İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi 2016 yılı Kasım ayı Meclis toplantılarında Üsküdar Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Yunus Can’ın “İstanbul’un Ulaşım Sorunu ve Ulaşıma Ayrılan Bütçe” konulu gündem dışı konuşmasının metni:
Sayın Başkan, Değerli Meclis Üyeleri; Geçtiğimiz hafta İBB bütçesini görüştük ve her dönem olduğu gibi bütçeden %46’ lık gibi büyük bir pay yine ulaşıma ayrıldığına hep beraber şahit olduk. Her yıl görüştüğümüz bütçede ulaşım yatırımlarına bütçeden ayrılan pay yıllara göre % 42-60 arasında değişkenlik göstermektedir. Aralıksız bir halde 22 yıldan beri bu kenti, 14 yıldan bu yana da bu ülkeyi aynı zihniyetin mensupları yönetmektedir. Bu süreler içinde ulaşım maliyetleri hakkında her ne kadar elimizde kesin olmayan rakamlar olsa da İBB’ nin yıllık 10 milyar dolar, merkezi idarenin de aynı miktarda pay ayırdığını düşünürsek, 22 yıldan buyana kentin ulaşımı için harcanmış olan paranın 360 milyar dolar olduğunu tahmin etmekteyiz. Sadece bir kente kamu kaynaklarından ayrılmış bu miktarın olağanüstü büyüklüğü ortadadır. Peki bu devasa yatırımlardaki amaç ne idi;
Nüfusu bugün gayri resmi rakamlara göre 16-17 milyona erişen bu kentte, sürdürülebilir bir ulaşım planlaması yapabilmek için gerekli olan altyapı eksikliklerinin ve ihtiyaçların giderilmesi, kentin coğrafik koşulları dikkate alınarak, ulaşım planlamasında tüm modların fiyat, tarife ve zamanlama açısından sağlıklı entegrasyonunu sağlamak ve nihayet bu kentte yaşayan milyonlarca insanımızın her gün yaşamış oldukları erişim ve trafik sorunlarını çözmek içindi.
Peki, bu devasa yatırımlara rağmen bu sorunları 22 yılda çözebildik mi? Çözemedik. Çözemediğimiz gibi 22 yılda trafik ve erişim sorunu neredeyse 22 ye katlandı. Eskiden trafik de pik saatler ile trafik sıkışıklığının gevşediği saatler vardı. Artık bu mefhum ortadan kalkarak neredeyse 24 saat trafik çilesinin yaşandığı bir duruma geldik. Bu duruma gelişimizin ana unsurları olarak;
1- Bir kentin anayasası olan 100.000 lik planına hiçbir zaman sadık kalınmayaşı,
2- Plansız ve kaçak yapılaşmalar,
3- Kentin çeperlerinin ve özellikle kuzey ormanlarının imara açılması,
4- Istanbul’un olağanüstü göç almaya dönük politikalar,
5- Ve nihayet bunlara bağlı olarak her gün trafiğe yeni katılan lastik tekerlekli 900 araç.
Evet, İstanbul'un ulaşım alt yapısı ile ilgili eksiklikleri, ihtiyaçları vardır ama bütün bunları bir plan bütünlüğü içinde yapmazsanız, bugün trafik ve ulaşımda yaşamış olduğumuz kaos ve kargaşayı, bu devasa yatırımlara rağmen ileride de yaşayacağımızı bilmek için kahin olmaya da gerek yoktur. Ulaşım yatırımları İstanbul’da yaşam kalitesini yükseltmeye dönük yapıldığını iddia edenler kötü planlama ya da plansız yatırımlarından dolayı, kenti daha büyük kargaşaya sevk etmişlerdir. Buna her gün şahit olmaktayız.
Kent planlamasının yapılmadığı, ya da var olan planlara uyulmadığı, günlük çözüm ile rantsal politikaların ön planda olduğu bir kentte toplumsal sorunların çözümü de imkansız hale gelmekte, kamu kaynakları da bu nedenle olağanüstü bir biçimde israf edilmektedir. Geçen haftaki İBB bütçe görüşmelerimizde Sayın Başkan Kadir Topbaş’ ın metro yapımlarına grubumuzun ret oyu verdiği yönünde haksız ve mesnetsiz ithamları ile karşılaştık ve bu ithamların yandaş basında da yer aldığına şahit olduk.
Arkadaşlar, bu kentte ilk metro yapımı, 1992 yılında Taksim – 4.Levent arasında temeli atılarak Sayın Nurettin Sözen döneminde başlatılmıştır. Trafik sorununun çözümünün iyi planlanmış bir şehirde, raylı taşımacılık ve metro’nun deniz ulaşımı ile entegre edilmiş olması halinde çözülebileceğini bilen ve bu konuda daima katkıda bulunan bir grubuz.
Bu meclise ve komisyonlara gelen ve toplu ulaşımda optimum değer taşıyan metro projelerine biz daima olumlu bakmış ve katkı vermişizdir. Hal böyle iken, Sayın Başkanın Altunizade - Çamlıca camii arasında tamamen özel metro niteliği taşıyacak olan ve sadece bir kişinin isteği ile yapıldığını düşündüğümüz, kentin günlük ulaşımında yeri olmayan ve yaklaşık 90-100 milyon Euro ya mal olacak bir metro projesine de her ne olursa olsun onay verecek anlayışın bir parçası da olamayız, kamu kaynaklarının göz göre göre israf edilmesinin yanında yer alamayız. Siz bu israfları yapmaya devam edin nasılsa oy çoğunluğunuz var ama bu günahlarınıza bizi ortak edemeyeceksiniz.
Ayrıca burada bir konuya da daha açıklık getirmek isterim. Bizler bu mecliste İstanbul'u yaşanır bir kent haline dönüştürmek ve gelecek nesillere iyi bir miras bırakmak üzere çalışmak için bulunuyoruz. Bunu yaparken de partilerimizin kent politikalarını esas alarak görüşlerimizi, önerilerimizi ya da eleştirilerimizi sıralıyoruz. Bu nedenle zaman zaman siyasi yaklaşım içinde olmamızda bu işin bir parçasıdır, gereğidir. Keza o sizin savunduğunuz projelerde kendi partinizin kentsel yaşama bakış açısını yansıtmaktadır. Ayrıca bu kente iyi ya da kötü anlamda yapılanların merkezi yönetimin etkisi dışında yapıldığını kim iddia edebilir.
Dolayısı ile burada zaman zaman merkezi hükumeti hedef alan siyasi konuşmalardan rahatsızlık ifade eder şekilde, hiç kimsenin “bu konuşmaların yeri burası değil, muhatapları burada değil” demek gibi siyasetten konuşmalara ipotek koymak gibi bir hakkı olmadığını düşünüyor...
Hepinize saygılar sunuyorum... Yunus Can