ettirdiğimiz gibi suyuda göç ettirmek zorunda kalacağız.
 
Sayın Başkan değerli Meclis üyeleri, gelelim musluktan akan su konusuna; 
Musluk suyunun içilebilir kalitede olduğu iddia ediliyor. Siz Sayın Meclis Üyelerimize soruyorum Arkadaşlar aramızda Musluk suyunu içen var mı? Demek ki yok. Şimdi size Stratejik Plan sayfa 82 Musluk suyu içme oranı%16.54, EĞİTİM DURUMUNA GÖRE İlkokul Mezunu%24.14 Yüksek lisans mezunu % 8.26 ortalaması %15.71buradada görüldüğü üzere bilinç ve ekonomik gelir oranlara yansımıştır. Yaşa göre Musluk suyu içme oranı;25 yaş ve altı,%12.83,- 66 yaş ve üzeri %25.26 ortalaması %17.87 vahim olanı ne biliyor musunuz? Emeklilerin oranı. Emekliyi o kadar ekonomik çaresizliğe içine bırakmışız ki parasızlıktan musluk suyuna mahkûm etmişiz bu durumu değerlendirmeyi sizlerin vicdanlarına havale ediyorum.
 
Maalesef İSKİ ticari bir anlayış ile yönetilmektedir ve bu anlayışın sonucu da kar etme mantığı ile planlamalar yapılıyor. İstanbul’da su Avrupa’nın bir çok kentine göre çok daha pahalıdır. Bu konuda Fransa’nın İtalya’nın Almanya’nın İstanbul ile denk olan şehirler içerisinde İstanbul birinci sıradadır. Az su kullanandan düşük ücret alma uygulamasından vazgeçilmelidir. Çünkü bu az suyun kullanılmasından düşük ücret alınma uygulamasından 0 ile 10 m3 arasında sınırlaması sonucu dar gelirli yurttaş suyu kullanamamakta çok parası olanlar dar gelirli yurttaşın kullanamadığı suyuda kullanmaktadır. O neden ile bu aralık mutlaka büyütülmelidir. En azından bu oran 0ile 25 m3 seviyesine çıkarılmalıdır. İSKİ’nin yatırımlarının tamamına yakını mutlaka devlet tarafından desteklenmelidir. Böyle olduğu zaman yurttaştan alınan ücret o oranda düşecek ve ucuz su temini mümkün olacaktır.
 
Gelelim Dere ıslah çalışmalarınaÇok geç kalınmasına rağmen birçok yerde dere ıslah çalışmaları yapılmaktadır (Çok geç diyorum) çünkü bu şehri 21 yıldır siz yönetiyorsunuz 11 yıldır dere ıslah çalışma yetkisi İSKİ’ DE bu ve buna benzer doğru işleri takdir etmekten de asla imtina etmeyiz. Fakat, daha önceki dere taşkınlarından ders alınmamışçasına bir taraftan da dere mutlak koruma alanlarını İmara açılıyor. Örneğin Paşaköy dere kolları koruma bandı sağlı sollu 100 m iken bu gün bu alanları CHP meclis grubunun red oyu vermesine rağmen 10 metreye düşürüldü. Şimdiden sizleri uyarmayı bir görev kabul ediyorum. Önümüzdeki yıllarda buralarda oluşa bilecek sel baskınlarının tüm sorumlusu bu alanları imara açanlardır.  Ayrıca da buralarda birçok yurttaşımız mağdur edildi. Şöyle ki; ilk mülk sahiplerine dere koruma bandını 100 metreye çıkartarak insanlar yerlerini yok pahasına satmak zorunda bırakıldı. Bu yerleri alan şimdiki mülk sahiplerinede dere mutlak koruma bandını 10 metreye düşürerek ciddi bir kazanç imkânı sağlandı. Bu da ayrı bir haksızlıktır ve Adaletsizliktir.
 
Su havzalarının korunması meselesinde nüfus artışı sürdükçe, yoğun yapılaşma devam ettikçe, her bulduğunuz yeşil alanı imara açma alışkanlığı devam ettikçe kusura bakmayın su havzaları korunamaz. Bakın yapılaşma nedeniyle su havzaları kaybediyoruz. Küçükçekmece’yi kaybettik artık yok. Eskiden bir su havzasıydı. Büyükçekmece’yi kaybediyoruz, Elmalı’yı kaybediyoruz. Çünkü İBB’nin meclisinde görüşülen tek bir konu var o da İMAR ve İMAR rantı. Bizler ne zaman ders alacağız daha dün gibi, Ayamama deresi faciası  2009 yılında yoğun yağış sonucu taşan Ayamama Deresi çevresindeki tüm semtler sular altında kalmış; onlarca kişi sel sularına kapılarak yaşamını yitirmişti... İSKİ’nin mutlak koruma alanlarındaki kamulaştırılmasıyla elimizde ne kadar yeşil alan kaldıysa artık onlarla yetineceğiz.
 
