İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisinin 127 Üyeli CHP İBB Meclis Grubunun Sağlık Komisyonu’nun
CHP’li Üyeleri Dr. Yavuz İren, Avedis Kevork Hilkat, Dilek Koçak ve İsmail Söylemez, İstanbul’da yüzme mevsiminin geldiği bu günlerde vatandaşlarımızı çok yakında ilgilendiren önemli bir çalışma yaptı ve raporlayarak İBB Meclisine sundu.
Yerinde incelemeler ve gözlemler gerçekleştirerek plajlarda alınan suları analiz ettiren ve çalışmayı raporlayarak Meclis toplantısında sözlü okuyan Esenyurt Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Dr. Yavuz İren
plajlarda fiziksel ve kimyasal gözlem ve analizler yaptırarak yüzülecek ve yüzülmeyecek yerleri tespit ettirdi. CHP’li Dr. Yavuz İren, İstanbul genelinde en kirli plaj olarak; ADALAR Heybeliada Sadıkbey plaj önü, BEYKOZ Riva, BÜYÜKÇEKMECE Halk plajı ve BAKIRKÖY Yeşilköy Ciroz Kumsalı alanlarının tespit edildiğini raporladı.
CHP’li Yavuz İren’nin Meclis toplantısında da açıkladığı rapor:
DENİZ KİRLİLİĞİ RAPORU
15 Mayıs -15 Eylül deniz mevsimi olarak kabul edildiği için bizler CHP Meclis Grubu Sağlık komisyonu olarak halkımızın yüzme mevsiminde denize girerken tereddütsüzce denize girip-giremiyecekleri konusunda bilgilendirmek amaçlı böylesi bir çalışmaya karar verdik.
Yüzme suları ve yüzme alanlarıyla alakalı yaptığımız çalışma sonucunda aşağıdaki sonuçları elde etmiş bulunuyoruz. Denizlerimiz fiziksel ve Kimyasal kirli olmasına karşın bir–iki istisna dışında bakteriyolojik olarak temiz. Özellikle deniz sularımızın değerlendirilmesi üç temel veri üzerinden değerlendirilir.
1- Fiziksel özellikler
2- Kimyasal özellikler
3- Bakteriyolojik özellikler
Fiziksel ve kimyasal özellikleri çevre kirliliği anlamında önem arz ederken; bakteriyolojik özellikleri insan sağlığı anlamında yani YÜZME İÇİN önem arz etmektedir.
Marmara Denizi bir iç deniz olması, İstanbul gibi mega bir metropolün yanı başında olması, devasa endüstriyel tesislerin kıyısında olması kirlenme riskiyle iç içe yaşamaktadır. Diğer yandan Çanakkale ve İstanbul boğazı gibi uluslar arası taşımacılığın yoğun yapıldığı bir su yolu olması da ayrı bir risk faktörüdür.
DENİZ KİRLİLİĞİNDE ÖNE ÇIKAN FAKTÖRLER:
1-Kıyılarda kurulan tesisler:
a- endüstriyel tesis atıkları
b- evsel ve hizmete yönelik tesislerin atık suları
2-Tanker taşımacılığı ve petrol ve kimyasalları boru hatlarında kazalar sonucu oluşabilecek sızıntılar
3-Termik ve Nükleer santrallerin soğutma suyu olarak deniz suyu kullanımı ve bu suların deşarjı esnasında denize olabilecek sızıntılar
4-Asit yağmurları
5-Biyolojik birikime yol açan ağır metallerin (cıva, kadmiyum, kurşun ve bunlar gibi) türden-türe besin zinciriyle geçmesi gibi etkenler
6-Tarımsal faaliyetlerde kullanılan yapay gübreler ve pestisit dediğimiz zirai mücadele ilaçları nehirler ve yağmur sularıyla denizlerimize taşınarak denizlerimizin kirlenmesine yol açmaktadır.
Diğer yandan iyi birer kirletici toplayıcıları olan Midyelerin bilinçsizce toplanması da ayrı bir sıkıntıdır.
Ve yine Özellikle fazla miktarda gıda artıklarının denizlere dökülmesi ve taşınması da “FİTOPLAKTON” dediğimiz bir tür yosunların artması ve deniz yüzeyinin renk değişmesine ve kokuşmaların olmasına hatta deniz suyundaki çözülmüş OKSİJEN oranının azalmasına yolaçıp balıkların ve deniz canlılarının ölmesine yola açabilir.
Yaptığımız çalışmalarda denizin kimyasal özelliklerinden çok Bakteriyolojik yanını önemsedik çünkü yüzme amaçlı kullanılacak plajlarımızda sağlığı tehdit edici unsurları aradık.
ÇALIŞMAMIZIN SONUÇLARI:
1-Fiziksel olarak hemen bütün plajlarımız yeterince bakımlı olmadığını gördük, hatta bazı denize girilen alanlarda kırık dökük lavabolar olduğu, soyunma-giyinme odalarının harap olduğu hatta bir kısmında denizden ayrılırken duş alacak yerlerde duş malzemelerinin olmadığını fark ettik.
a-Deniz kıyılarının yeterince temizlenmediğini, yosunlarla kaplı olduğunu ve yine dalgaların taşıdığı çöp artıklarının olduğu gözlendi
b-Bir kısım plajlarda ise düzenleme çalışmalarının yeni başladığı görülmüştür.
c-Birçok kumsalda atıksu rogarı olduğu tespit edildi, ilkbaharda denizin getirdiği kum ve diğer kirlilik yapıcı maddelerle tıkanıp taştığı gözlendi.
d-Hemen hiçbir kumsalda lavabo ve duş tertibatı görülmedi. Plaj olarak işletilen yerlerde kabinler var içinde malzeme ve lavabolar kırık dökük.
2- Kimyasal bir çalışma yapılmadı ancak bazı bölgelerde deniz yüzeyinde fitoplaktonların olması,deniz yüzeyinin renginin değişmiş olması Kimyasal olarak bozulduğunu hatta sudaki çözülmüş oksijen oranının azaldığının ifadesidir.
3-Bakteryolojik olarak bir-iki istisna hemen hepsi çok iyi olduğunu tespit ettik.
SONUÇ : Denizlerimiz fiziksel ve kimyasal olarak kirli. Yüzme sezonu başlamadan önce mutlaka temizlik yapılmalı ve düzenlemeli. Denizi kirleten nedenler ortadan kaldırılmayıp kirlenme böyle devam ederse bir süre sonra Marmara denizinde canlı yaşayamaz hale gelecektir. İstanbul sahilleri; bakteriyolojik olarak bir-iki plajın dışında yüzme için uygundur.
Aşağıda bakteriyolojik değerlendirmelerde kullandığımız terimlerin tıbbi anlamları:
1-Total koliform bakteri : 100ml deniz suyunda 500-1000 koliform kabul edilebilir seviye 10.000 ve yukarısı kötü
2-Fekal koliform bakteri: 100-200 fekal koliform bakteri kabul edilebilir, 2000 ve üstü kötü
3-Fekal streptokok bakteri :100’ e kadar kabul edilebilir. 1000 ve üstü kötü yani su fazla oranda kirlenmiş demektir.