Meclis İstanbul Depremini Konuşacak

Deprem ve Doğal Afet Komisyonu üyesi olarak şahsım adına söz aldım.
1- İstanbul 1650 yılda 17 büyük deprem görmüş bunlardan en bilineni 17 Ağustos 1999 Depremi 
2- 17 Ağustos Depremi sonuçlarını bir daha hatırlarsak Resmi kayıtlara göre 18.373 Hayatını kaybeden, bunların (901 İstanbul’da) 50 bin yaralı yüz binin üzerinde ağır ve hasarlı bina.
Bu gerçekten hareketle “Bir musibet bin nasihatten evladır” Sözünü hatırlarsak İstanbul’u yönetenler hala bu musibetlerden ders almamışlar.
Şimdi söyleyeceklerim bunun ispatı;
3- 7. Dönem de İBB meclisinde Deprem ile ilgili görüşülen dosya sayısı yıllara göre; 2014: 0 -2015- 7 dosya -2016 Eylül ayı itibari ile 9 dosya Toplam: 16
 
2014-15 ve 16 Mecliste görüşülen dosya sayısı Toplam:
Sanırım bu sayılar ön görülen İstanbul depremi ile ilgili İBB’nin çalışmaları hakkında bizlere ne kadar ilgili olduğunu gösteriyor.
  
KANDİLLİ RASATHANESİ VE DEPREM ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME VE DEĞERLENDİRME MERKEZ’inden aldığım verilerine göre;
4-  Marmara denizi ve çevresinde 01/Haziran/-15/Temmuz/2016 tarihleri arasında 1.5 aylık sürede 1ile 4.5 arasındaki deprem sayısı 44 her bir güne 1 deprem demektir. -2.5 yıldır buradayız biz meclis üyeleri deprem olursa nerde toplanacağımızı nerden kaçacağız ne yapacağımızı. Bilmiyoruz çünkü hiçbir bilgilendirme ve tatbikat yapılmadı.
 5- Çeşitli Resmi Kurum ve kuruluşlarının İBB yaptığı çalışmalar.
- 2002 de İstanbul Deprem Tehlikeli ve Risk etüdünü  - 2003 de Deprem Master Planını - 2011 de Sismik Bölge çalışmasını yaptırmış; Bu çalışma İstanbul’un jeolojik jeofizik jeoteknik bilgilerine dayanarak deprem tehlikesini, zemin hareketlerini, heyelan ve sıvılaşma durumunu ve Tusunami tehlikesini ayrıntıları ile bilgi sahibi olmalarını sağlamış. Bunu bildiği halde İBB, İstanbul’un kıyılarını kilometre Karelerce doldurmakta, zemin sorunu ve sel taşkın tehlikesi olan alanlar ile 17 Ağustos depreminden sonra acil tahliye ve barınma için ayrılan 493 toplanma ve çadır alanın 370 tanesi rant uğruna imara açıldığı da acı bir gerçek. Bunların bazıları ise Ali Samiyen Stadı yeri, Zincirlikuyu Zorlu AVM’nin- Karayolları Arazisi, Bakırköy’de Marmara ve İstanbul Form, Sayın  Cumhurbaşkanı’nın sahibine küstüğü Zeytinburnu 16- 9 Kulelerinin olduğu arazi Sancaktepe  Samandıra’da  Sinpaşa satılan 50 dönümlük Sahra hastanesi yeri, Zaman Gazetesinin yeri v.s…
- İmara açılma çalışması yapılan yerler ise Kadıköy’deki İl Tarım Müdürlüğü arazisi özelleştirildi. Taksim Gezi Parkı Topçu Kışlası yapılmak isteniyor, Levent’ deki İETT arazisi satılmak isteniyor.
- Birinci Derece Acil ulaşım yolları İSPARK otoparkı oldu.
6- 2000-2010 yılları arasındaki İstanbul ve çevresi için yapılan çalışmalardan elde edilen bulgular ve en riskli alanlar kentsel dönüşüm amaçları planlamalarda ve uygulamalarda ne yazık ki dikkat’e alınmamıştır.
- Bunlara bir ÖRNEK: Mayıs 2015 oturumunda 2003 yılında İmar planında fay hattı bulunan Pendik Güzel Yalı Mahallesi Akaryakıt istasyon yeri CHP grubunun ve CHP Pendik Meclis Üyesi arkadaşlarımızın detaylı açıklamaları ve itirazlarımıza rağmen Fay hattını imar planından çıkardınız ama 1 yıl sonra orada deprem oldu. Biz yine haklı çıktık.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle Japon hükümetine bağlı Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın hazırladığı 655 sayfalık rapor deprem gerçeğini tüm çıplaklığıyla bir kez daha ortaya koydu. Mikro-bölgeleme dahil, afet önleme, azaltma, temel planı çalışması adını taşıyan bu rapor tam iki yıllık bir çalışmanın ürünü.İstanbul genelinde mahalle bazında, binalar ve zemin etütleriyle ilgili yapılan bu çalışmalar beraberinde çarpıcı sonuçları da getirdi.
 