Değerli Meclis Üyeleri: Dere ıslah çalışmalarının önemi kadar alt yapı çalışmalarda çok önemlidir. İstanbul artık güzelliğinden ve keyifli bir kent yapısından her geçen gün hızla uzaklaşmaktadır, çünkü hiç göç almasa bile hızlı nüfus artışı bu kentde yaşanmaz hale gelmesine yeterli bir sebeptir. Hal böyle olunca yetersiz alt yapı sayesinde her yağmur yağdığında kentin önemli bir bölümü, alt geçitler, dalma batma köprüleri, her biri küçük bir göl gölet ve hatta bazı yerleri deniz ile bütünleşerek sular altında kalıyor. Bir başka konu ise, kente karşı işlenen suç oranlarını düşürmek hatta tamamamen kökten temizlemek için hepimizin gayret sarf etmesi gerekmektedir. Öyleki; ısmarlama ben yaptım alın siz de uygulayın anlayışına bu kenti yönetenler bu kente olan sorumluluklarından dolayı karşı çıkmalılar. Tüm sorunlar katılımcı, çoğulcu, şeffaf, bir anlayış ile çözülmeli. Eğer bu anlayışınız yok ise işte o zaman İstanbul trafiği gibi içinden çıkılmaz hale alır sorunlarınız. Dere ıslah çalışmalarında iş güvenliği ve işci sağlığı konusunda yeterli önlemlerin olmamasından sebeple ölümlü iş kaza oranları çok yüksektir, hatta benim ilçemdeki çalışmaları görüp dere ıslah çalışmaları tehlike saçıyor diye Temmuz 2014 önerge vermemin üzerinden 3 ay geçmeden, ilçe sınırları içerisinde kanal kazı çalışması sırasında bir yurttaşımız tedbirsizlik nedeni ile  hayatını kaybetti.
 
Özellikle belirtmek isterim ki; tüm İstanbul genelindeki çalışmalarda çok fazlası ile başıboşluk vurdumduymazlık ve en önemlisi kontrol zafiyeti had safhadadır. Bu konuda İSKİ yöneticilerini tedbir almaya denetimleri sıklaştırmaya ve cezai işlemleri firma ve şahıs kayırmadan uygulama yapmaları konusunda bu kürsüden bir kez daha uyarıda bulunuyorum. Yine bu çalışmalarda uygun dolgu malzemelerinin kullanılmamasından sıkıştırmanın yeterince yapılmamasından dolayı asfaltlamadan hemen sonra yollarda çökmeler meydana gelmekte olup, hem sürekli asfalt yama işleri ile çok ciddi kamu harcamasına, asfaltlama sırasında yolların kapanmasından dolayı trafik yoğunluğuna ve ayrıca su göllenmelerinden kazalara sebep olan durumlar da tespitlerimiz arasındadır. Tüm alt yapı çalışmalarında gördüğüm ihmaller iş güvenliğinin hiçe sayılması gerekli güvenlik ve yol emniyetlerinin alınmaması yapılan olumlu tüm çalışmaları gölgelemektedir. Çünkü bu eksikliklerden dolayı can kaybı hiçbir şeyden önemli ve kıymetli değildir. Ve ayrıca her 3- 4 ayda bir yolun asfaltının sökülüp yapılmasının kabullenir bir tarafı yoktur.
 
Sayın Meclis Üyeleri: Belediye Başkanımız Sayın Kadir TOPPAŞ 2016 yılı bütçe konuşmasında belirttiği İSKİ’nin kendi enerjisini kendi üretmesi, deniz suyundan içme suyu elde etme ve ileri biyolojik arıtma gibi projeleri CHP olarak her zaman destekleyeceğimizi belirtmek isterim. Yine bir hatırlatmada bulunmak istiyorum, CHP Grupbaşkanvekilimiz Sayın Ertuğrul Gülsever 15.04.2014 yılında bu kürsüde yaptığı konuşmada tutanaklardan ayen okuyorum: “Maalessef Türkiye’de yeni su kaynakları yaratmada ihmal edilmiştir. Bunun yoluda Deniz suyundan içme suyu üretmektir.” Demiştir ve önermiştir, şimdi görülüyor ki önerimiz 1 yıl sonra İSKİ tarafından proje haline getirilmiştir, bu memnuniyet vericidir.
 
Biyolojik arıtma konusunda çok geç kalınmış olmakla beraber, son çalışmalar umut vermektedir. Çünkü çok hızlı sanayileşen ve nüfus artışı yaşayan bu şehrin denizlerinin kirlenmemesi için atık su arıtma konusu hayati önem taşımaktadır. Sözlerime son verirken umarım bu kürsüden bir daha Kurbağlı Dere Islah konusunu  konuşmamak temennisi ile dile getirmeye çalıştığımız bütün bu eleştiriler, İSKİ yönetimini olumlu yönde harekete geçirmek ve çalışmalarına yardımcı olmaya yöneliktir. Planlamasında katılımcı olmadığımız,yeterince sorun çözücü olacağına inanmadığımız bu raporlara CUMHURİYET HALK PARTİSİ Grubu olarak ret oyu vereceğimizi ifade ediyor, saygılar sunuyorum.
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

anket ANKET

alinti yazarlar ALINTI YAZARLAR
hava durumu HAVA DURUMU
e-gazete E-GAZETE
sayfalar SAYFALAR
arşiv HABER ARŞİVİ
linkler LİNKLER
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat