· SAYIN BAŞKAN, DEĞERLİ MECLİS ÜYELERİ, KIYMETLİ MİSAFİRLER, BOSNA HERSEK SAVAŞINDA, SOYKIRIM OLARAK DA KABUL EDİLEN SREBRENİTSA KATLİAMININ 20. YIL DÖNÜMÜ NÜ ANMAK İÇİN SÖZ ALMIŞ BULUNUYORUM SİZLERİ SAYGI İLE SELAMLIYORUM.
· Bu önemli günü anmaya geçmeden önce, ülkemizde de geçmiş yıllarda Temmuz aylarında yaşanan insanlık suçu olan birkaç önemli günleri de sizlere hatırlatmak ve anmak istiyorum.
· 2-3 Temmuz 1980 yılında, Çorum’da, siyasi ve dini temelli olay olan, 57 yurttaşımızın vahşice katledilmesi ile sonuçlanan ÇORUM OLAYLARI.
· 5 Temmuz 1993 yılında, Başbağlar köyünde, 33 köy halkından yurttaşımız katledildiği ve köyün ateşe verilerek yakıldığı BAŞBAĞLAR OLAYI.
· Eskişehir’de, Gezi Direnişi eylemlerine katılan ALİ İSMAİL KORKMAZ, bu eylemler sırasında karanlık sokaklarda pusu kuran eli sopalı kişilerin şiddetine maruz kaldı. Başına aldığı sert darbeler nedeniyle beyin kanaması geçiren Ali İsmail, 38 gün komada kaldıktan sonra 10 Temmuz 2013 tarihinde tüm masumluğu ile aramızdan ayrıldı.
· 2 Temmuz 1993 yılında, Sivas ‘da, 35 Canımız, bir Otel binasında, canlarını korumakla mükellef devletin gözü önünde, göz göre göre diri diri yakıldı. Daha dün yine Ankara’da Sivas şehitleri ANITINA saldırı yapıldı anıttaki islim levhaları söküldü Bu saldırıyı da ayrıca kınıyorum.
· Bu katliamlarda, hayatlarını kaybeden yurttaşlarımızı rahmetle ve şükranla anıyor. Katliamları yapanları, yardım ve yataklık edenleri, Hukuk önünde savunanları, daha vahimi ise bu katillerin bir kısmına siyaset içinde olanak tanıyıp, cesaretlendiren siyaset anlayışını da katliamları yapanlar kadar suçlu olmalarından dolayı kınıyorum.
Sayın Başkan Değerli Meclis Üyeleri;
· BUNDAN 20 YIL ÖNCE, 1992-1995 yılları arasında, gelişmiş demokrasinin yaşandığı Ülkelerin yanı başında, bir savaş yaşandı. Bu savaşın adı BOSNA SAVAŞI.
· Çatışmaların bitiminden hemen sonra 1997-1998 yılları arasında, bende BOSNA HERSEK’in ZENİCA şehrinde, TÜRK BARIŞ GÜCÜ Askeri olarak 1 YIL süre ile görev yaptım.
· Savaşın çirkin yüzünü, kalıntılarından gözlerimle, yaşayan tanıkların anlattıkları ile de kulaklarımla bizzat duydum.
· O zaman da, şimdide savaşlar için söylediğim tek şey vardı. SAVAŞ’ın hiçbir gerekçesi yoktur. Herkes kendi hakkına razı olduğu sürece savaşlara gerek de yoktur.
· BOSNA SAVAŞI, derinlemesine ve uzun bir anlatım gerektiren savaştır. Buna savaşta demeyelim, bunun asıl adı katliamdır. Zamanın kısıtlı olmasından dolayı ben size 20.yıl dönümünde SREBRENİTSA KATLİAMINI anlatmak ve anmak istiyorum:
· SREBRENİTSA KATLİAMIN Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve 400 Hollandalı barış gücü askeri tarafından korunan Srebrenitsa’ya sığındı. Sığınmacılardan yaklaşık 25.000’i, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafede bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi.
· Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı” komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi.
· Askerler 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Kadınlara tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak toplu ölüme götürüldü.
· Srebrenitsa’da ki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12.000’i aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı. Dağlardaki bu zorlu kaçış yolundan yaklaşık 3.000 kişi sağ olarak Tuzla’ya ulaşabildi. Srebrenitsa’dan Tuzla’ya uzanan yolda 10 gün içerisinde 10.000’den fazla kişi katledildi. Srebrenitsa’da yaşanan bu katliam Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçti.
· Evet, bu bir soy kırımdır. Çünkü savaşın da bir kuralı vardır. Savaşlarda savunmasız kadınlara, yaşlılara ve çocuklara dokunulmaz. Bu katliamda ise aynı ırkın insanları, IRKCI, FAŞİŞT, ZALİM TAŞERON SIRP MİLLİYETCİLERİ tarafından toplu halde katledildiler.
· Bu katliamlarda ölümlerin çok olmasının nedenlerinden biri de, İslam ülkeleri yöneticilerinin dünya siyaset alanlarında hiçbir şekilde söz sahibi olmaması, dışa bağlı politikaları, her geçen gün büyük bir kısım yöneticilerin EMPERYALİZMİN uşağı olma yolundaki yarışı. Bu savaş da Boşnakların yalnız kalmalarına (Türkiye’nin lojistik desteği hariç) destek alamamalarından dolayı savunmasız kalmalarına sebep olmuştur.
· Günümüzde de benzer savaşlar Suriye’de Irak’da Kobani’de, Mısır’da, Çin’de, Afrika kıtasının ve dünyanın gelişmemiş birçok yerinde devam etmektedir.
· DÜNYA insanlığı, bu savaşın ve katliamların nedenlerini iyi irdelemelidir. Savaşların olmaması için herkes kendi üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
· Yani, etnik, dini ve mezhepsel söylemler asla ve asla söylenmemelidir. Bu söylemler toplumları birbirinden ayrıştırıp, birbirleri hakkında akla ve bilime aykırı çirkin yakıştırmalar ürettiğini, daha da ileri giderek birbirlerinin katilleri olmalarına sebep olunduğu görülmelidir.
· İnsanın Müslüman olması, Hıristiyan olması, Yahudi olması, Budist olması, Ateist olması, Alevi olması, Sünni olması, Türk olması, Kürt olması, İnsanın insan olmasının önüne nasıl geçer, herkesin kendini bu konuda bir sorgulaması gerekmektedir.
· Şu anda, Dünyanın birçok yerinde ve ülkemizin yanı başında, diktatörlerinde desteği ile gözü dönmüş katiller, ortaçağ karanlık döneminin katliamlarını yaşatmaktadır.
· Bu katliamlar gelecek de Tarih kitaplarında, tüm çıplaklığı ile yazıldığında, bizlerin gelecek kuşaklarımıza bir utanç abidesi bıraktığımızı şimdiden görmem, şahsıma ve benim gibi düşünenlere sahip kişilere ağır bir sorumluluk yüklemektedir.
SÖZLERİME SON VERİRKEN; EY İNSANLIK:
· EĞER SENDE, DÜNYANIN HER HANGİ BİR YERİNDE, ACI ÇEKEN BİR CANLININ ACISINI, HİÇ BİR SORGULAMAYA TABİ TUTMADAN ÇEKMİYORSAN VE BU ACILARI DİNDİRMEK İÇİN GAYRET SARFETMİYORSAN, SENDE BİR FAŞİT DİKTATÖR VE İNSAN ÖLDÜRMEYE ADAYSINDIR