Bu çalışmada; Benimde ilçem olan Sancatepe Fatih Mahallesinde bir alan eski taş ocağı olduğu ve dolgu yapılarak yerleşim alanına çevrildiği tespit edildi şimdi bu alan yapılaşmaya kapatıldı fakat hala orada evleri olanlar oturmaya devam ediyor. Raporun tespitlerine göre İstanbul’da olası 7 ve üstü büyüklüğünde bir depremde 300 bin yapı yıkılacağı, 100 bin vatandaşımız yaşamını yitireceği ve 100 milyar dolar zarar olacağı öngörülüyor. Bu tespitler bile bizleri ne kadar vahim bir durumun beklediğinin belgesidir.
 
İstanbul’da uygulanan, adına Kentsel dönüşüm denilen, bana göre adının bina yenileme ve rantsal dönüşüm uygulamasıyla, kişiye özel plan tadilatları, kamu arazileri ile yeşil alanlarda plan değişikliği ile konuta çevrilip, lüks, ruhsuz, duygusuz betonarme tabutlar yapılıyor.
 
-İstanbul da ve bazı ülkelerde Halka açık yeşil alan yüzdeleri Londra 38.5m2 -Berlin14.5m2 -Paris 9.1m2- İST 1.5, İstanbul’u yönetenler 1980 ve 1990lı yıllarda, talancı ve gecekonducu,2000 yıllardan sonrada ise rantçı ve betonarmeci belediyecilik anlayışı ile bu güzel şehri yaşanmaz hale getirdi.
 
Bir avuç toprağa muhtaç kaldık. Az bir sağanak yağışta toprak ile buluşamayan yağmur suları, şehir içinde küçük göletler ve sel baskınlarına sebep olmaktadır.
İnşaat ile büyümeyi zorunlu kılan ana sebep, 1980’li yıllarda ekonomik gelişmeyi TİT ile sağlayacağını ve 14 yıldır da aynı planlamaları sürdüren hükümetlerin İstanbul’a bıraktığı bir armağandır bu betonlaşma. Nedir bu TİT Tekstil İnşaat ve Turizm. Tekstil battı, Turuzim Can çekişiyor, İnşaat krizde...
 
Çözüm nedir? İstanbul’un kurtuluşu Anadolu’dan başlar. Anadolu’da yeni cazibe merkezleri, sıfırdan bomboş araziye, kamu binaları, hastanesi, okulu, park-bahçesi ile konutları olan baştan sona sıfırdan yeni kentler kurulması gerekiyor. Nüfusu o kentlere taşıyacak şekilde politikalar üretilmesi gerekiyor. Yani üretimin de sanayinin de Anadolu’da değişik yerlere kaydırılması gerekiyor.
İstanbul’u cazibe haline getiren projelerden vazgeçin bu projeler İstanbul’un daha fazla göç almasını sağlayıp sosyal ve doğal yaşamı, ulaşımı, çevreyi, yer altı kaynaklarını, havasını zehirleyerek bu şehri daha da yaşanmaz hale getiriyorsunuz.
 
Son söz olarak… En geç Ekim veya Kasım ayı içinde Meclis sadece Deprem gündemli toplanmalı olma olasılığı çok yüksek olarak olan Depremle ilgili çalışmalar hakkında hem meclisi hem de kamuoyu bilgilendirilmeli, bu çalışmalara muhalefeti de katarak fikri alınmalıdır. Tespit edilen eksiklikler üzerinde hızla çalışmalar yapıp önlemler bir an önce alınmalıdır.